II. Dünya Savaşı büyük yıkımlara ve trajedilere sahne olan korkunç bir olaydı. Savaş, trajik insan hikâyelerinin de ortaya çıkmasına neden oldu. Elbette savaşın şekillendirdiği bu hikayelerin bazıları hiçbir zaman gün yüzüne çıkmadı ya da yıllar içerisinde unutuldu. Ancak bazı trajik hikâyeler, hele de aktörlerden birisi savaşın önemli isimlerinden birisiyse, yıllar boyunca hatırlandı! Savaş sırasında Sovyetler Birliği’nin başındaki sert lider Josef Stalin ve en büyük oğlu Yakov Cugaşvili’nin hikâyesi de yıllar boyunca unutulmadı! Küçük yaşlardan itibaren babası ile yakınlık kurmakta zorlanan Yakov, Naziler’e esir düştüğünde babasından kayda değer bir yardım görmedi! Oysa Stalin, oğluna karşı bir parça sevgi hissetseydi, belki de onun yaşamını kurtarabilirdi! İşte bir Nazi toplama kampında yaşamını kaybeden Yakov Cugaşvili hakkında bilmeniz gerekenler…
Yakov Cugaşvili 1907 yılında Gürcistan’da dünyaya geldi
Babası yoksul ve ilgisiz bir adamdı! Yosif Visaryonoviç Cugaşvili bütün benliği ile Bolşevik devrimi için çalışıyor, ailesini ve Yakov’u ihmal ediyordu. Yosif, oğlunun doğduğu yıl Bolşevik devrim için bir banka soygunu gerçekleştirdi. Böylece Bolşeviklerin lideri konumundaki Lenin’in dikkatini çekmeyi başardı ve komünist hareket içerisinde daha fazla görev alamaya başladı. Ancak Çarlık polisi peşindeydi! Bu nedenle Yosif Visaryonoviç ailesini Bakü’ye kaçırdı fakat kendisi devrim için çalışmaya devam etti. Bu süreçte Yakov Cugaşvili henüz bir yaşına gelmeden annesini kaybetti. Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde annesinin ailesi ve halası tarafından büyütüldü. Yosif Visaryonoviç Cugaşvili ise Bolşevik hareketin önemli figürlerinden birisi haline geldi ve adını “Çelik Adam” manasına gelen Josef Stalin olarak değiştirdi.
Yakov, 14 yaşına kadar babasını görmedi. Kendisi de baba şefkatinden yoksun büyüyen Stalin, ebeveynlik konusunda pek iyi değildi
Bu nedenle Yakov’un Stalin ile birlikte geçirdiği vakitlerin çoğu fiziksel ve duygusal olarak şiddetten başka bir şey içermiyordu! Öyle ki Josef Stalin kendi oğlunun soyadını Stalin olarak değiştirmesine bile izin vermiyordu. Üstelik Yakov, Stalin’in ikinci eşinden olan çocuklarına kendisinde daha iyi davrandığını görerek büyüyordu! Sovyet lider, siyaset sahnesindeki rakiplerine karşı ne kadar acımasızsa, oğluna karşı da o kadar acımasızdı. Bu noktada bazı tarihçiler, Stalin’in oğluna karşı olan bu öfkesinin annesine olan benzerliğinden kaynaklandığını ileri sürüyor. İlk eşinin yasını tutmaya devam eden ve sevdiği kadının ölümünü bir türlü kabullenemeyen Stalin, Yakov’da sevdiği kadını hatırlıyor ve bu durum karşısında öfke nöbetlerine giriyordu. Bu iddia ne kadar doğru bilmek güç, ancak Stalin’in Yakov’un yaşamını cehenneme çevirdiğine dair onlarca kanıt var!
Baba-oğul arasındaki sorunlu ilişki, 1920’lerin sonunda Yakov’un intihar girişiminde bulunmasına neden oldu
Çünkü Yakov, Zoya Gunina isimli bir kadınla evlenmek istiyordu. Oysa Gunina, Ortodoks bir rahibin kızıydı ve bu Stalin için kabul edilebilir bir şey değildi. Gerçekten de Stalin genç çift evlilik kararını kendisine açıkladığında büyük bir öfke nöbetine kapıldı. Zoya Gunina, panik ve korku ile Stalin’in yanından uzaklaşırken Yakov’un tepkisi çok daha ağır oldu! Babasını bir türlü sakinleştiremeyen genç adam, tabancasını aldı, kendi kalbine doğrulttu ve ateş etti! Neyse ki kurşun kalbine değil akciğerine isabet etti. Bazı tarihçiler, bu olaydan sonra Stalin’in oğluna bakarak “bunu bile beceremedin” minvalinde bir şeyler söylediğini iddia ediyorlar! Olaydan sonra tedavi altına alınan Yakov hayati tehlikeyi atlattı. Ancak babası ile ilişkisi bir daha asla iyileşmemek üzere bir kez daha yara almıştı…
Yakov Cugaşvili ile Zoya Gunina, Stalin’in karşı çıkmasına rağmen evlendiler
Ancak bu evlilik genç çifte mutluluk getirmedi. Dünyaya gelen kız çocukları doğumdan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra ilişkileri daha da bozulan çift, evlendikten iki yıl sonra ayrıldı…
Yakov, 1941 yılına gelindiğinde Stalin’in zorlaması ile Kızıl Ordu’ya katıldı
Oysa orduya katılmadan önce mühendis olarak çalışıyordu. Ancak babasının ona çizdiği kaderde asker olmak vardı. Kısa süren askeri eğitiminin ardından, vazifesi başladı ve teğmen rütbesi ile cepheye gönderildi…
Yakov Cugaşvili gerçek anlamda bir asker olmadığı halde Stalin onun ön cephede savaşmasını istedi
Hatta Sovyet lider oğlunu askere uğurlarken dudaklarından yalnızca “git ve savaş” kelimeleri döküldü… Ancak Stalin’in emirlerini takip ederek cepheye giden Yakov Cugaşvili’nin savaş meydanındaki hikayesi uzun soluklu olmadı. Temmuz 1941’in başlarında Cugaşvili ve emrindeki 20. orduya bağlı askerler Belarus’taki Nazi birlikleri tarafından esir alındılar. Bazı Sovyet askerleri, Cugaşvili’nin gerçek kimliğini Nazilerle paylaştı. Bunun üzerine genç teğmen götürüldüğü toplama kampından kaçmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Böylece Stalin’in ilk çocuğunun esaret günleri başladı…
Naziler, Stalin’in oğlunu bir propaganda malzemesi olarak görüyordu. Bu sebeple ona oldukça iyi davranıyorlardı
Sovyet askerlerine yönelik hazırlanan propaganda afişlerinde sık sık Cugaşvili’nin fotoğraflarına yer veriliyordu. Cugaşvili’nin oldukça iyi muamele gördüğü anlatılıyor, teslim olmaları halinde onların da hoş karşılanacakları belirtiliyordu. Alman propagandası Yakov Cugaşvili’nin kendi isteği ile silah bıraktığını ve bundan oldukça memnun olduğu yalanını pompalıyordu. Üstelik başlarda Stalin de bu propagandaya inanmıştı. Oğlunun vatana ihanet ettiğini düşünüyordu. Ancak olayla ilgili daha fazla bilgi edindikçe Nazi propagandasının koca bir yalandan ibaret olduğunu anladı…
Yakov Cugaşvili için birkaç kurtarma operasyonu düzenlendi fakat bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı
Aynı dönemde Adolf Hitler, Josef Stalin’e bir anlaşma teklif etti. Sovyet birlikleri tarafından Stalingrad şehrinde esir alınan Alman Mareşal Friedrich Paulus ile Yakov Cugaşvili’nin takas edilmesi. Ancak Sovyetler Birliği’nin sert lideri, “mareşaller ile teğmenler takas edilmez” diyerek bu teklifi kabul etmedi. Böylece Cugaşvili’nin esaretten kurtulabilmesi imkansız hale geldi. Ayrıca Cugaşvili, Nazilerin kara propagandasına alet olmak istemiyor, iş birliği yapmaya yanaşmıyordu. Bu nedenle kendisine karşı takınılan tavır da sertleşmişti.
14 Nisan 1943’te esir tutulduğu toplama kampında yaşamını kaybetti
Ancak o dönem Cugaşvili’nin nasıl öldüğüne dair farklı iddialar ortaya atıldı. Naziler, Cugaşvili’nin cansız bedenine ait fotoğraflarla birlikte, kamptan kaçmaya çalışırken öldürüldüğünü ilan ettiler. Ancak daha sonra yapılan kapsamlı soruşturmalar ve otopsi sonucunda Cugaşvili’nin Naziler tarafından vurulmadan önce zaten hayatını kaybetmiş olabileceği ihtimali ortaya çıktı! Yani Yakov Cugaşvili esir tutulduğu toplama kampından kurtulma ümidini yitirdikten sonra, intihar etmiş olabilirdi! Bugün bazı uzmanlar, Stalin’in Hitler’in teklifini reddetmesinin Cugaşvili’yi psikolojik olarak yıkıma sürüklemiş olabileceğini düşünüyor.
Josef Stalin, oğlunun ölüm haberini aldı fakat ayrıntılar hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Hatta savaştan sonra Doğu Almanya’da bu olay hakkında bilgi verecek herkese 250.000 dolar para ödülü vadetti
Ancak hiçbir zaman oğlunun ölümüne dair detaylara vakıf olamadı. Yalnızca oğlunu Almanlar tarafından vurulduğunu biliyordu. Ayrıca müttefik devletlerin elinde bu konu hakkında kapsamlı bir rapor olduğu halde, Stalin’den saklandı… Yakov Cugaşvili, 1977 yılında birinci sınıf Vatanseverlik Savaşı Nişanı ile ödüllendirildi…
Kaynak: 1