Düşünün: dünyada benzersiz olmanın en sık duyduğumuz kanıtı parmak izlerimiz. Ama yalnızca parmak uçları mı? Bilim bize gösteriyor ki, vücudumuzda bir kişiye ait olduğundan emin olunabilecek daha pek çok gizemli imza var. Tıp ve adli bilimlerin ilgisini çekmiş 9 farklı bölgeyi ve her birinin neden sizi eşsiz kıldığını açıklıyoruz! İşte vücudunuzda parmak iziniz kadar eşsiz olan yerler…
1. Kulak yapısı
Vücudunuzda parmak iziniz kadar eşsiz olan bölümler listemize başlıyoruz. Kulağın dış yapısı, yüzeyindeki kıvrımlar, oluklar ve kabartılarla dolu küçük bir coğrafya gibidir ve bu coğrafya neredeyse tamamen size özeldir. Kulak yapısının benzersizliği o kadar güçlü ki, ışığın kıvrımlardan nasıl yansıdığına bakarak bir kişiyi kalabalıktan ayırabilen algoritmalar geliştirildi. Yani kulağınız bir tür akustik parmak izi değil, ama görsel tanımada müthiş işe yarıyor. Öyle ki bazı deneysel telefon teknolojileri, cihazı kulağa dayayınca sahibini tanıyıp kilidi açmayı hedeflemişti. Kulak taraması, yüz ve parmak izi kadar yaygın olmamakla birlikte; yüzün profilden görüldüğü, parmak izinin alınamadığı ya da yüzün kapatıldığı durumlarda oldukça faydalı olabilir.
Dudakların yüzeyinde yükseltiler ve çöküntüler, tıpkı parmak uçlarındaki girinti-çıkıntılar gibi kişiye özgü dizilimler oluşturur. Adli bilimcilere göre, dudak desenleri yeterince detaylı şekilde analiz edildiğinde kimlik tespitine yardımcı olabilecek kadar ayırt edici olabilir. Literatürde dudak izlerinin delil olarak değerlendirildiği örnekler mevcut, ancak pratikte bir zorluk var: suç mahallinde bırakılmış bir dudak izi nadiren bulunur çünkü öpüşme ya da dudağın sürtünmesi gibi davranışlar tipik suç senaryolarında sık rastlanan izler değildir. Buna rağmen dudak izleri, fotoğraflardaki veya nesnelerde kalan izlerde kimlik aramak için faydalı bir ikincil kanıt niteliği taşıyabilir. Estetik ya da makyaj farklılıkları bir miktar etkileyebileceğinden, adli değerlendirmede dikkatli ve bağlama duyarlı olunması gerekir.
3. Dil
Dil; şekli, papillaları (minik çıkıntılar) ve yüzey dokusuyla adeta ağız içinde saklı bir yüzey haritasıdır. Parmak izlerinde olduğu gibi dil üzerinde de kişiye özgü dağılımlar bulunur ve korunaklı konumu sayesinde bu desenler uzun süre sabit kalma eğilimindedir. Yara ya da travma gibi büyük değişimler olmadıkça dilin mikro-topografyası değişmez, bu yüzden tanımlama için ideal bir aday olarak görülüyor. Günümüzde araştırmacılar dili üç boyutlu olarak kaydeden görüntüleme yöntemleri geliştiriyor. Böylece sadece fotoğraf değil, gerçek hacim ve yüzey detaylarıyla tanıma mümkün oluyor. Dilin kimlik tespiti uygulamaları hala olgunlaşma aşamasında olsa da, ağız içi yapının güvenilir ve dayanıklı bir biyometrik bilgi kaynağı olabileceği umut veriyor.
Göz, ruhun penceresi lafı klişe gelebilir ama iris gerçekten de tanımlamada olağanüstü bir kaynak. Göz bebeğinin etrafındaki renkli dokuların oluşturduğu çukurlar, kıvrımlar ve girintiler sadece rengin ötesinde karmaşık bir harita sunar. Genetik faktörler irisin temel tonunu ve kalıbını belirlerken, fetüs gelişimi sırasında bu dokuların nasıl katlandığı ve inceldiği rastgele farklılıklar yaratır; sonuçta iki göz bile birbirinin aynı olmaz. Bu iris desenleri sürekli değişmez. Yaşam boyunca büyük ölçüde sabit kalır, bu yüzden güvenlik uygulamalarında tercih edilir. Sadece fotoğrafına bakıp bu bana ait demek yerine, algoritimler ve optik sensörler bu fırfırların ayrıntılarını çözerek kişinin kimliğini yüksek doğrulukla belirleyebiliyor.
5. Ses
Ses fiziksel bir organ olmasa da konuştuğumuzda ortaya çıkan akustik yapı bizi eşsiz kılıyor. İnsan sesi, ses yolu uzunluğu, boğaz ve ağız boşluğu formu, konuşma alışkanlıkları ve öğrenilmiş artikülasyon biçimlerinin birleşiminden doğan kompleks bir bileşimdir. Bu yüzden bir kişinin sesi hem doğuştan gelen anatomik özellikleri hem de çevresel öğrenmelerini taşır.
Frekans ve yoğunluk gibi temel parametreleri ölçmek kolaydır, ama rezonans, genizden gelen ton ya da sesin sıkılığı gibi nüanslar daha karmaşıktır ve ileri algoritmalar gerektirir. Bugün ses tanıma sistemleri kişinin veritabanında kayıtlı bir sesi varsa yüksek doğrulukla eşleşme yapabiliyor, telefon kilidinden çağrı doğrulamaya kadar uygulamalar artıyor. Yine de ses, hasta olma, yaşlanma veya kas kullanımındaki değişikliklerden etkilenebildiği için tek başına kesin mahkeme delili sayılmaktan çok destekleyici bir kanıt olarak değerlendiriliyor.
Yürüyüş, sadece ayakların yere temasından ibaret olmayan, kas ve iskelet sisteminizin bir imzasıdır. Bir ayağınızı hafifçe sürüklüyor olabilirsiniz, diğerinde biraz daha fazla itiş gücü kullanıyor olabilirsiniz. Farkında olmasanız bile vücudunuzun bu küçük alışkanlıkları size özgü bir basınç ve süre profili oluşturur. Basınç dağılımı, adım uzunluğu, ayak zemine temas süresi gibi parametreler analiz edildiğinde, araştırmacılar insanları yüksek doğrulukla ayırt edebiliyor. Bu yaklaşım gelecekte uzaktan kimlik doğrulama imkanı da sunabilir: örneğin güvenlik kameralarındaki yürüyüş izlerinden bir kişinin kimliğinin tespit edilmesi gibi senaryolar teorik olarak mümkün.
7. Dişler
Dişler, parmak iziniz kadar eşsiz vücut bölgeleri arasındadır ve genetik mirasınızı ve yaşam tarzınızın izlerini taşır. Tek yumurta ikizleri bile aynı genetik temele sahip olsa da, çiğneme alışkanlıkları, stres kaynaklı gıcırdatma, belirli enstrüman çalma ya da alışılmış ağız içi eşyaları tutma gibi davranışlar dişlerin farklı aşınma paternleri geliştirmesine yol açar. Bu yüzden diş kayıtları ölüm sonrası kimlik tespitinde sıklıkla kullanılır, çünkü çürük, dolgu, çekilmiş dişler ve restorasyonlar kişiye özgü tarihçeyi oluşturur. Ayrıca dişlerin kırılma açıları, muntazamlığındaki hafif farklılıklar ve çiğneme yüzeylerinin zamana bağlı değişimi, bir kişiyi diğerinden ayırmada güçlü ipuçları sunar. Diş hekimliği kayıtları, adli odaklı yüz tanıma çalışmalarında ve kimlik doğrulamada hala vazgeçilmez bir kaynak olmaya devam ediyor.
Retina, gözün arka duvarında yer alan, kan damarlarıyla örülü sinir ağıdır ve neredeyse bir fotoğraf gibi bireyin içsel damar yapısını yansıtır. Bu damar düzeni genetik ve yaşamla bağlantılı sağlık izlerini taşır. Örneğin diyabet veya yüksek tansiyon gibi hastalıkların erken bulguları retinal damarlarda görülebilir. Retinaların kişi bazında ayırıcı niteliği o kadar yüksektir ki, hayvan sağlığı uygulamalarında sürü içindeki bireyleri tanımakta ve salgın izlemekte kullanılmıştır. İnsanlarda retina taramaları özel cihazlar gerektirir ve yaygın tıpta göz muayenesinin bir parçasıdır, adli uygulamalarda da retina deseni eşleştirmeye imkan verecek kadar ayırt edicidir.
9. Ayak izi
Parmak iziniz kadar eşsiz vücut bölümleri konusunda bir diğeri de ayak izleridir. Bu izler fetüs gelişimi sırasında oluşan süreçlerle parmak izlerine eş zamanlı ve benzer şekilde ortaya çıkar. Yani her adımınızın yere bıraktığı iz de size özel desenler taşır. Tarihte ilginç davalarda, örneğin un serpilmiş zeminde kalan bir ayak izi, mahkeme sürecinde belirleyici tek kanıt olarak kullanılmış. FBI gibi büyük adli kurumlar çoğunlukla parmak izlerine odaklansa da, ayak izleri de özellikle olay yerinde parmak izleri yoksa ya da farklı tip deliller arandığında değerli olabilir. Ayak izi analizi, izlerin baskı şekli, basınç dağılımı ve parmak/ayak parmaklarının konumu gibi parametrelere bakılarak yapılır.