Yazı resmen bitirdik. Sonbahar ve kış uzun bir maraton gibi önümüzde duruyor. Her seferinde Haziran – Temmuz – Ağustos üçlüsünü geride bırakırken eski bir dostu uğurlar gibi oluyor kimimiz. Sonbahar tutkunlarınınsa bu konuda şikayet ettikleri bir şey yok. Raflarda yerini almaya başlayan kitaplarsa mevsim ayırt etmeden okuyucusunu bekliyor. Biz de kapsamlı bir listeyle sonbahar ve kışta size eşlik edecek kitapları derledik. İşte yeni çıkan kitaplar!
1. Leyla ile Mecnun (Fuzuli)
Listeye Türkçe bir yapıtla başlıyoruz. Azerbaycan Türkçesi’yle eserler veren Türk Divan şairi Fuzuli, yüzyıllar boyunca başka şairler tarafından da yeniden üretilip yazılan Leyla ile Mecnun’u kendine has üslubuyla yazmıştır. Genel kanı da zaten; hiçbir şairin bu klasiği Fuzuli kadar iyi yazamadığı yönündedir. Bu aşk efsanesinde bilindiği üzere Mecnun aşkından çöllere düşer, aşkını idealize eder. Ayrıca bilinmelidir ki, Divan edebiyatında da ‘’aşk’’ çok önemli bir mefhum olup esas kast edilen Allah aşkıdır ve bu uğurda acı çekilmesi önemlidir. Fuzuliden bir beyit:
Can verme gamı aşka ki aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhur cihandır
2. Yeni Karşılaşmalar (Adalet Ağaoğlu)
Önemli Türk kadın yazarlardan Adalet Ağaoğlu’nun mektupları, söyleşileri, konferanslarından oluşan bir kitaptır. Tanıtım yazısından alıntıyla kitaba dair güzel bir detay verelim: ‘’Sanattan, siyasetten, İstanbul’dan ve göçlerden söz ederken her zamanki gibi karşı duruyor; çünkü Ağaoğlu’na göre, ‘Yazarın yazdıklarını belirleyen hiç kuşkusuz düşünceleri, hattâ inançları bağlamında hayatta duruş biçimidir. İnsan haklarına tecavüzde bulunan her tutuma karşı durmak, görüp, biliyorum çığlığı atmak, bunları insanî bakımdan inandırıcı kılmak benim hiç üstümden atamadığım bir sorumluluk duygumdur.’ ’’
3. Bay Doğru (Ricki Schultz)
Modern zamanlarda kadın – erkek ilişkileri ve aşkı sorgulayan, konu alan eğlenceli bir roman. Yaşadığımız çağda elde ettiklerinden tatmin olmayan, dahası isteyen bir güruh olduğu bir gerçek. Bunun en büyük etkisiyse söylenene göre internet. Romanda bekâr bir kadın olan Rae bu kısır döngünün içinde yanıtlar arıyor. Peki ne olacak? Bu soruya keyifli ve cesur yanıtlar arayan Bay Doğru’nun tanıtım bülteninden bir alıntı: ‘’Rae’nin kuralları nettir: Yazmaya devam ettiği romanını bitirecek, iki eli kanda da olsa her zaman arkadaşlarının yanında olacak ve olabildiğince aşk meşk işlerinden uzak duracaktır. Ancak arkadaşlarının ısrarları sonucunda sanal dünyaya adım atan Rae’nin çok da bir umudu yoktur; çünkü bu dünyada erkekler ya profesyonel bir sahtekâr, ya uslanmaz bir çapkın ya da iflah olmaz romantiklerdir.’’
4. Agatha Christie’nin Günlüğü (Orhan T. Özdemir)
Polisiye edebiyatın dünya çapındaki en önemli isimlerinden biri şüphesiz ki Agatha Christie. Bir makine gibi eser üretmesinin yanı sıra, tüm bu eserlerde her daim farklı ve yaratıcı bir gerilim de yer alıyor. Yazarın İstanbul’a geldiği sıralar her zaman Pera Palas Otel’in 411 numaralı odasında kaldığı da bilinir ve bu odayla ilgili Christie’ye özgü bir gizem sürüp gitmektedir. Bu eser de açılışını buradan yapıyor. Devamı için arka kapak yazısından yararlanabiliriz: ‘’Warner Bros film şirketi. Los Angeles’li bir medyumla bağlantı kurar. Medyumun söylediği: Agatha Christie’nin İstanbul’a geldiği yıllarda Pera Palasta kaldığı 411 nolu odanın kapı arkasında döşemeye gömülü bir anahtarın olduğudur. Seans sonunda, kapı ardında medyumun dediği böyle bir anahtar gerçekten de bulunur. Medyum bu anahtarın aracılığı ile Agatha Hanım’a ait bir memoranduma erişileceğini ve Agatha’nın merak edilen kayıp on bir günlük sırrının bu hatıratta açıklandığını söyleyecektir.’’
5. Mutlu Prens (Oscar Wilde)
Büyük İrlandalı şair ve yazar Oscar Wilde çok çeşitli bir yaş grubuna hitap eden bu eserini sade bir üslupla yazmıştır. Envaiçeşit hikaye içeren Mutlu Prens temelinde sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu önceliyor. Okurken bu duyguların esere dokunduğunu hissedebilir, dahası o sıcaklığı sezinleyebilirsiniz. Bir solukta okunabilecek bu huzur verici kitabı elinizin altında bulundurmanızı, ara ara dönüp okumanızı tavsiye ederiz.
6. İnsan Unuturum Sanır (Buket Sivri)
Yazarın ilk romanı olan İnsan Unuturum Sanır her şeyden önce demeliyiz ki 1960’lı yılların İstanbul’unda geçiyor. Özellikle de Bakırköy’deki artık anılarımızda kalmış olan Bakırköy – Yeşilköy tren istasyonunda. Yolunda gitmeyen evliliğin, kadın – erkek ilişkilerinin, ben olmanın ele alındığı romanın tanıtım yazısına geçebiliriz: ‘’Beş kadının birbirine bağlanmış hayat hikâyelerinden ve çevrelerindeki erkeklerle ördükleri dünyadan duygusal izler taşıyan roman, altmışlı yılların İstanbul’unu, eski tren istasyonunu ve Bakırköy-Yeşilköy hattının anılarını anlatıyor. Tutkunun, hesaplaşmanın ve her şeye rağmen ayakta kalmanın sırları eşliğinde, nostaljik bir İstanbul panoraması.’’
7. Zaaflar Radyosu (Ozan Kaçar)
Uzaktakiler adlı romanıyla edebiyat sahasına giriş yapan Ozan Kaçar, bu eseriyle yoluna devam ediyor. Postmodern bir roman olma özelliği taşıyan Zaaflar Radyosu’nun tanıtım bülteninden özelliklere değinelim: ‘’Ozan Kaçar’ın ilk romanı Uzaktakiler’den tanıdık olduğumuz rüya ve gerçeklik, delilik ve bilgelik, yolculuk ve durağanlık izlekleri bu romanda ironi ve şiirsel bir dil ile okurla buluşuyor. Okudukça kendini açan bir dünyaya adım atacağınız bu roman zaaflar davası özlemi ile yanan Yakup’tan arkadaşı Edip’e, Cansever’in Ruhi’sinden Samsa parodisine, Cervantes’in Don Kişot’undan İkinci Yeni şiirine oradan da yazarın kendisine uzanan garip ve hinliklerle dolu bir meta anlatı. Postmodern romanın temel öğelerinden üstkurmaca, metinlerarasılık ve çoğulculuk estetiğinin ustalıkla kullanıldığı Zaaflar Radyosu türüne az rastlanan bir metne çağırıyor okuru.’’
8. Kara Kıtanın İktisatçısı (Abdullah Altun)
Oldukça enteresan ve ilgi çekici bir roman. Neden, derseniz; Afrika’nın sıfırdan başlayıp küresel ekonomik düzeye nasıl geldiğini aşama aşama anlatan bir roman. Coğrafya kaderdir, deyiminin bir tezahürü olarak Afrika kıtasının kaderinin ‘’kara’’ olduğu da gözler önüne serilmiş oluyor. Afrika’nın ekonomik bir program ile kalkındırılmasını işleyen roman bize sorduğu birtakım sorular açısından da önemli, zira biz de güllük gülistanlık bir coğrafyada yaşamıyoruz. Bu sorulara dair tanıtım yazısına başvuralım: ‘’Bugün gelişmekte olan veya geri kalmış her ülke insanının bu romandan iktisadi tüyolar alacağı, ‘yeniden inşa’ya inanan Türk okura da söylenecek sözler ve savunulan tezler var: Küresel işleyişe alternatif bir iktisadi kalkınma mümkün müdür? sorusunun yanıtında saklı olan bu temel tezler yazarın iktisat ilmine dair birikimiyle de taçlanarak üzerinde düşünülmesini, derin derin muhasebesinin yapılmasını gerektiren bir eser çıkarıyor ortaya.’’
9. Deniz İşçileri (Victor Hugo)
Ünlü Fransız romantik yazar Victor Hugo, hem Fransa’da hem de dünyada klasik olan büyük bir kalem. Politik duruşuyla da bilinen Hugo, romanını sürgün cezasına çarptırılıp 15 yıl yaşadığı Guernsey Adası’na ve orada yaşayan deniz işçilerine ithaf etmiştir. Eski çağ yazarlarının bilindiği üzere pek çok macerası, zor hayat şartları olmuştur. Bunları kaleme döktüklerinde ise öylesine gerçek karakterler yaratırlar ki, şaşar kalırız. Deniz İşçileri de hem bu açıdan hem de belki politik açıdan bize fikir verebilecek bir eser. Tanıtımdan: ‘’Yazar bu eserle, başta sevdiği kadına kavuşabilmek için karaya oturmuş bir gemiyi tek başına kurtarmak zorunda kalan Guernseyli bir deniz işçisi olmak üzere, tüm yoksul deniz işçilerinin hayat mücadelesini hayranlık verici ve ayrıntılı tasvirlerle edebiyata taşımış, onların mücadelelerini denizciliğin ve denizin kadim diliyle onurlandırmıştır.’’
10. Talih, Tesadüf ve İrade (Seval Şahin)
Türk edebiyatı okurunun dilinden düşmeyen yazarlardan Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine çok önemli bir araştırma kitabı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı’nda öğretimde üyesi olan Seval Şahin Tanpınar’ın romancılığı üzerine çok önemli bir kitap hazırlamış. Çalışmanın tanıtım yazısından faydalanmak çok isabetli olacak: ‘’Türk edebiyatının aşılmaz doruklarından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romancılığı üzerine denemelerden oluşan bu kitapta Seval Şahin, mektup, hatıra, tiyatro, orta oyunu gibi türlerin Tanpınar’ın metinlerinde kurgu, olay örgüsü ve yapı arasındaki ilişkiyi nasıl dinamikleştirdiğini ortaya koyuyor. Tanpınar hakkında yapılmış güncel çalışmaları da göz önünde bulundurarak kapsamlı bir kuramsal çerçeve çizen Şahin; Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler, Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü özelinde Tanpınar poetikasına yeni bir açılım getirmeyi deniyor.’’