Wes Craven, korku filmlerine dair bilinen pek çok klişenin ve senaryonun öncülüğünü üstlenmiş vizyon sahibi bir yönetmendi. Sinema tarihine bıraktığı zengin mirası, 1972’de ilk yönetmenlik denemesi olan, Türkçeye ilk çevrildiğinde “Kanlı Tecavüz” olarak bilinen suç ve korku filmi “The Last House on the Left” ile oluşmaya başladı.
Şok edici ve şiddetli olan bu korku klasiği, sinemacılık anlayışını etkileyen ve gelecekteki sinema eserlerinde de işlemeyi sürdüreceği motifleri de şekillendirdi. Fantastik ögeler taşıyan veya taşımayan değişik slasher filmlerinin yayılmaya başladığı bir dönemde “Elm Sokağında Kabus” serisi ile korku sineması tarihine gerçekten damgasını vurdu.
Bütün dünyayı korkunç seri katil Freddy Krueger ile tanıştıran Craven; genç kurbanlarının ebeveynleri tarafından diri diri yakılan, bedeni ve yüzü korkunç bir şekilde deforme olmuş, intikamcı bir ruhu resmetti. Craven bu filme kendi benzersiz vizyonundan çok şey kattı. Öte yandan usta yönetmen bu dönemde, The Serpent and the Rainbow ve Shocker gibi bir dizi harika korku filmi yapmaya devam edecekti.
1996 yılının kült klasiği Scream ile gişe rekorları kıran ve eleştirmenleri gerçekten şaşırtan, kara komedi ögeleri de barındıran bir slasher filmine daha imza atan Craven, bu eseriyle korku türünü bir kez daha canlandıracaktı.
Wes Craven, 2015’teki ölümünden önceki son filmi olan 2011 yapımı Scream 4 ile sinematografisini tamamlamış olsa da; bugün hâlâ sinemanın en iyi ve yenilikçi dehalarından biri olarak biliniyor. Sık sık durağanlaşan korku sinemasını sürekli olarak yenilemekle kalmayarak; aynı zamanda gerçekten korkunç kült karakterler yarattı, kült klasikleri yönetti ve Sharon Stone, Johnny Depp ve Rose McGowan’ın kariyerlerinin hızlı bir şekilde başlamasına yardımcı oldu. Bu ve diğer birçok nedenden dolayı, Wes Craven inkar edilemez bir şekilde tüm zamanların en büyük korku filmi yönetmenlerinden birisi olarak adını sinema tarihine yazdırdı.
Bugün, izleyicilerinin zaten oldukça aşina olduğu Scream, A Nightmare on Elm Street, The Last House on the Left ve Red Eye gibi sinema eserleri yerine Craven’ın Türkiye’deki film piyasasında pek de bilinmeyen; izleyicilerle buluşmakta oldukça geç kalmış, bazı izleyicilerin deyimiyle “underrated” filmlerine göz atacağız.
Keyifli okumalar…
Bu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz:
Elm Sokağı’nın Acı Günü: 7 Maddede Wes Craven
1. My Soul to Take – Satılık Ruh (2010) – IMDB: 4.7
Wes Craven tarafından yönetilen 2010 yapımı slasher filmi My Soul to Take, döneminde 25 milyon dolarlık dev bütçesine karşın sadece 21 milyon dolar hasılat getirmiştir. Film, seveni de sevmeyeni de bol olan etkileyici bir yapımdır.
Riverton kasabasında, öldüğü gece doğan yedi çocuğu öldürmek için geri döneceğine yemin eden bir seri katil üzerine bir efsane yıllar boyunca kulaktan kulağa fısıldanmıştır. On altı yıl sonra, günümüz Riverton’ında insanlar tekrar ortadan kaybolmaya başlar.
Yemin ederek ölen psikopat seri katil reenkarne mi oldu, yoksa ölüme terk edildiği gece aslında hayatta mı kaldı? Çocuklardan sadece biri cevabı biliyor. Bu çocuk, arkadaşlarını geri dönen canavardan kurtarmak için dur durak bilmeyen bir kötülükle yüzleşmek zorundadır…
2. Cursed – Lanet (2005) – IMDB: 5.0
Kurt adamları konu alan 2005 yapımı bu korku komedi filminde başrolleri Christina Ricci, Joshua Jackson ve Jesse Eisenberg paylaşmaktadır. 75 milyonluk dev bütçesine karşın gişede beklenen başarıyı getiremeyen bu yapım da, eleştirmenler tarafından aldığı olumsuz eleştirilere karşın hayranları bulunan bir filmdir. Film MTV Film Ödülleri’nde “En İyi Korku Performansı” adaylığına layık görülmüştür.
Ellie, ebeveynleri öldüğünden beri küçük kardeşi Jimmy’ye bakmakta olan bir genç kadın ve abladır. Bir gece onu bir partiden aldıktan sonra Mullholland Yokuşu’nda bir araba kazası geçirirler. Diğer arabadan bir kadını kendilerini kurtarmaya çalışırken bir yaratık ona saldırır ve onu öldürür, ayrıca hem Ellie hem de Jimmy’yi yaralar. Uzun bir araştırmadan sonra Jimmy, yaratığın bir kurt adam olabileceği fikrine kapılmaya başlar.
3. Invitation to Hell – Cehenneme Davet (1984) – IMDB: 5.1
Primetime Emmy ödülü adaylığına layık görülmüş bu korku filmi, doğrudan televizyonlarda yayınlanmış bir yapımdır. Oyuncu kadrosunda döneminin ünlü oyuncuları olan Robert Urich, Joanna Cassidy, Susan Lucci, Joe Regalbuto ve Kevin McCarthy’i bir araya getiren Invitation to Hell, etkileyici bir senaryoya sahip bir diğer Craven eseridir.
Bir aile California mahallesinde bir banliyöye taşındığında, en başta her şey harikadır. İyi komşulara, temiz bir mahalleye ve evlerinin yakınında kasabadaki herkesin kullandığı yerel bir kaplıcaya sahip olan aile; tuhaf bir durumla karşı karşıya kalır. Komşuları ve iş arkadaşları, hemen kaplıcayı ziyaret etmedikleri için onları sürekli rahatsız etmeye başlarlar. Oraya gitmeleri konusuyla neden bu kadar ilgilendikleri konusunda şüphelenseler de, henüz bir şeylerin yanlış olduğunu düşündükleri bir noktada değillerdir. Çiftin çocukları ve anne buna hazır olsalar da, baba bu fikre şüpheci yaklaşır ve kaplıcaya dair kimi olumsuz düşünceler edinir. Evin babası biraz batıl inançlı mıdır, yoksa kaplıcanın kapıları çok daha karanlık bir yere mi açılmaktadır?
4. Swamp Thing – Bataklık Canavarı (1982) – IMDB: 5.3
Aynı adlı Vertigo – DC Comics karakterine dayanan korku filmi Swamp Thing, çizgi romanda uyarlama bir diğer Craven yapımıdır. Devam filmi de bulunan eser, Wes Craven dışında bir başka yönetmenle sürdürülmüştür.
Karanlık bir bataklığın derinliklerinde saklanan Dr. Alec Holland, yeni bir tür yaratmaya çalışmaktadır. Bu tür en zorlu koşullara dahi uyum sağlayabilen ve gelişebilen bir yarı-hayvan yarı-bitki olacaktır.
Ne yazık ki Dr. Holland, kendi yaratılışının öznesi olacak ve talihsiz bir şekilde yaratmak istediği canlıya dönüşecektir. Arcane ise, “Swamp Thing” olarak bilinen bataklık canavarını yakalamaya çalışan kötü şöhretli bir askeri liderdir. Sonunda Holland ve Arcane’in yüzleşme ihtimalini barındıran sürükleyici bir kovalamaca başlar.
5. Stranger in Our House / Summer of Fear – Cadı (1978) – IMDB: 5.4
1978 yapımı bir diğer Craven eseri olan Summer of Fear, Linda Blair ve Lee Purcell’ın başrolleri paylaştığı bir diğer korku eseridir.
Ailesini yakın zamanda bir araba kazasında kaybeden Julia’yı akrabası olan beş kişilik bir taşralı aile yanına alır. Julia, etkisini aile ve çevrelerindekiler üzerinde genişleterek ona kanmayan kuzeni Rachel dışında herkesi kandırır. Rachel onun büyücülük yaptığından ve pek çok suç işlediğinden şüphelenmeye başlar, peki Julia’yı nasıl durduracaktır?
6. Shocker – Şok (1989) – IMDB: 5.5
Döneminde 15 milyon doları aşkın hasılat elde eden Shocker, 1989 yapımı bir slasher korku filmidir. Yapımcı şirket, filmin sinemalarda izletilebilmesi için pek çok sayıda kesilmiş versiyonunu piyasaya sürmüştür. Seyircilerin ilgisine karşın filmin kesilmemiş bir versiyonu bulunmamaktadır.
Bir televizyon tamircisi olarak tanınan Horace Pinker, küçük bir kasabanın dört bir yanında seri cinayetler işleyen bir katildir. En sonunda suçlarını araştıran Teğmen Parker’ın evini bulduğunda Parker’ın karısını, oğlunu ve kızını vahşice öldürecektir. Ancak Parker’ın sağ kalan diğer oğlu Jonathan, rüyaları aracılığıyla Pinker ile garip bir bağlantı kurar ve babasının Pinker’ı yakalamasına yardımcı olmaya başlar.
Pinker korkunç bir çılgınlıkla bir kaçış kovalayışın ortasına düşer ve Jonathan’ı da yakınları aracılığıyla hedef almaya başlar. Başka bir rüya, Jonathan ve babasını, Pinker’ı nihayet yakalayacakları bir eve götürdüğünde Pinker’ı bekleyen son elektrikli sandalyede korkunç bir ölümdür. Ancak Pinker’ın fiziken ölümü yaşanmakta olan her şeyi bitirecek midir?
7. Deadly Blessing – Lanetli Kasaba (1981) – IMDB: 5.5
1981 yapımı bir başka slasher filmi olan Deadly Blessing, bütçesini üçe katlamış ve döneminde sevilen bir yapım olarak korku sinemasında yerini almıştır.
Martha’nın, eski bir Hitit olan çiftçi Jim Schmidt ile mutlu bir evliliği vardır ve bu evlilikten yakında bir çocukları doğacaktır. On sekizinci yüzyılda yaşayan ve “Hititler” adı verilen geri kalmış bir dini topluluğa üye olan komşuları, katı ve fanatik bir lider tarafından yönetilen dini topluluktan nefret etmektedirler.
Jim, bir gün ahırında gizemli bir gölge görür ve hemen ardından, traktörüyle nedeni bilinmeyen garip bir kazada ölür. Cenazesinden sonra Martha, onunla birkaç gün geçirmeye karar veren arkadaşları olan Lana Marcus ve Vicky Anderson’ı karşılar.
Ölümler ve kayıplar devam ederken Jim’in babası ve Isaiah, kaybolan bir kişiyi aramak için Martha’nın çiftliğine gelirler. Sonrasında Isaiah, Martha’dan çiftliği satın almak için bir teklifte bulunur ancak Martha’dan “hayır” cevabını alır. Bunun üzerine garip olaylar tekrardan vuku bulmaya başlar.
8. Deadly Friend – Öldüren Sevgili (1986) – IMDB: 5.5
1986 Warner Bros. yapımı bilim kurgu ve korku filmi Deadly Friend, geçtiğimiz yıllarda kesilmemiş versiyonunun yayınlanması için defalarca başvuru yapılmış bir diğer Wes Craven klasiğidir.
Paul Conway, annesiyle birlikte yeni bir şehre taşınan 15 yaşında bir bilim dehasıdır. Ayrıca, Paul’un arkadaşı ve koruyucusu olan Beebee adında sarı bir robotu vardır. Paul, tacizci babasıyla birlikte yaşamak zorunda kalan komşusu Samantha’yla arkadaş olur.
Bir gece Samantha ciddi bir şekilde merdivenlerden düşer ve ağır yaralanır. Yerel hastanede yaşam destek ünitesinde iken fişi çekilir ve ölür. Paul kendini bir hastane çalışanı olarak gizleyerek Samantha’nın cesedini hastaneden yerel üniversiteye götürür.
Hayatını kurtarmak için Beebee’nin robot mikroçiplerini Samantha’nın beynine yerleştirir, ancak çok geçmeden Beebee kontrolden çıkacaktır.
9. The People Under the Stairs – Merdiven Altındakiler (1991) – IMDB: 6.4
6 milyon dolarlık düşük bütçesine karşın 30 milyon doları aşkın bir hasılat elde eden The People Under the Stairs, En İyi Genç Aktör Performansı dalında Satürn ödülü adaylığına layık görülen etkileyici bir Craven yapımıdır.
2020 yılında bir remake versiyonunun kısa sürede seyircilerle buluşacağı açıklanan film, Türkiye’de ise hak ettiği değere kavuşamamıştır. Soylulaştırma, kapitalizm ve sınıf mücadelesi özgülünde pek çok incelemeye tabii tutulan film sosyal eşitsizliklere de ayna tutmaktadır.
Gettoda yaşayan genç bir çocuk olan Fool’un 13. doğum gününde başarısız bir soygun girişimi gerçekleşir. Büyük banliyö evlerinin içinde kilitli kalan Fool; merdiven altında, kafeslerin içinde, evde olduklarına dair hiçbir bilgileri olmayan çocuklara rastlar. Üstelik evin sahipleri eve dönmek üzere iken…
10. Music of the Heart – 50 Cesur Kemancı (1999) – IMDB: 6.8
Klasikleşmiş Wes Craven eserlerinden farklı olarak, biyografik bir müzikal drama filmi olan 1995 yılında yayınlanan bir belgeselden uyarlama olan “Music of the Heart”, Başrolde En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Orijinal Şarkı dalında iki Oscar adaylığına sahip olan etkileyici bir sinema eseridir.
Harlem Okulu’nda imkanları kısıtlı çocuklara keman aracılığıyla müziğin güzelliğini öğretmek adına eğitim kuruluna karşı savaşan genç bir öğretmenin gerçek hikayesini anlatan film, oldukça etkileyici bir portre çiziyor. Mücadelesinin içinde, sistem tüm gücüyle üzerine çökerken her şeyini kaybeden öğretmen, genç ve yoksul çocukların mutluluğu için kararlıca doğru bildiğini yapmaya devam eder.