Yeni Meksika Sineması veya New Mexican Cinema (Nuevo Cine Mexicano), başarılı bir film hareketi olarak uzun zamandır Meksika yapımı sinema eserlerini kültürel etkisinde tutuyor. 1940’larda ve 50’lerde Meksika sineması; Maria Felix, Pedro Infante ve Jorge Negrete gibi yıldızlar sayesinde altın çağını yaşadıktan sonrasında, Meksika’nın film endüstrisi uzun yıllar boyunca yeni ve etkili yapımlar çıkaramadı. Çünkü daha sonraki yıllarda, bir dizi film yapımcısı Hollywood’un sağladığı imkanları ve kazançlı fırsatları değerlendirerek Amerikan sinemacılığına iltihak etti ve Meksika film endüstrisi bu süreçte eski etkisini büyük ölçüde kaybetti. Ancak 1990’lardan itibaren bağımsız film yapımcıları yeni bir vizyon ortaya koyarak eskiye meydan okumaya başladılar.
Aslında, New Mexican Cinema bir hareket olarak o kadar başarılı oldu ki uzun denemeyecek bir süre önce Mexico City’de çekilen Alfonso Cuarón’un Roma’sı ile Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını kazandı. Hadi vakit kaybetmeden Yeni Meksika Sineması ve örneklerine birlikte bakalım.
Yeni Meksika Sineması (Nuevo Cine Mexicano) nedir?
Yeni Meksika Sineması veya Nuevo Cine Mexicano, 1990’ların başında başlayan ve bugüne dek devam etmekte olan bir film hareketidir. Fransız Yeni Dalga Sineması ve Yeni Gerçekçilikten etkilenen bu sinema hareketi, tüm karanlık taraflarını ile Meksika’nın dürüst bir tasvirini yapmaya çalıştı.
El kameralarının özgün kullanımı, postmodernizm ve ‘yabancı’ karakterler bu sinema hareketini biçim ve içerik yönünden karakterize eden unsurlardır.
Yeni Meksika Sineması, aynı zamanda 1940’larda ve 1950’lerde gerçekleşen Meksika sinemacılığı anlayışına bir tepki olarak görülebilir. Natüralist bir tarz ortaya koyan Yeni Meksika Sinemasi eserleri, melodramatik sinemaya bir reddiye olarak ortaya çıkmıştır. Uyuşturucu kaçakçılığı ve göç gibi temaları sıkça işleyerek Meksika’nın bazı karanlık gerçeklerine eğilen Yeni Meksika Sineması, Hollywood sinemasının Meksika ve Meksika sineması hakkında düşünme biçimine meydan okumaktadır.
Buna da göz atmak isteyebilirsiniz: 17 Maddeyle Amerikan Filmleri Yüzünden Kötü Bir Şöhreti Olan Meksika
1990’lardan başlayarak, Meksikalı film yapımcıları; bayatlamış klişelere güvenmek veya geçmişe odaklanmak yerine, güncel konuları ve temaları tartışan bir sinema anlayışı etrafında toplanma çağrısında bulunmaya başladılar. Sonuç, günümüz Meksika’sında hayata daha gerçekçi bir bakış sergileyen yeni dalga bir sinemacılık anlayışıydı.
Bu film hareketi Meksika sınırının hem güneyini hem de kuzeyini etkiledi. Meksika’da ve diğer Latin Amerika ülkelerinde yaşayan ve günümüz Meksika’sında yaşamanın ne demek olduğunu bilen yerel yeteneklere de bir şans verdi. ABD’de ise, Amerikalı izleyiciler için modern Meksika yaşamına bir pencere açtı. Bununla da kalmayarak sanatseverleri ve entelektüel zihinleri keşfedilecek yeni bir sinemacılık anlayışıyla tanıştırdı.
Bazı eleştirmenler, bu film hareketini Meksika sineması için bir canlanma veya rönesans olarak görürken, daha muhafazakâr eleştirmenler ise bunun Meksika sinemasına zarar verdiğine inanıyor.
Yeni Meksika Sinemasının başlangıcı
Eskiden Meksika, konu sinemaya geldiğinde iki şeyle tanınırdı: Telenovela da denen Meksika dizileri ve aksiyon filmleri. 20. yüzyılın sonlarına doğru, Meksikalı izleyiciler daha önce gördükleri hiçbir şeye benzemeyen yeni bir film hareketiyle tanıştılar. Yoksulluk, uyuşturucu kullanımı, aile içi şiddet ve yolsuzluk gibi tabu konulardan çekinmeyen ama aynı zamanda bir mizah anlayışını da bünyesinde barındıran bu film hareketi Yeni Meksika Sinemasıydı.
Yeni Meksika Sineması, her biri Meksika filmlerinde genellikle görülmeyen unsurlara değinen başyapıtlar yapan Arturo Ripstein, Carlos Carrera ve Guillermo del Toro gibi yönetmenlerin çalışmalarında kuruldu.
Yeni Meksika Sinemasının ayrı bir hareket mi yoksa daha geniş Latin Amerika bağımsız sinema hareketinin bir parçası mı olduğu konusunda bazı anlaşmazlıklar var. Gerçekte, Yeni Meksika Sineması bunların her ikisinden de ögeler taşımakla birlikte her ikisi de değildir.
Bunun nedeni, Yeni Meksika Sineması’nın Meksika ile sınırlı olabilen; ancak diğer Latin Amerika ülkelerinden, özellikle Arjantin ve Brezilya sinemacılığından etkiler taşıyan bir hareket olmasıdır. 1992 yılına kadar Meksika sinemasına büyük bütçeler ve büyük yıldızlar hakimdi. Hükümet ülkenin en büyük film stüdyosuna sahipti, bu da tüm büyük filmlerin hükümet tarafından onaylanması gerektiği anlamına geliyordu.
1992’de Başkan Carlos Salinas de Gortari, o zamana dek devlete ait olan film stüdyosunu satmaya ve endüstriyi kuralsızlaştırmaya karar verdiğinde ise her şey değişti. Aniden, neyin filme alınabileceği veya kimin film yapabileceği konusunda artık kısıtlamalar ortadan kalktı.
Tabii ki, kuralsızlaştırmayla birlikte yeni bir sorun ortaya çıktı: Hükümet artık hiçbir şeyi finanse etmek için adım atmadığı için Meksika sinemacılığı finansal bir çöküş yaşadı. Film yapımcıları projeleri kendi başlarına nasıl finanse edeceklerini bulabilirlerse, filmleri konusunda özgürdüler. Bu durumun sonucu, gerçeklerden kaçmak yerine cesur bir sosyal gerçekçiliğe odaklanan düşük bütçeli yeni bir film türüydü.
“Yeni Meksika Sineması” terimi, ilk kez; eleştirmen ve romancı Rafael Rodríguez-Torres tarafından 2001 yılında yayınlanan bir makalede, ilk filmlerini çeken bir grup yeni sinemacının yakın zamanda ortaya çıkışına atıfta bulunmak için kullanıldı ve böylece yayıldı.
Yolsuzluk ve suç hikayeleri bu film hareketinin temelini oluşturuyor. Yinelenen bir tema, Meksika’nın, özellikle birçok Meksikalı için bir kaçış yolu olarak hizmet eden sınır bölgelerindeki yoksulluğa ve eşitsizliğe eğiliyor.
Yeni Meksika Sineması, Meksika’da bulunan devlet şiddetini vurguluyor. Bu şiddet, genellikle düzeni sağlama girişimlerinde yozlaşmış veya beceriksiz olarak gösterilen ülkenin polis güçlerinde somutlanıyor.
Buna ek olarak, anlatıların çoğu, uyuşturucu kartellerinin önemli bir güce sahip olduğu ve çok fazla kaçakçılık eyleminin gerçekleştiği Meksika’nın ABD sınırında geçiyor. Yeni Meksika Sineması filmlerinin çoğu, genellikle zorlu bir dünyada hayatta kalmak için mücadele eden alt sınıf kahramanlara odaklanan, kentsel yaşamın cesur tasvirlerine sahiptir. Filmler genellikle ABD’de yaşayan yasadışı göçmenler gibi marjinal gruplara odaklanır.
İşte bu hareketten bazı önemli filmler:
1. Año bisiesto / Leap Year (2010) – IMDB: 5.9
2010 yapımı bu psikolojik drama filmini Michael Rowe yazıp yönetmiştir. Film Cannes Film Festivali’nden Altın Kamera ödülünü kazanmıştır.
Bir çift odadan ibaret olan bir dairede çekilen Leap Year, izole bir hayat yaşayan 25 yaşındaki serbest gazeteci Laura’nın (Mónica del Carmen) yaşam rutinini detaylandıran bir psikodramadır. Gece kulüplerinden evine götürdüğü tek gecelik ilişkileri haricinde oldukça durgun bir hayatı olan Laura’nın yaşamındaki bu durgunluk birden bıçakla kesilir gibi değişiyor.
Laura sessiz ve esrarengiz yabancı Arturo (Gustavo Sánchez Parra) ile tanıştığında ikili yoğun bir ilişki rutini ve paylaşım içine girerler. İlişkilerinin büyüleyici gelişimine odaklanan hikaye, günler geçtikçe, Laura’nın bir takvimde günleri çizerek Arturo’ya gizli geçmişini ifşa etmesiyle sürer.
2. Post Tenebras Lux (2012) – IMDB: 6.5
Carlos Reygadas’ın yazıp yönettiği 2012 yapımı drama filmi Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ödülünü kazanmış ve Altın Palmiye ödülü adaylığına layık görülmüştür.
Zengin bir çift olan Juan ve Natalia, şehir hayatından sıkılırlar ve iki küçük çocukları ile sade ve basit bir taşra hayatı yaşamak için kırsala taşınırlar. Yine gösterişli bir eve taşınarak kırsal yaşamın tadına varmaya çalışırlar. Ancak yaşamlarındaki bu değişiklik evliliklerini parçalamaya başlar.
3. El Crimen del Padre Amaro / The Crime of Padre Amaro – Günah (2002) – IMDB: 6.7
Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar ve Altın Küre ödülü adaylığı bulunan 2002 yapımı romantik drama filminin yönetmeni Carlos Carrera’dır.
1800’lerden bir hikayeye dayanan bu filmde genç bir Hristiyan din adamı olan Peder Amaro, Piskoposun emriyle yeni kilise görevine gelir. Görevine geldikten sonra, ilk başta işler yolunda gidiyor gibi görünse de toplulukta daha fazla zaman geçirdikçe genç Peder için hayat oldukça karmaşık hale gelir.
4. Heli (2013) – IMDB: 6.8
Amat Escalante’ın 2013 yapımı suç ve dram filmi Heli, Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ödülü almış ve Altın Palmiye’ye aday gösterilmiş bir diğer Yeni Meksika Sineması filmidir.
Heli’nin 12 yaşındaki kız kardeşi istemeden Heli’yi ve tüm ailesini acımasız uyuşturucu dünyasının içine çektiğinde Heli için tek bir yol kalmıştır: Her ne pahasına olursa olsun ailesini korumaya çalışmak… Hem yozlaşmış polis teşkilatına hem de öfkelenen uyuşturucu karteline karşı bitmek bilmeyen bir mücadele başlar.
5. Por la libre / Dust to Dust (2000) – IMDB: 6.9
Komedi türündeki 2000 yapımı Juan Carlos de Llaca filmi, MTV Film Ödülleri’nde ödül adaylığına layık gösterilmiştir.
Rocco (Osvaldo Benavides) ve Rodrigo (Rodrigo Cachero) tamamen zıt karakterlerdeki iki kuzendir. Rocco gevşek, Rodrigo gergin bir mizaca sahiptir. Ancak dedeleri Rodrigo Carnicero (Xavier Masse) ölünce ikisi, merhum yaşlı adamın eski arabasıyla yola çıkmak ve vasiyeti gereği küllerini denize savurmak durumunda kalırlar. Bu yolculuk onlara ufuk açıcı bir dizi deneyim kazandıracaktır.
6. Y Tu Mamá También / And Your Mother Too – Ananı Da! (2001) – IMDB: 7.7
Alfonso Cuarón’un 2001 yapımı drama filmi En İyi Senaryo dalında Oscar ve BAFTA ödülü adaylığına layık görülmüş, yine BAFTA ve Altın Küre Ödülleri tarafından Yabancı Dilde En İyi Film ödülü adaylığına seçilmiştir.
Meksika’da iki genç erkek ve çekici bir yaşlı kadın birlikte bir yolculuğa çıkarlar ve hayat, arkadaşlık, seks; en önemlisi ise birbirleri hakkında pek çok şey öğrenirler. Film, basit hikaye anlatımını; bir anlatıcının tasvir edilen karakterler, olaylar veya ortam hakkında verdiği bağlam dışı ek bilgilerle birleştiriyor. Anlatıyı genişletmenin yanı sıra, bu “dipnotlar” bazen Meksika’daki ekonomik/politik meselelere, özellikle de ülkenin kırsal kesimlerindeki yoksulların durumuna dikkat çekiyor.
7. Roma (2018) – IMDB: 7.7
Kazandığı 3 Oscar ödülü ve 3 BAFTA ödülünün yanı sıra pek çok ödül adaylığı da bulunan Roma, yine Alfonso Cuarón’un yazıp yönettiği 2018 yapımı bir dram filmidir.
Cleo, 1970’lerde Mexico City’de Antonio ve Sofia’nın dört çocuğuna bakmalarına yardım eden iki ev hizmetçisinden biridir. Antonio aniden metresiyle kaçtığında ve Cleo hamile olduğunu öğrendiğinde, kısa sürede oldukça karmaşık durumlarla karşı karşıya kalacaklardır. Sofía çocukları tatile götürmeye karar verdiğinde, Cleo’yu zihnini boşaltmak ve aile ile bağ kurmak için çok ihtiyaç duyduğu bir kaçamağa davet eder.
8. Amores Perros – Paramparça Aşklar Köpekler (2000) – IMDB: 8.0
Cannes Film Festivali’nden üç ödülle ayrılmasının yanı sıra Yabancı Dilde En İyi Film dalında BAFTA ödülü kazanan ve Oscar adaylığı bulunan 2000 yapımı dram ve gerilim filminin yönetmeni Alejandro G. Iñárritu’dur. Film Yeni Meksika Sineması klasikleri arasındadır.
Mexico City’deki birbirinden bambaşka yaşamların ele alındığı üç farklı hikaye, ölümcül bir araba kazasıyla birleşecektir. Octavio yasak aşk yaşadığı baldızı ile uzaklara kaçmak için yeterli parayı toplamaya çalışan bir adamdır. Bunun için köpeği Cofi’yi köpek dövüşleri dünyasına sokmaya karar verir. Kötü giden bir köpek dövüşünün ardından; Octavio arabasında kaçar, kırmızı ışıkta geçer ve bir araba kazasına neden olur. Daniel ve Valeria’nın yeni başlayan mutluluğu, Valeria’nın bu kazada bacağını kaybetmesi ile erkenden sona erer. El Chivo ise başıboş köpeklere bakan ve bu trafik kazasına tanık olan evsiz bir adamdır. Kader bu dört insanın yaşamlarını nasıl kesiştirecektir?