Yılan Hikayesi, bir dönemin en sevilen dizilerinden biriydi. O yıllarda çocuk olanlar bu diziyi sevgiyle hatırlasa da, birçok insan bugün geriye dönüp baktığında fazlaca saçma bulabiliyor. Ancak her şekilde, hakkında bu kadar yorum yapılması bile dizinin başarısını kanıtlar nitelikte bizce.
Biz de şöyle bir oturduk düşündük, bir zamanların fenomen dizisi Yılan Hikayesi’ne dair neler aklımızda hala, bir kurcalayalım dedik. İşte bu sıcak diziden hafızamıza kazınan ve sizi geçmişe götürecek o detaylar.
Öncelikle aklımızda kalan ilk şey “jöle”…
Memoli sayesinde jölenin aslında saçlara zarar vermediğini gördük. Öyle ya, dökülse onun saçları dökülürdü. Yayınlandığı dönemde birçok genci de bu bataklığa sürükledi pek sevgili Mehmet Ali Alabora. Herkes onun kadar şanslı değildi muhakkak; kim bilir kaç kişi bugün saçsız kaldı aşırı dozda jöle kullanmaktan…
Seni nasıl unutalım “E be köylü kızı!”…
Zeyno sakarlık yaptığında, sempatik davrandığında, başını belaya soktuğunda… Her durumda Memoli’den ona gelen saçma tepki “E be köylü kızı” ydı hatırlayacak olursanız. Ki bizce unutmanız imkansız.
Dizinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen nefretimizin dinmediği psikopat “Kürşat”…
Gülsüm Hanım’la olan yasak ilişkisi ve yaptığı nice psikopatlıktan dolayı hala nefret ediyoruz ondan. Hatta bu karaktere hayat veren Tunca Aydoğan’ı bugün yolda görsek “Yılaaaaağğğnnn” diye höykürürüz suratına suratına. PİS!
Memoli’yle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan “Kıııııııraaaaaaaaaaaal”
Çetin Tekindor o zamanlarda daha gençti belki ama en az bugün olduğu kadar karizmatikti yine. Sürekli kendisini saklardı, Memoli’ye türlü türlü oyunlar oynardı. Ama bir yandan da iyi kalpli bir mafyaydı. Belgin Hanım’ı bırakıp gittiği için kızamıyorduk o zamanlar; çünkü küçüktük. Daha çok kafamız karışıyordu ha bire farklı kılıklarda karşımıza çıktığı için.
Yılanın soyu “Erkkhhğğan”
“Erkan” diye yazılır “Erqqaan” diye okunur. Gönüllerimizin sultanı Emre Kınay, o yıllarda gencecikti. Kendisi sonradan moda olacak bıyık stilinin de ilk temsilcilerindendir. Dizideki kötü karakterine rağmen sevdirmişti bir şekilde kendini bize. Zeyno’yla evlendiği gece onu bırakıp kaçan bir adam olsa da, bir Kürşat değildi nihayetinde.
Bize şuh kahkahalar atmayı öğreten kötü kadın “Gülsüm”
Memoli’nin baş düşmanı, Kürşat’ın yasak aşkı Gülsüm’ü bir kızıl saçlarından bir de o şuh kahkahalarından hatırlarsınız. Bir de bize katılır mısınız bilmiyoruz ama bir hayli seksi bir kadındı kendisi.
Asaletiyle göz dolduran, yüreği aşk ve acı dolu “Belgin Abla”
Belgin Hanım’ın nasıl bir prenses olduğunu hepiniz hatırlarsınız. O kadar zarifti ki Ayten Gökçer dizide, küçük yaşımıza rağmen dizideki en güzel kadınlardan biri olduğunu fark ediyorduk onun. Memoli’ye annelik, Zeyno’ya ise ablalık yapıyordu bu koca yürekli kadın. Kalbi de çok kırıktı, yıllar önce onu bırakıp kaçan “Kral”ın ihaneti yüzünden.
Bruce Wills gülüşüyle aklımıza kazınan “Rambo Berk”
Rambo Berk, her sabah pıtır pıtır Memoli’yi merdivenlerde yakalar; “Memoli abi sana Bruce Wills gülüşü yapabilir miyim eueheuhe?” diye kitlerdi zavallıyı. Tamam kabul ediyoruz, biraz itici olabilir. 🙁
Güzelliğiyle bir dönem hepimizi şok etmiş “Eleni”
Zeyno’nun düğünde vurulmasının ardından diziye Eleni girmişti. Çok güzeldi kızdı vesselam. Zeyno’nun ölümüyle paramparça olan Memoli’nin yaralarını sarmak ona kalmıştı.
Yılan Hikayesi’nden hatrımızda kalan tek şey karakterler değil elbet… Mesela her bölüm silahlar patlardı ama kimse ölmezdi, ne tatlı değil mi?
Bugünkü polisiye dizilerinden biraz farklıydı bu haliyle Yılan Hikayesi. Saçmalıklar yok muydu; doluydu. Ama yine de onca kötü karaktere, patlayan silahlara rağmen kimse ölmezdi dizide.
Efsane kötü espriler yapılırdı…
Ama tiksinmemiz gerekirken keyif alarak izlerdik. Çünkü bir yandan da sıcak bir havası vardı dizinin. Yılan Hikayesi deyince, sizin de aklınıza evinizde sıcak sıcak oturduğunuz soğuk kış günleri gelmiyor mu?
Ne olursa olsun sevmeseydik böyle aşkla çalar mıydık? Hayır, çalmazdık…
Seni seviyorum Memoliii… Ben de seni köyü güzeli….