Kronik olarak kendimizi yorgun hissetmek hayatımızı ciddi manada kısıtlayan bir sorun halini almış olabilir. Daha da kötüsü sebeplerini farkına varamadığımız takdirde sürecin uzayıp gitmesidir. Düşmanı yeterince tanımadan, şuursuzca onunla savaştığınızda kısır bir döngü içerisinde enerjinizi tüketiyor olabilirsiniz. Biraz kendimize yardımcı olalım ve yaşam enerjimizi düşüren kronik yorgunluğun belirlenen muhtemel sebepleri üzerine yoğunlaşalım…
1. Yeterince su içmemek
İnsanın her hücresinin işlevini yerine getirebilmesi ve hayati olaylarını tamamlayabilmesi için suya ihtiyacı vardır. Vücut sıvısının %2 kadar azalması bile hafif yorgunluk, yakın zamanlarda unutkanlık, dikkat dağınıklığı gibi büyük sorunlar doğurabilir. Uzmanlar sıklıkla dile getiriyor, gün boyu devam eden ve vücudunuzun sizi yarı yolda bırakmasına sebep olan hafif yorgunluğun kaynağı yeteri kadar su tüketmemek!
2. Yorgunluk bahanesiyle egzersizlere ara vermek
Enerji tasarrufu yapacağınızı düşünerek egzersizlere ara vermek vücut dengemizi fena bozuyor. Araştırmalara göre; en az 20’şer dakikadan haftada üç gün olmak üzere 6 hafta boyunca düzenli egzersizden sonra programa uyan yetişkinlerin daha enerji dolu hissettiği kanıtlanmış. Düzenli egzersiz yapmak, dokulara oksijen sağlaması sebebiyle vücut direncimiz için oldukça büyük bir öneme sahip.
3. Demir Eksikliği
Eğer vücudumuzda yeteri kadar demir yoksa yorgunluk, halsizlik, bitkinlik gibi şikâyetler başlıyor, demir azlığı en önemli yorgunluk nedenlerinden biri haline geliyor. Demir eksikliği depresyona yakalanmayı da kolaylaştırıyor. Hatta eğer demirimiz eksikse belleğimiz de daha zayıf oluyor. Sevgili bilim adamları yağsız kırmızı et, fasulye, yumurta, koyu yeşil yapraklı sebzeler, fındık ve fıstık ezmesi gibi besinleri yoğun demir kaynağı olarak belirtiyorlar.
4. Kahvaltı yapmamak!
Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam ediyor… Gece uykusunda vücudumuz bizlere enerji sağlamak amacıyla gün boyu tükettiğimiz besinleri harcayarak sabaha hazır hale getiriyor. Fakat bu döngünün devam etmesi için bizlerin de midemizi ödüllendirip kahvaltıyı eksiksiz yapmanız gerekiyor! Aksi takdirde yorgunluk, baş ağrısı, dikkat ve algılama azlığı gibi sıkıntılar baş gösteriyor. Düzenli baş ağrısı olanlar baş ağrısı nasıl geçer diye sürekli düşünürken belki de sabahları sağlam bir kahvaltı ile güne başlamaları yeterli olacak.
5. Aşırı mükemmeliyetçilik ve sebep olduğu takıntılarımız
Kusursuza ulaşma çabasıdır mükemmeliyetçilik, kusursuza erişilemediğini hissettiği her an bir takım takıntılar da meydana getirir… İdeale ulaşmaya çalışmak, hiçbir hata ve eksik yapmamayı arzulamaktır. Bu kişilerin yüksek hedefleri vardır. Bu hedeflere ulaşmak için yoğun bir çaba harcarlar. Ulaşamadıklarında da büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. İşler iyi gitmediğinde mükemmeliyetçi kişilerde kronik yorgunluk, depresyon, yeme bozuklukları, öfke kontrol güçlüğü, performans kaygısı ve ilişki problemleri görülür. New York Üniversitesi psikiyatri profesörü Irene S. Levine; hedeflerimizi realist sonuçlardan uzak kurduğumuz sürece işin sonunda kişisel tatmin elde edemeyeceğimizi söylüyor. Durumun püf noktasının burada saklandığını söyleyebiliriz…
6. Sağlıksız beslenmek
Öğünlerimizde fast-food ağırlıklı besinler tercih ettiğimizde bu besinler genel olarak basit karbonhidratlar, şeker ve yağ gibi kısa süreli enerji veren maddelerden oluştuğundan ötürü tükettikten kısa bir süre sonra yine kendimizi aç ve yorgun hissediyoruz. Diyorlar ki; Sabit kan şekeri için her öğün tahıl ve yağsız proteini beraber tüketin. Tavuk, meyve, kahverengi pirinç, tatlı patates ve somon iyi seçimler arasındadır.
7. “HAYIR!” diyememek
Hayır diyememek bir süre sonra insanı çevresine karşı kızgın ve kırgın biri haline getirebiliyor. Herkesin beklentisini karşılamak için koştururken kendimizi yorgun buluyoruz… Sonuçta sevdiklerimize gerçekten iyi gelebilmek adına önce kendimize iyi geliyor olmamız gerekmez mi? Unutmayın! Hayır demeyi insanları kırmak olarak değil, kendi isteklerinize önem vermek olarak düşünürseniz yaşamak istediğiniz hayatı yaşayabilme fırsatını kendinize yaratabilirsiniz…
8. Düzensiz uyku -Özellikle hafta sonları-
Uykunun ne denli önemli olduğunu bilmeyenimiz kalmadığını düşünmekle beraber, “Pazartesi sendromu” kavramının ortaya çıkmasına sebep olan uykusuz pazar gecelerinin, kronik yorgunluğunuzun en büyük tetikleyicisi olduğunu sizlere aktarmak isteriz. Yine de söyleyelim 6 ila 8 saat uyku şart ve gün içerisinde uyumak kesinlikle daha yorgun hissettiyor…
9. Çok fazla kafein tüketmek veya kafein eksikliği -Denge şart!-
Kafein eksikliğinin konsantrasyon problemleri, halsizlik ve enerji kaybına yol açtığını birçok araştırma desteklemektedir. Bu yüzden günde 2 veya 3 bardak kahve içerek yorgunluk hissini önleyebiliriz. Öğrenciler için gün içinde 3 bardak kahveden fazlası bir sonraki güne yorgun uyanmaya sebep oluyor. Bilimsel araştırmalara göre yatmadan 6 saat önce kahve tüketmek de verimsiz bir gecenin en büyük sebeplerinden.
10. Akıllı cihazların uyurken başucunda durması
Neredeyse telefonlarımıza sarılıp uyuyacağız, belki de uyuyanlar var… Zararları azımsanacak gibi değil. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarların ekran ışıkları, uyku ve uyanıklık döngülerini düzenleyen melatonin hormonunu baskılayarak bu düzenin bozulmasına sebep oluyor. Bir sonraki güne yorgun uyanmamak için akıllı aletlerimizden en az 14 cm uzakta uyumak gerekiyor…
11. Yoğun kaygılarımız ve uyumadan hemen önce o kaygıları düşünmek
Küçük sorunları büyütüp dev gibi yaparak büyük kaygılara sahip olmak bizleri zihinsel bitkinliğe hatta felç kalmaya kadar sürükleyebilirmiş. Bu düşüncelere kapıldığımızı hissettiğiniz an derin bir nefes almanın, içinde bulunduğumuz çevreden uzaklaşmanın ve açık havada tempolu bir yürüyüş yapmanın iyi bir çözüm olacağını belirtiyor uzmanlar… Ayrıca uyumadan hemen önce sorunlarımızı düşünüyor olmanında beynin uykuya girdiği esnada verimini bir hayli etkilediği belirlenmiş. Olabildiğince zihnimizi yalnızca uykuya konsantre etmenin eğer başaramıyorsak bile güzel şeyler düşünmenin kaliteli bir uyku için önemine değinilmiş.
Hepinize bol enerji ve güzel günler dileriz!