Suşi yerken yanında zencefil turşusu ve wasabi ikram edilir. Wasabi’yi bir tabak içinde soya sosuyla karıştırır, sonra da suşimizi macuna benzeyen bu yeşil sosa sürerek afiyetle yeriz. Birazcık yesek bile burnumuzda titreme hissedecek kadar kuvvetli bir acı tüm damağımızı kaplar. Ancak bu acı daha sonra yerini büyük bir keyfe bırakır. Abartırsak, sinüslerimizde bir boşalma bile olur. Burnumuz akar. Peki, suşinin olmazsa olmazı wasabi nasıl bir sos, neden yapılıyor? Wasabi hakkında az bilinen 7 bilgi yazımızda.
1. Wasabi bitkisi zor yetişir
Geçmişi Japonya’da 10 yüzyıla kadar giden wasabi bitkisinin (Wasabia japonica) yetiştirilmesi zor. Özellikle Japonya’da serin, gölgeli, dağlık alanlarda yetişiyor. Bu bitkiyi dünyaya satan bir şirket olan Real Wasabi’ye göre Tayvan, Çin, ABD ve diğer ülkelerde yetiştirmenin popülerliği artıyor. Bu bitki, 8 ve 21 derece sıcaklık arasında yetişebiliyor, ancak doğrudan güneş ışığına karşı dayanaklı değil. Talep artıkça arzın yeterli olmaması sebebiyle de gerçeği oldukça pahalı satılıyor. Bir kilogramı, toptan satış piyasasında yaklaşık 160 dolara gidiyor.
2. Marketlerde satılanlar büyük ihtimal gerçek değil
Az üretilebilen bir bitki olduğundan süpermarketlerde satılan macunların ve tozların çoğu gerçek değil. Bunun yerine, yaban turpu, Çin hardalı, gıda boyası ve diğer bileşenlerin kombinasyonu ile benzer bir ürün satılıyor. Olur da bir gün Japonya’ya giderseniz ve ülkeye dönerken yanımda biraz getireyim derseniz, mutlaka içeriğini kontrol edin. Yazan ilk madde wasabi veya wasabi japonica değilse, alacağınız ürün gerçek değil demek. Orijinal olanı özel pazarlarda ve kaliteli restoranlarda bulabilirsiniz. Ne yazık ki, taklitler süpermarketler ile sınırlı değil. Dünyanın her yerindeki Japon restoranlarının sayısı artıkça, doğal olarak talep artıyor. Japonya dışındaki restoranların sadece yüzde 5-10’u gerçeğini servis ediyor.
3. Lahana ailesinin bir üyesi
Wasabi, lahana, yaban turpu ve hardalı da barındıran Brassicaceae ailesinin bir üyesi. Bazen ona Japonca yaban turpu deniyor ancak ayrı bir bitki olduğu için doğru bir kullanım değil. Su altında büyüyen bir bitki. Suyun altında yetişen kısmı kök gibi duruyor ancak aslında bu kısım bitkinin sapı. Suşi ile birlikte yenen yeşil kütle de bitkinin sap kısmından elde ediliyor.
4. Besin deposu
Wasabi acı bir sos olduğundan çok fazla yemek genelde mümkün değil. Ancak, bu küçük bitki Osteopat Dr. Joseph Mercola göre, az yediğimizde bile vücudumuz için faydalı besinleri midemize gönderebiliyor. Anti-enflamatuar ve anti-mikrobiyal özelliklere sahip. Potasyum, kalsiyum ve C vitamini içeriyor. Chemical & Engineering News dergisine göre, bazı alerjilerin, astımın, kanserin, enflamasyonun ve nörodejeneratif hastalıkların semptomlarını hafifletiyor. Bitkinin keskin tadı, renksiz bir yağ olan allil izotiyosiyanat’tan geliyor. Allil izotiyosiyanat, potansiyel gıda zehirlenmeleriyle mücadeleye yardımcı olan güçlü bir insektisit ve bakteriyosit. Son zamanlarda birkaç ilaç şirketi, bu maddeyi anti-bakteriyel kremlerde kullanmaya başladı.
5. Gerçeği hızlıca lezzetini kaybeder
Gerçek wasabi ezmesi, yapıldıktan sonra 15 dakika içinde lezzetini kaybeder. Bu yüzden sos hazırlarken, lezzeti ve acısı çok hızlı kaybolduğu için, ihtiyacınız kadar rendelemeniz öneriliyor. Rende yapılmayanları doğru şartlarda uzun süre bozulmadan saklayabilirsiniz.
6. Her şeyi yenebiliyor
Wasabi yapraklarını atmayın. Bunlar turşu veya sotelenmiş olarak yenilebiliyor. Bir yemeğin yanına mükemmel mezeler yapabilirsiniz. Hatta salatada çiğ olarak yenebiliyor. Yaprakları da protein, kalsiyum ve C vitamini bakımından yüksek.
7. Suşi dışında birçok yemekte kullanılıyor
Japonya’da wasabi birçok yemekte kullanıyor. Noodle’lara, yakiniku ile servis edilen soslara, pirinç kaselerine, unagi (yılan balığı) chazuke gibi birçok yemeğe wasabi ile lezzet katılıyor. Bir gün Japonya’ya giderseniz, bu yemekleri tatmanızı öneririz.