“Her” 2013 yapımı romantik bilim kurgu yapımı bir film. Yalnız kent insanına yapay zeka dostlukların satıldığı bir zamanda geçiyor. Ağır depresyonda olan Theodore’un hayatı bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı olan Samantha ile tanışır. Sadece etraftaki bir takım şeylere erişim yetkisi olan bir sohbet robotundan ibaret olan Samantha ve Theodore yavaş yavaş yakınlaşırken, aralarında olan biten de git gide tuhaflaşır.
Filmi izlediyseniz Scarlett Johansson’ın kamera karşısında görünmeden de ne kadar çekici ve güzel olabileceğini görmüşsünüzdür. Konuşması ve Theodore’la olan yakın etkileşimi film boyunca izleyenleri bir dizi şeyi sorgulamaya iter.
Gerçek dünyaya gelecek olursak, çok üzgünüm Siri, ancak chatbot’lara (hani bizimle konuşan şu “dijital asistanlar”) insan ismi verip onlara insanımsı özellikler eklemek, bilim insanlarına göre, AI (Yapay Zeka) karşılıklı bir konuşmayı gerçekten sürdüremeyecek olduktan sonra pek de yeterli olmayabilir. Üstelik belli durumlarda bu insanımsı özellikler mekanik, düz bir robota oranla daha ters tepici bile olabilir.
Yapay Zekalar ve Medya Etkileri Laboratuvarı
Yapılan bir çalışmada, araştırmacılar insanımsı özelliklere sahip chatbot’ların etkileşimden yoksun oldukları için onları kullanan insanlar tarafından hayal kırıklığıyla karşılaştıklarını buldular. Penn State Siber Bilim Enstitüsü (ICS) üyesi ve Medya Etkileri Laboratuvarı direktörü Profesör Shyam Sundar yaptıkları araştırmada, daha az interaktif avatar özelliklerine sahip olan (daha az insanımsı) chatbot’ların bulunduğu bir sohbet grubuna, insanlar daha olumlu tepki verdiler.
Sundar’a göre, yüksek interaktiflik; kullanıcının hızlı sorgular yapmasına neden olan işaretlerle dolu.
“Düşük antropomorfizmi olan bi sohbetçi (chatbot) -daha az insanımsılık- sohbet sırasında daha yüksek bir etkileşime sahip olduğunda, insanlar bunu bir jest gibi algılıyorlar ve hoş bir şekilde şaşırıyorlar. Ancak yüksek antropomorfik görsel ipuçları olduğunda, bu durum yüksek etkileşim için büyüyen bir beklentiyi tetikleyebilir. Bu durumda sohbetçi bu etkileşimi sağlayamadıysa bu da sizi hayal kırıklığına uğratıyor.”
Öte yandan, sohbet etkileşimini artırmak, daha az insan benzeri özelliklerdeki bir chatbot’u telafi etmek için fazlasıyla yeterli olabilir. Sundar, diyalogdaki küçük değişikliklerin bile -kullanıcının bir yanıt vermeden önce ne söylediğini onaylamak gibi-, sohbetin daha etkileşimli görünmesini sağlayabileceğini söyledi. Bir nevi yapay zekalara önsevişme öğretmek gibi.
Çalışmanın önde gelen yazarlarından, halen Penn State Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve Western Illinois Üniversitesi Yayıncılık ve Gazetecilik Bölümü’nde Yardımcı Doçent olan Eun Go, “Düşük insani benzerlikte bir chatbot söz konusu olduğunda, kullanıcıya yüksek etkileşim verirseniz, diyalog ve sosyal varlık hissi sağladığı için çok daha fazla takdir edilir” dedi.
İnsanların bir makine ile etkileşime girmeye temkinli olmaları bekleneceği için, geliştiriciler tipik olarak sohbet robotlarına insan isimleri ekler (Örneğin Apple’ın Siri’si) veya sohbetçi bir kullanıcıya yanıt verdiğinde görünmesi için insan benzeri avatarlar eklerler.
Computers in Human Behavior’da yayımlanan ve şu an online olan bu çalışmada, araştırmacılar ayrıca; sohbete bir makinanın dahil olup olmamasının ya da bu chatbot’a kimlik özellikleri eklemenin, insanların bu süreci nasıl algıladıklarını yönlendirdiğini keşfetti. Eun Go, “Kimlik ipuçları beklentileri artırıyor” dedi. “Bunun bir insan veya chatbot olacağını söylerken, insanlar hemen bazı şeyler beklemeye başlar.”
Sundar, bulguların geliştiricilere, sohbet teknolojisinin insanlar için kabulünü geliştirme konusunda yardımcı olabileceğini belirtirken, sanal asistanların ve chatbot’ların evde ve işletmelerde giderek daha fazla kullanıldığını, çünkü insanlar için uygun olduklarını ekledi.
“Endüstride chatbot’lar için büyük bir itici güç var. Düşük maliyetliler ve kullanımları kolay. Bu nedenle işletmelere; hizmet sektörü, online dersler ve hatta bilişsel terapi gibi konularda çekici geliyorlar. Ancak yine de chatbot’lar için sınırlamalar olduğunun da farkındayız. Örneğin konuşma tarzları halen kişisel değil ve çok stilize.”
Sundar aynı zamanda çalışmanın, geniş anlamda konuşarak yüksek etkileşimin önemini de güçlendirdiğini belirtti.
“Bunu tekrar tekrar görüyoruz. Genel olarak, yüksek etkileşim; düşük antropomorfik görsel ipuçlarının kişisel olmayan doğasını telafi edebiliyor. Sonuç olarak, bu şeyleri tasarlayan insanların, kullanıcı beklentilerini yönetmek konusunda çok stratejik olmaları gerekiyor.”
Araştırmacılar bu çalışma için, insanların grup çalışmalarına katılarak para kazanmalarını sağlayan ve geniş bir kullanıcı profiline sahip olan Amazon Mechanical Turk aracılığıyla 141 katılımcıyı bir araya getirdi. Katılımcılar belirli zaman dilimleri için kaydedildi ve her birine bir senaryo verilerek gözden geçirilmesi istendi. Senaryoya göre katılımcılar bir arkadaşlarına doğum günü hediyesi almak için kamera alışverişi yapacaklardı. Daha sonra katılımcılar bir çevrimiçi kamera mağazasına yönlendirildi ve canlı sohbet özelliği ile etkileşime girilmesi istendi.
Araştırmacılar, kullanıcının sohbet aracına tepkisini test etmek için üç faktörü manipüle ederek sekiz farklı koşul tasarladılar. İlk faktör bir chatbot’un kimliğiydi. Katılımcı canlı sohbete katıldığında, kullanıcıların bir chatbot veya bir kişiyle etkileşimde bulunduğunu belirten bir mesaj belirdi. İkinci faktör bir chatbot’un görsel temsiliydi. Bu durumda, chatbot insan benzeri bir avatar içeriyordu veya başka bir başka denemede bir konuşma balonu vardı. Son olaraksa, chatbotlar katılımcılara cevap verirken yüksek veya düşük etkileşime sahip olacak şekilde dizayn edildi. Tek fark kullanıcının tepkisinin bir kısmı, her seferinde bir insan tarafından tekrarlandı.
Bu çalışma online olarak yapılırken, araştırmacılar, insanların bir laboratuvarda sohbetler aracılığıyla nasıl etkileşime girdiklerini gözlemlemeye; bu araştırmayla belki de bir adım daha yaklaşıldığını ifade ettiler.