Tam adı Adeline Virginia Woolf olan İngiliz yazar, modernizm akımının edebiyattaki öncü isimlerindendir. Feminist, romancı, eleştirmen ve yayıncı kimlikleriyle tanınan yazar, İngiliz edebiyatının baş klasiklerine can vermekle kalmayıp edebiyatta kadının yerini sağlamlaştıran en önemli isimlerden olmuştur. Virginia Woolf’u maddelere sığdırmak pek mümkün olmasa da ölümünün 75.yılında onu anıp yaşamının satır başlarından söz etmek istedik.
1. 25 Ocak 1882 İngiltere’nin Londra şehrinde doğmuştur
2.Victoria Çağı’ndan nefret eden Woolf, kadınların bu çağda okula gönderilmemesinden ötürü erkek kardeşleri gibi okuyamamış ve eğitimini evde tamamlamak zorunda kalmıştır
Hayat boyu bunun eksikliğini hisseden Woolf, babası Sir Leslie Stephen’ın kütüphanesindeki kitapları okuyarak ve annesinin desteği ile ders alarak kendini geliştirmiştir.
3. Henüz 13 yaşındayken annesi Julia Stephen öldüğünde şunları söylemişti: “Olabilecek en büyük felaket.”
Annesine çok şey borçlu olduğunu biliyordu. Ona olan minnetini ve özlemini “Deniz Feneri” adlı eserinde yansıtmıştır. Romanla ilgili olarak Woolf’un kardeşi Vanessa, “Annemin portresi düşünebileceğimden çok daha ona yakın. Ama böyle mezardan geri gelmesi acı verici.” demiştir.
4. Woolf, annesinin ölümünden çok etkilenmişti. 1924 Vogue çekimlerinde annesinin kıyafetleri içinde poz vermişti
Annesinin ölümü ile birlikte ağır bir sinir hastalığına tutulan Woolf korkunç sesler duyduğunu iddia etmiş ve insanlardan korkmaya başlamıştır.
5. Ressam olan ablası Vanessa Bell’e özenmiş kitaplarını şövale üzerinde resim çizer gibi yazmıştır
6. Kitaplarının ilk kapakları ressam olan ablası Vanessa Bell tarafından resmedilmiştir
7. Erkek kardeşi Thoby Stephen’ı 25 yaşında kaybetmiştir
“Dalgalar” adlı eserinde işlediği tüm karakterler, Woolf’un kaybettiği erkek kardeşi Toby ile aynı yaşta ölen arkadaşları Percival’a hayrandır. Bu hayranlıkta, Woolf’un kardeşine olan özlemi yatar.
8. Çocuk yaşta üvey abisi tarafından uğradığı tacizi anca ilerleyen yaşlarında itiraf edebilmiştir
Woolf’un yedi kardeşinden dördü, anne ve babasının önceki evliliklerindendir.
9. Babasından pek hoşlanmadığı söylense dahi 1904’te babasının ölümünün ardından ikinci bir sinir krizi geçirmiştir
Kuşların Yunanca öttüklerine ve Kral 7. Edward’ın çiçeklerin içinden müstehcen şeyler fısıldadığına inanmıştır.
10. “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!”
Bu sözüyle feminist duruşunu manifestoyu andıran bir biçimde özetleyen Woolf, sadece edebiyat dünyasında değil feminizm akımı içinde de yadsınamaz bir yere sahiptir.
11. 1912 yılında Leonard Woolf ile evlenmiştir
Bu evlilikte Leonard Woolf yayınevi sahibi olup Woolf’un yazdıklarını özgürce yayınlayabilecek olmasının büyük etkisi olmuştur.
12.Evlendikten sonra, ev işi becerilerini geliştirebileceğini düşünerek bir aşçılık okuluna yazılan Woolf, en sonunda evlilik yüzüğünü pudingin içinde pişirmişti
“…tüm yemekler pişirilmiş, tabak çanak yıkanmış, çocuklar okula gönderilip dünyaya açılmışlardır. Geriye kalan hiçbir şey yoktur. Her şey yok olmuştur” (Woolf, Kendine Aİt bir Oda)
13. Romanlarında bilinç akışı tekniğini kullanmıştır
Bu tekniği ilk olarak Jacob’un Odası’nda kullanan Woolf bu kitapla başarılı olamasa da Mrs. Dalloway ile tam anlamıyla bir başyapıt çıkarmıştır ortaya.
Bilinç akışı tekniği: Yazar, karakterlerin hayatlarındaki pek çok izlenimi arka arkaya sıralayarak bir an içerisinde insanın zihninden geçen şeyleri bize tüm çıplaklığıyla verir. Bu gerçeklikte tam anlamıyla bir kurgusal gerçeklik yoktur, daha çok anın gerçekliği vardır.
14. Vita Sackville-West’le yaşadığı lezbiyen aşk “edebiyat tarihinin en uzun ve en nefis aşk mektubu” olarak nitelendirilen Orlando kitabına konu olmuştur
Tensel bir temas barındırmayan bu ilişki günümüze de taşınmış olan romantik mektuplar üzerinden devam etmiştir. Woolf, Vita’yı kadın-erkek özelliklerini bir arada barındıran biri olarak görür ve ona ithaf olarak benzer bir konuyu işlediği Orlando eserini yazar. Vita’nın oğlu Nigel Nicolson, Orlando’dan “edebiyat tarihinin en uzun ve en nefis aşk mektubu” olarak söz eder.
15. Başta Woolf’un veliahtı olarak görülen Sylvia Plath olmak üzere Gabriel Garcia Marquez, Truman Capote, Margaret Atwood gibi isimlere ilham kaynağı olmuştur
Türk edebiyatındaysa özellikle Nilgün Marmara’nın eserlerinde Virginia Woolf’un etkisi hissedilmektedir.
16. Delilikle dahilik arasında gezinen parlak bir bilince sahiptir
Manik depresif özellikler taşıyan bir yazardı. 22 yaşından başlayarak üç kere intihara kalkıştı.
17. Woolf, üç intihar denemesinin sonuncusunda başarılı oldu
Ceplerine taş doldurarak kendini Ouse Nehri’nin kollarına bırakan Woolf’un hayatını konu alan Saatler filmi, bu anı çarpıcı bir sahneyle ölümsüzleştirmiştir.
Bipolar bozukluğu sebebiyle tekrarlayan depresyon ataklarının etkisinde kalması ve ev işleri kadar basit konularda bile tetiklenebilen başarısızlık hissiyatlarıyla uğraşması onu psikolojik açıdan yorgun düşürmüşken bir de İkinci Dünya Savaşı’nın varlığı ile Woolf’un dünyaya ve yaşama dair umutsuzluğu iyice artmış ve dayanılmaz şiddette kronik bir buhran halini almıştır.
Eşine yazdığı mektupsa, edebiyat tarihinin en ünlü intihar mektuplarından biri sayılır. İşte, 18 Mart 1941 tarihli o mektup:
“En sevdiğim,
Yeniden delirmek üzere olduğuma eminim. O korkunç dönemlerden birine daha göğüs gerebileceğimizi sanmıyorum. Ve bu sefer toparlanamayacağım. Sesler duymaya başladım ve dikkatimi toplayamıyorum. Ben de yapılabilecek en iyi şey gibi görüneni yapıyorum. Sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin. Biri her ne yapabilirse hepsini yaptın. İki kişinin bizden daha mutlu olabileceğini düşünmüyorum, ta ki bu korkunç hastalık gelene kadar. Artık mücadele edemiyorum. Hayatını berbat ettiğimi, bensiz çalışabileceğini biliyorum. Ve yapacaksın, biliyorum. Görüyorsun, bunu bile düzgün bir şekilde yazamıyorum. Okuyamıyorum. Söylemek istediğim şey şu; hayatımın bütün mutluluğunu sana borçluyum. Bana karşı hep sabırlıydın ve inanılmaz bir şekilde iyiydin. Bunu söylemek istiyorum – herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o sen olurdun. Senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey benden gitti artık. Hayatını daha fazla mahvedemem.
Sanmıyorum ki başka iki kişi bizim olduğumuz kadar mutlu olabilsin.
V. ”