Yu Hua, Mao sonrası yazar kuşağının liderlerinden biridir. Bakış açısı sosyalist düzende kısıtlanmış ve buna rağmen kendi sesini bulmaya çalışmış Çinli bir yazardır. Yu Hua, 3 Nisan 1960’ta Zhejiang eyaletinin Hangzhou şehrinde doğmuştur. Yu, Çin’deki Kültür Devrimi’nin başlangıcında altı yaşındaydı. Yu’nun anlatım tekniği hakkında bazı tartışmalar mevcut. Bazı eleştirmenler, yazarın absürt ve deneysel anlatımından dolayı edebiyatın modernistleri arasında olması gerektiğini savunurken, bazıları ise onun geleneksel biçimlere dayandığını düşünüyor. Yu Hua’yı nereye koyarsanız koyun onun eserleri kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında. Bugün Yu Hua’nın en bilinen eserlerinden olan Yaşamak kitap analizi yapıyoruz. Detaylar aşağıda 👇
Yaşamak kitap konusu
Yu Hua’nın “Yaşamak” kitabı, Çin’in yakın geçmişindeki zorlu yaşam koşullarını gerçekçi bir şekilde ele alan, dünya çapında büyük bir kitleye ulaşmış önemli bir eserdir. Yu Hua, bu romanında 1966-1976 yılları arasında süren Kültür Devrimi’nin getirdiği toplumsal değişimleri inceler.
Fugui, Kültür Devrimi’nden önceki hayatında savurgan bir yaşam sürmüş ve babasının bıraktığı mirası kısa sürede tüketmiştir. Ardından sefil ve acı dolu bir dönem başlamış ve Fugui, birçok kayıp yaşamıştır. Ancak bu süreçte, hayatın ona öğrettikleriyle değişmiş ve daha olgun bir insan haline gelmiştir. Romanda, Fugui’nin yaşamının yanı sıra toplumsal değişimleri de detaylı bir şekilde görüyoruz.
Yu Hua’nın sade ve akıcı dili, okurlara Fugui’nin yaşam öyküsünü derinlemesine hissettiriyor. Roman, sıradan insanın yaşadığı deneyimleri kadrajına alarak okurlara sadece bir hikaye değil, aynı zamanda bir yaşanmışlıktan bahsediyor. Kültür Devrimi’nin getirdiği toplumsal değişimler, Fugui’nin kişisel deneyimleriyle harmanlanarak, okuyucuya derin bir düşünce sunuyor.
“Yaşamak”, hem Çin’deki tarihsel bir dönemi hem de insanın içsel değişimini ele alan etkileyici bir romandır. Yu Hua’nın bu eseri, dünya çapında modern klasikler arasında önemli bir yer edinmiş ve geniş bir okuyucu kitlesi tarafından beğeniyle okunmuştur. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitabın konusu aslında oldukça basit. Baş kahraman Fugui, Kültür Devrimi’nden önce genç bir adamken oldukça uçarı biridir. Babasından kalan serveti bir çırpıda yiyip bitirmiştir. Ancak daha sonra köylü olarak çalışmak zorunda kalır, asker olur ve Mao’dan sonraki yıllarda hayata tutunmaya çalışır.
Kitabın başında, taşrada öküzünü süren yaşlı bir Fugui ile tanışıyoruz. Saçları beyaz ve yüzü çamurla kaplı. Anlatıcı, Fugui’ye yaklaşıyor ve onun öküzünü çeşitli isimlerle çağırdığını duyuyor. Sonra bu durumun nedenini sorguluyor. Fugui ise ona öküzün etrafta başka insanlar olduğunu düşünürse daha çok çalışacağını ve depresyona girmeyeceğini söylüyor.
Roman, aile üyelerinden her birinin öldüğünü ve onu tamamen yalnız bıraktığını görecek kadar yaşayan Xu Fugui’yi anlatıyor. Kitabı okurken Fugui’nin umursamaz bir gençten yaşlı bir büyükbabaya dönüşmesinin hikayesini takip ediyoruz.
İsimsiz anlatıcı: Öykünün ilk anlatıcısı, Fugui ile tanışan ve ondan kendi öyküsünü anlatmasını isteyen genç bir adamdır.
Xu Fugui: Hikayenin ikinci anlatıcısıdır. Kitapta onun hayatı anlatılır.
Öküz Fugui: İnsan Fugui’nin öküzüdür.
Fugui’nin babası: Ölene kadar Xu ailesinin reisi olan kişi.
Fugui’nin annesi: Kocası öldükten ve fakir düştükten sonra bile Xu ailesini desteklemek için elinden geleni yapar.
Yaşamak kitap analizi
Yu Hua, Çin’in post-Mao dönemi yazarları arasında öne çıkan isimlerden biridir. Bu dönemde yazarlar, sosyalist realizmin kısıtlamalarıyla biçimlenen edebi bir dünyada deneyimlerine ses bulmaya çalışmışlardır. Yu Hua da genç bir yazar olarak birçok farklı edebi tarzı denemiş, kısa hikayelerinde ve romanlarında Çin’in tarihî belleği ve aile yaşamını anlatmıştır.
Kitap ilk başta Çin’de yasaklanmış ve bu yasak doğal olarak Yu Hua’nın dünya çapında üne kavuşmasına ve kariyerinin yurt dışında başlamasına yol açmıştır. Kitap bir dizi uluslararası ödül kazanmış ve daha sonra filmi çekilmiştir.
Yu Hua’nın dili ve hikayesi herkese göre değil. Hikayede bazı olaylar çok absürt betimlemelerle anlatılırken aynı zamanda bazı insanları rahatsız edebilecek şekilde ölen karakterler de var. Ancak tüm bunlara rağmen kitap hem dokunaklı hem de komik. Neredeyse her sayfada benzer mizah ve insanlık sahneleri karşımıza çıkıyor. Fugui hayatına pek de öfkeli değil. Kendine acımıyor. Başka bir hayatın mümkün olabileceğini bilmeden acılarına katlanıyor. Bir bakıma onun acısına “katlandığı” bile söylenemez, çünkü acıyı kendisinden ayrı bir şey olarak düşünmüyor.
Çin’de Fugui için hiçbir siyasi, ekonomik, bilimsel çözüm yok. Manevi çözüm bile yok. Yu Hua’nın dünyasında bazı insanların kalbi vardır, bazılarının yoktur. Fugui bu nedenle oldukça kafa karıştırıcı bir karakter. Sadece günübirlik yaşayan, büyük bir planı, tutarlı bir felsefesi, siyasi bir hedefi, görünürde herhangi bir dini inancı olmayan ve başına bazen iyi bazen kötü olayların geldiği dümdüz bir adam. Karakterin iyi mi, kötü mü, acımasız mı, kahraman mı yoksa rastgele biri mi olduğuna karar vermek çok zor. Bazen çok kahramanca davranıyor ama hemen sonra normal bir insana dönüşüyor.
Yu Hua kendi karakterini “Hayata Fugui kadar saygı duyan biriyle hiç tanışmadım” diye tanımlıyor. “Ölmek için çoğu insandan daha fazla nedeni olmasına rağmen yaşamaya devam ediyor.” Belki de Yu Hua’nın hikayeden çıkarmamızı istediği ders budur. Hayatta belli bir görüşü veya amacı olmayan ve hatta ölmek için sebepleri olan bir insanın bile hayata saygı duyması, yaşamaya devam etmesi gerek.
” “Sabahın toprakta bıraktığı izlere benzer kağıt üzerindeki satırlar. Yaşamın her şeyi kaplaması gibi, ‘Yaşamak’ da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla…”
Bu kitap bende derinlemesine bir etki bıraktı. Yaşamanın aslında ne olduğunu en acı haliyle görüyoruz bu kitapta. Bu kitabı okumuyor, direkt yaşıyorsunuz.”
Yazan: @rabisahlatc
“Kitabın dili ve akışı gerçekten çok kolaydı sayfaları aktı ve ben bir günde bitirdim. Ancak dili bana gerçekten çok basit geldi ve ben konunun, hikayenin içine bir türlü giremedim. Okuyun demem ama okumayın da demem tam olarak böyle bir kitaptı. Kitap miras yedi bir adamın ailesinin maddiyatını yok etmesi ve ardından Çin’deki rejim değişiklikleriyle halkın yaşadığı zorlukları anlatıyor. Merak edenler deneyebilir.”
Yazan: @busramm_2638
Kitaptan alıntılar
“Kadınların tepesi attı mı, söyleyemeyecekleri ya da yapamayacakları şey yoktur.”
“İnsan mutlu olduğu sürece, fakirlik utanılacak bir şey değildir.”
“Yaşamaya devam etmek zorundasın!”
“Bir gün hepimiz aynı yere gideceğiz..”
“Umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?”
“Geçmişi düşündüğümde bazen üzülüyorum, bazen de içimi bir huzur kaplıyor…”
Yaşamak kitap analizi yazımızın sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir:
