Sanat dünyası, son dönemde eşine daha önce rastlanmamış bir sanatçıyı konuşuyor. Sanat çevrelerinin dilinden düşmeyen bu sanatçı resimler yapıyor, sergiler düzenliyor, hikâyeler ve senaryolar yazıyor, müzik eserleri besteliyor, dergi kapakları tasarlıyor! Yapay zekâ, bir süredir sanat dünyasını inanılmaz bir düzeyde etkiliyor! Bununla birlikte yapay zekâ ve sanat ilişkisi, şiddetli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Yapay zekâyı sınırı olmayan üretim yeteneğine sahip bir sanatçı olarak görenler de var, yapay zekâ ile sanatın aynı cümlede bile kullanılmaması gerektiğini düşünenler de…
Fakat yapay zekânın sanata etkisi üzerine gerçekleştirilen tartışmalar bununla da sınırlı değil. Karşıt fikirler, şiddetli tartışmalarla “yapay zekâ tarafından yapılan ürünler sanat eseri olarak kabul edilebilir mi veya yapay zekâ, sanatı demokratikleştiriyor mu” gibi cevaplanması zor soruların yanıtını bulmaya çalışıyor. Gelin, yapay zekâ ve sanat ilişkisine dair gündemden düşmeyen tartışmalara yakından bakalım…
Yapay zekâ teknolojisi son dönemde pek çok farklı alanda kullanılıyor
Bilim insanları bu muazzam teknolojinin henüz emekleme aşamasında olduğunu ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte insan yaşamında çok daha belirleyici bir konuma erişeceğini düşünüyor. Bununla birlikte yapay zekâ daha şimdiden pek çok farklı alanda insanlığa hizmet ediyor…
Yapay zekânın gözle görülür bir şekilde etkilediği alanlardan biri ise sanat
Yapay zekâ ve sanat ilişkisi, 2000’li yılların başından bu yana ciddi şekilde tartışılıyor. Ancak yapay zekâ teknolojisinde yaşanan gelişmeler ve geçtiğimiz birkaç yılda ortaya çıkan yeni yapay zekâ uygulamaları sanat ve yapay zekâ ilişkisini daha “çetrefilli” hale getirmiş durumda. Çeşitli yapay zekâ yazılımları tarafından çok farklı alanlarda, çeşitli sanat eserleri veya “bir şeyler” ortaya çıkarılıyor…
Yapay zekâ edebiyattan müziğe, tasarımdan resme kadar geniş bir alanda faaliyet gösteriyor
Ancak son günlerde yapay zekânın öncelikli ilgi alanı resim. Özellikle dijital resim söz konusu olduğunda, yapay zekânın dünya genelinde milyonlarca hayranı var! Öyle ki yapay zekâ tarafından oluşturulan resimler dünyanın en önemli galerilerinde sergileniyor, yapay zekâ çok sayıda yetenekli ressamın katıldığı yarışmalardan birincilikle ayrılıyor!
Ancak tüm bunlar, tartışmaların alevlenmesine neden oluyor. Peki, yapay zekâ milyonları şaşkınlık içerisinde bırakacak denli etkili resimlerini nasıl yapıyor? Yapay zekâ ve sanat ilişkisine dair tartışmalara geçmeden önce, bu sorunun yanıtını aramakta fayda var.
Yapay zekâ, eserlerini nasıl üretiyor?
Bu ilginç teknoloji, temelde insan zekâsını taklit eden fakat sınırsız bir öğrenme ve veri işleme yeteneğine sahip olan bir yazılım. Buna göre herhangi bir yapay zekâ geliştiricisi, çeşitli makine öğrenimi algoritmalarıyla, oluşturduğu yapay zekânın çerçevesini belirliyor.
İşte bu makine öğrenimi sayesinde bir yapay zekâ programı, internetteki milyonlarca hatta milyarlarca görüntüyü tarayarak, şekillendirerek, bozarak veya yeniden yaratarak ortaya benzersiz bir ürün çıkarabiliyor. Örneğin bir başka yapay zekâ programı ise yazılı metinleri, çerçevesi belirlenmiş veya belirlenmemiş görsellere dönüştürebiliyor. Kısacası farklı yapay zekâ uygulamaları kullanım ve yapım amaçlarına göre farklı fakat bir yandan da benzer öğrenme ve veri işleme yöntemlerini kullanarak eşsiz ürünler ortaya koymayı başarıyor.
2015 yılında mühendis Alexander Mordvintsev’in geliştirdiği “DeepDream” isimli yapay zekâ uygulaması, yapay zekâyla sanat arasındaki çizginin bulanıklaşmasına neden oldu
Yapay zekâ sanatı 1950’li yıllardan beri tartışılan bir konu olsa da ancak 2000’lerin başından itibaren elle tutulur bir kavram haline geldi. Bu alandaki öncü çalışmalardan birisi olan DeepDream uygulaması, yapay zekânın görsel şekillerdeki desenleri öğrenmesi ve buna bağlı olarak yeni ve soyut görseller oluşturabilmesi prensibiyle çalışıyordu. DeepDream isimli uygulamanın ardından gelişen teknoloji ve teknolojiye erişim imkânlarının artması, çok daha fazla ürünün ortaya çıkmasına olanak tanıdı.
Günümüzde yapay zekâ ve sanat ilişkisine dair çok sayıda tartışma var
Teknik konulardan felsefi yaklaşımlara, telif hakkı meselelerinden özgünlük sorunlarına hatta sanat ve demokrasi ilişkisine kadar pek çok konu, bu ilginç tartışma alanının sınırları içerisinde yer alıyor.
Örneğin yapay zekânın sanat alanındaki varlığını memnuniyetle karşılayan bazı kesimler, yapay zekâyla birlikte bazı teknik ve pratik bilgiden yoksun zanaatkârların da, sanat üretim süreçlerine katılabileceğini, bu nedenle yapay zekânın sanatı daha ulaşılabilir ve daha demokratik hale getirebileceğini ifade ediyor.
Yapay zekâ çoğunlukla internetteki açık kaynaklı kodlara, verilere ve görsellere erişerek yeni ürünler ortaya çıkarıyor
Örneğin ünlü ressam Vincent van Gogh’un eşsiz bir eseri veya herhangi bir ressam tarafından internete yüklenmiş bir çalışma, yapay zekânın taradığı, incelediği, esinlendiği, dönüştürdüğü ve yeniden yarattığı yeni eserin bir parçası olabilir. Üstelik yapay zekânın eserinde, ilham aldığı eserden en ufak bir iz bulunmasa bile. İşte bu noktada, yapay zekânın karşısına telif hakkı ve özgünlük gibi sorunlar çıkıyor…
“Yapay zekâ, bir sanatçı olarak kabul edilebilir mi” sorusu yapay zekâ ve sanat tartışmalarının merkezinde yer alıyor!
Bazı kesimler, yapay zekâ sanatındaki özgünlük problemi nedeniyle yapay zekânın hiçbir zaman gerçek anlamda bir sanatçı olarak kabul edilemeyeceğini, yapay zekâ tarafından yaratılan ürünlerin de estetik düzeyine bakılmaksızın sanat eseri olarak kabul edilemeyeceğini dile getiriyor.
Ancak bazı kesimler yapay zekâya ait ürünleri temelde yeni ve özgün olarak kabul ediyor. Bu nedenle, yapay zekânın da pekâlâ bir sanatçı olarak değerlendirilebileceğini ifade ediyorlar. Bazı yapay zekâ geliştiricileri ise büyük bir tartışmaya sebebiyet veren bu konuların şimdilik bir sorun teşkil ettiğini ancak yapay zekâ teknolojisindeki gelişmelerle birlikte sorunların da ortadan kalkacağını düşünüyor.
Yapay zekâ, sanatçıları işlevsiz hale getirir mi?
Yapay zekâ ve sanat arasındaki ilişkiye dair tartışmaları daha da şiddetli hale getiren sorulardan bir diğeri de bu! “Midjourney,” “DALL-E” ve “Lensa” gibi farklı yapay zekâ uygulamaları, dünya genelinde milyonlarca insan tarafından kullanılıyor. Özellikle görsel sanatlar üzerinde faaliyet gösteren bu uygulamalar bazen kullanıcılar tarafından yazılan metinleri inanılmaz güzellikteki bir resme dönüştürüyor, bazen de sıradan bir profil fotoğrafından çok farklı stillerde estetik harikalar yaratıyor. Bazı yapay zekâ uygulamaları tarafından oluşturulan görseller, resim yarışmalarında birinci seçiliyor, dünyanın en saygın resim galerilerinde, yapay zekâ sanatının eşsiz örnekleri sergileniyor. İşte bütün bunlar pek çok insanın aklına, yapay zekâ sanatçıları işlevsiz hale getirebilir mi sorusunu getiriyor.
Özellikle yapay zekâ geliştiricilerine göre bu sorunun yanıtı, hayır. Pek çok geliştirici, yapay zekânın sanatçıların varlığı veya işlevi üzerinde bir etkisi olmayacağı kanaatinde. Hatta yapay zekânın sanatçılara veya sanatla uğraşan kişilere önemli ölçüde yardımcı olabileceğini düşünenler de var. Buna karşın bazı sanatçılar, yapay zekâya daha şimdiden şüpheyle yaklaşıyor. Elbette, yapay zekâ sanatının hangi seviyelere ulaşabileceğini ve bu alanda ortaya çıkabilecek yeni tartışmaları şimdiden kestirmek kolay değil. Ancak yapay zekâ ve sanat ilişkisine dair şiddetli tartışmalar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Kaynak: 1