Tarih boyunca hiçbir zaman yabancı veya öteki olarak görmediğimiz Balkanlar’ın, kendi tarihleri boyunca birçok siyasi macera yaşadığını az çok hepimiz biliyoruz. Ancak bu farklı dönemlerde ve rejimlerde gelişen günlük hayatları hakkında ne kadar biliyoruz ve ne kadar gördük? İşte size fotoğraflar eşliğinde bir ipucu. İmparatorluklardan krallıklara, diktatörlüklerden demokrasiye kısa bir vintage Balkan turu…
1. Terastan dalınan hayaller
Yunanistan’ın Mikonos adasında 1955 yılında çekilmiş bu fotoğrafta, balıkçı evinin terasında, ailelerine yardım ettikten sonra yorgun düşüp hayallere dalan iki arkadaşı görüyoruz. Hayat, hayal ettiklerini getirmiş midir bilmiyoruz ama en azından oldukça keyifli bir yerde büyüdüklerine şüphe yok.
2. Kanlı biten masalın başlangıcı
Fotoğraf 1946 Belgrad’ında çekilmiş. Sokağın çeşmesinden su içen kızın yanı sıra fotoğrafta ilgimizi çeken bir şey daha var. O da Tito ve partizanlara yardım için yapılan, o zamanın yaygın PR stratejisi olan duvar kâğıtları.
Bilindiği gibi Yugoslavya Sosyalist Federasyonu, kurulduğu günden itibaren diğer sosyalist ülkelerden farklı bir yol izleyerek dünyanın iki kutbu arasında denge politikası uyguluyordu. Ancak ne var ki, kanlı II. Dünya Savaşı sonrası kurulan ve bir dönem tüm ülkelerin imrendiği bir konuma yükselen ülke, kurulduğu gibi kanlı bir şekilde dağılarak yok olmaktan kurtulamadı.
3. Doğruluğun dayanılmaz mutluluğu
Fotoğrafta gözler direkt olarak çocuk ve annesinin yüzlerine, dolayısıyla duygularına kaysa da çocuğun elindeki silah pek hayra alamet bir durum olmadığını gösteriyor aslında. Nitekim, 1940’ta fotoğrafı çekilen aile aslında normal bir doğa gezisinde veya piknikte değil; tam tersine Faşist İtalya’ya karşı dağlarda başlatılan direnişe katılmakta. Ailenin o şartlara rağmen mutlu halini, doğru tarafta olmanın vermiş olduğu gurur ve coşkuya bağlamak yanlış olmaz herhalde.
4. Tersine akan hayatlarına direnenler
Dünyanın neresinde olunursa olunsun onlar her zaman kendi dünyalarını yaşamayı başarmış ve bunun bedeli ne olursa olsun ödemiş bir halk. Doğru tahmin ettiniz; Romanlar… Daha önce de bahsettiğimiz gibi Balkanlar’da, çoğu silahlı olan mücadeleler sonrası birçok rejim değişikliği olmuştu.
Her ülkede sınıf, din veya etnisiteler arası bitmek bilmeyen çekişmeler oldu. Ancak tüm bu yaşanan değişimlerde değişmeyen tek şey ötekileştirilen Romanlar’ın kaderiydi. Hangi ülke olursa olsun, hangi rejimde olunursa olunsun, onlar hep kenara atılmış değersiz azınlıktan öte bir konumda olmaya hiçbir zaman layık görülmedi.
Ancak onlar bugün de olduğu gibi ne olursa olsun hayata karşı sevgilerini ve neşelerini olanca coşkularıyla ayakta tutmayı başardı. 1960’ların Saraybosna’sında çekilmiş bu fotoğrafta, evlerini gittikleri her yere taşıyan Romanlar’ı görmekteyiz.
5. Uzo, balık, kayak sefası
Değişmeyenlerin hikâyesinden bahsetmişken Yunan Adaları‘nı anmamak olmaz. Bazı yerler vardır; yaşanan onca şiddet, acı, sevinç ve başarıya rağmen karakterlerinden hiç mi hiç ödün vermezler. Elbette bu söylediğimiz özelliklere Yunan Adaları’ndan başka yerler de sahip ama hiçbiri bu adalar kadar kendi karakterini halkına benimsetememiştir.
Ada insanlarının hallerine hangi dönemden bakarsanız bakın aslında bu zaman dilimi içerisinde fazla bir şey değişmediğini göreceksiniz. Yunanlar’ın ruh hallerinden midir, denizin verdiği sükûnetten mi veya adanın izole yapısından mıdır bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var o da bu adalardan birinde olmak istediğimiz.
6. Biz oldukça eğlence de olacak
Bu fotoğraf Balkanlar’ın kuzeydeki karakolu Budapeşte’den. 1923 yılında çekilen fotoğrafta, bir günlük mahalle eğlencesine tanık oluyoruz. İki dünya savaşı arası döneminin depresif ve paranoyak ruh haline rağmen insanlar insandır ve insan hayatları var olduğu sürece de, yaşadığı dönem ne olursa olsun eğlence de yaşayacaktır.
7. Birtakım “sanatsal” faaliyetler
Fotoğrafta gördüğünüz iki super cool kişiden biri ünlü Amerikalı caz sanatçısı Dizzy Gillespie, diğeri ise ünlü Yugoslav besteci Nikica Kalogjera. 1956’da çekilen fotoğrafta zamanlama oldukça manidar. Zira fotoğraf tam da Yugoslavya’da Anti-Sovyet dönemin başladığı günlerde çekildi.
8. Bir podyum olarak kamusal alanlar
Çoğumuz, “Evladım eskiden Beyoğlu’na kravatsız çıkılmazdı” cümlesini mutlaka bir büyüğünden duymuştur. Ancak bu durum Beyoğlu’na özel bir şey değildi. Savaş sonraları modern bir yapıya bürünen Balkan kentlerine, o kentlerin sakinleri de ayak uyduruyordu. Zira takım elbise sıradan bir protokolden çok daha fazlasıydı. 1929 yılında Bükreş’in tramvay hatlarının birinde çekilen bu fotoğraf da söylediklerimize güzel bir örnek olarak verilebilir.
9. Yerli malı yurdun malı Fiço’lar
Bugün Slovenya’nın başkenti olan Ljubljana’da 1960 yılında çekilen bu fotoğrafta o zamanların en popüler yerli üretimi olan “Fiço” marka otomobiller görünüyor. İtalyanlar’ın Fiat 500’ünü model alan bu arabalar, hem ekonomik hem de yerli üretim olmasından dolayı bütün Yugoslavya’da oldukça popülerdi. Ufak tefek göründüğüne aldanmayın! Beş kişilik bir aile kolaylıkla sığıyordu Fiço’lara.
10. Kimin rakısı, kimin yemeği daha güzel piknikleri
Balkan insanları ile çok benzediğimizin bir diğer kanıtı da topluca gidilen mahalle piknikleriydi. Zamanında Belgrad Ormanı, Şile, Kilyos gibi yerlerde yaptığımız toplu piknik günlerinin aynıları Balkanlar’da da olurdu. Yorucu bir haftanın ardından, hafta sonu yapılacak bu kalabalık pikniklerin hazırlıklarına akşamdan başlanırdı.
Erkekler et ve ev yapımı rakılarını birbirlerine tattırmak, kadınlar ise yemeklerini beğendirmek için birbirinden lezzetli şeyler yapardı. Ancak maalesef ülkemizde de olduğu gibi bu kolektif kültür artık sadece nostaljik bir fotoğraftan ibaret. Üstteki fotoğraf ise Henri Cartier-Bresson’un Balkan gezisinden bir kare. Fotoğraf, güney Sırbistan’da bir kırda çekilmiş.
11. Kaybolmaya yüz tutan eğlence
Yerini eğlenceli televizyon programlarına çoktan kaptıran sirkler, bir zamanlar Balkanlar’daki kasaba ve şehirlerin en büyük eğlencelerindendi. Her şehre yılın belirli tarihlerinde uğrayan sirkler, açtıkları devasa çadırlarla, boş arazileri kısa süreliğine de olsa harikalar diyarına çeviriverirdi.
12. Balkan tarzı protesto
Sıradaki fotoğraf diğerlerinden biraz farklı. Gördüğünüz gibi biraz da müstehcen. İlk bakışta filmlerden aşina olduğumuz çılgın kolej eğlencelerinden bir kare olduğunu düşündürse de işin aslı daha farklı. Fotoğrafta çıplak şekilde arabaya tutunan genç öğrenciler, aslında Yunanistan’da yedi yıl süren Albaylar Cuntası’na karşı yapılan bir protestoya katılıyor. Artık nasıl etkili oldularsa, diktatörlük iki ay sonra çöküyor.
13. Bu tarz benim çoban
Fotoğrafta, 1938 yılında Romanya’nın kırsallarında hayvanlarını otlatan bir çobanı görüyorsunuz. Anlaşılacağı gibi abimiz kısıtlı imkânlarına karşın tarz kalmayı başarmış. Ne diyelim darısı bizim moda ikonlarına.
14. Alırım anahtarını!
Listemizin son fotoğrafında, iddialı bir poz veren Arnavut bir araba yarışçısı bulunuyor. Arnavutluk’un daha komünizmle tanışmadığı kraliyet döneminden olan bu fotoğraf, 1938 yılında çekilmiş. Arnavutluk karayollarının o dönemki durumu pek iç açıcı olmasa da abimiz kendinden oldukça emin.
Balkanlar’la ilgili bu listemizi beğendiyseniz konu ile ilgili diğer listelerimize de şuradan göz atabilirsiniz.