Viktorya dönemi doktor olmak isteyen kadınlar için çok zor bir zamandı. 19. yüzyılın ortalarında Sophia Jex-Blake isimli bir kadın tıp diploması almak için pek engelle mücadele etmek zorunda kaldı. Bu nedenle kendi okulunu kurmaya karar verdi. 1874’te kurulan London School of Medicine, bir kadının Birleşik Krallık’ta tıp diploması alabileceği ilk ve tek yerdi. Açıldığı tarih ile 1911 yılları arasında, ülkedeki kadın doktorların sayısı 2’den 495’e yükseldi. Jex-Blake aynı zamanda İskoçya’da çalışan ilk kadın tıp doktoruydu. Edinburg’da kurduğu hastane, 80 yıl boyunca kadın doktorlara iş sağlamanın yanı sıra kadın hastalara da kaliteli bir bakım imkanı sundu. Jex-Blake’in tıbbi bir öncü olarak mirası iyi korunsa da, kişisel biyografisinin bir yönü genellikle anlatılmaz. Jex-Blake bir lezbiyen idi. Kadınların önünü açan bu queer doktor, o dönem tıp dünyasında yalnız değildi. İşte tıpta kadınların önünü açan Viktorya Dönemi’nin queer doktorları.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Dünden Bugüne Fikirleriyle İlham Kaynağı Olmuş 9 Feminist Yazar”
Viktorya dönemi kadınlar için katı sınırlar belirlenmişti
Tıp, kadınların “bir kadının uygun yerini” dikte eden çağın normlarına karşı geri itildiği ilk profesyonel savaş alanlarından biriydi. Meslekler söz konusu olduğunda, bir kadın için Viktorya Dönemi’nde tek uygun kariyer seçeneği öğretmenlikti. Üst sınıf kadınların çalışması aileleri için bir utanç kaynağı olarak görülmekteydi. O dönemde sadece kendilerine bakacak kocaları olmayan kadınların çalışması gerektiği düşünülmekteydi.
Tıp tarihinde öncü kadınlardan biri olan Rosalie Slaughter Morton’un aristokrat babası, kızı para kazandığı için büyük bir skandal oldu. Öyle ki Rosalie, Pennsylvania Kadın Tıp Koleji’ne ancak babasının ölümünden sonra devam etti. Babası ona miras bırakmadığı için çocukluğundan beri biriktirdiği parayı kullandı. En nihayetinde doktor ve cerrah olma yolunda dereceler kazandı.
Florence Nightingale’in ailesi, hemşirelik kariyerine benzer itirazlarda bulunmuştu. Konuyu annesi ve kız kardeşiyle ne zaman konuşmak istese, olumsuz sonuçlar almıştı.
Jex-Blake’in babası ise maaş kabul etmemesi halinde, onun matematik öğretmeni olmasına izin vermişti. Bir kadının evlenmeden önce bir kariyeri olsa bile, evlilik yeminini ettikten sonra bırakması beklenirdi.
Bu katı toplumsal standartlar, bazı kadınları özel bir ikilemde bıraktı; “Ya bir erkekle evlenmeyi düşünmüyorsam? Kendimi finansal olarak nasıl destekleyebilirim?” Bu meydan okuma queer kadınlarını, cinsiyetlerinin herhangi bir mesleği yapabileceğini kanıtlamasında öncülük etmeye itti.
Jex-Blake’in çabalarıyla birlikte halk da kadınların doktor olma mücadelesine büyük bir destek verdi
Jex-Blake, kadınların Viktorya dönemi yıllarında her şeye sahip olmaması için hiçbir neden görmedi. Ağır başlı, inatçı ve asabiydi. Ancak aynı zamanda keskin keskin bir zekaya sahipti ve oldukça açıksözlüydü. Tıbbi yayınlarda kadın doktorlara itiraz eden makalelere yanıtlar yazdı ve halka açık toplantılarda profesörlerle ateşli tartışmalara girdi.
1869 tarihli Women’s Work and Women’s Culture adlı antolojideki makalesinde, Jex-Blake şunları yazdı: “Kadınların istedikleri zaman çalışmalarını bilimsel hale getirmelerine izin verilmeyecek, ancak sınırlı tutulacaklarını söyleme hakkı kimdedir? Kadınlar sadece mekanik ayrıntıları ve yorucu hemşirelik rutinini uygulamaktadır. Oysa hastalıkla ilgili tüm akıllı bilgi ve sağlığın korunabileceği ya da iyileştirilebileceği yasaların tüm çalışmaları erkeklere aittir.”
Blake bu sözleriyle bazılarını şaşırttı ve iyi bir sonuç elde etti. Yaptığı tanıtım, kadınların doktor olma hakkı için önemli bir halk desteğine dönüştü.
Tıpta öncü olan 19. yüzyıl kadınları
19. yüzyıl doktorları Emily Blackwell, Marie Zakrzewska, Lucy Sewall, Harriot Hunt, Susan Dimock, Sara Josephine Baker ve Louisa Garrett Anderson queer bireylerdi. Ayrıca partnerlerinin büyük bir çoğunluğu kendileri gibi doktordu. Toplum çalışan kadınları damgalama çabasında olsa da, bazı kadınlar, o dönemdeki eşcinsellere daha az toplumsal küçümseme yapıldığını iddia ediyor.
Tarihçi Arleen Tuchman, Marie Zakrzewska biyografisinde; “Bu tür ilişkiler, bugün pek çok kişinin deneyimlediğinden daha büyük bir kabul gördü.” diye yazıyor. Tuchman, yazılarında Zakrzewska’nın ‘geleneksel evlilik ile eşcinsel ilişkiler arasındaki çizgiyi büyük bir güvenle ve kolaylıkla bulanıklaştırdığını ve yüzyılın sonlarında lezbiyenler hakkında ortaya çıkacak endişelerin henüz mevcut olmadığına dair daha fazla kanıt sağladığını’ söylüyor.
Tuchman ayrıca, bu birlikteliklerin cinsel olup olmadığı konusundaki modern meşguliyetimizin ‘geçmişteki kadınlardan ziyade kendi arkadaşlık ve samimiyet anlayışımızı ortaya koyduğuna’ inanıyor.
19. yüzyılın kadın doktorları, kadın hastaneleri kurdular
Blackwell ve Zakrzewska, Amerika Birleşik Devletleri’nde sırasıyla 1854 ve 1856’da M.D.s kazanan ilk kadınlar arasındaydı. Blackwell’in kız kardeşi Elizabeth ile birlikte New York’ta bir kadın hastanesi kurdular. Sürekli ilerleme kaydettiler ama hastane orada tedavi olmak isteyen tüm kadınları barındıracak kadar büyük değildi. Daha sonra bir tıp okulu açtılar. Blackwell, Elizabeth Cushier ile kolejde öğrenciyken tanıştı. Cushier daha sonra Blackwell’in hastanesinde çalışmaya başladı.
Blackwell ve Cushier, evlatlık bir kızı birlikte büyüttüler. Blackwell 1899’da okulu kapattığında, 364 kadın oradan yüksek lisans derecesi almıştı. 1981’de Blackwell’in hastanesi taşındı ve başka bir kurumla birleşti. Şimdi New York-Presbyterian Lower Manhattan Hastanesi olarak bilinmektedir.
New York kadın hastanesini kurduktan kısa bir süre sonra Zakrzewska, Boston’a gitti. 1862’de New England Kadın ve Çocuklar Hastanesi’ni açtı. Aynı yıl Julia Sprague, Zakrzewska’nın evine taşındı ve kısa süre sonra, Zakrzewska’nın ölümüne kadar sürecek olan 40 yıllık bir ilişkiye başladılar.
Kadınlar, temizlik ve sterilizasyon protokollerini ülkede ilk uygulayan hastanelerden biri olan Zakrzewska’nın hastanesine akın etti. Boston’un en iyi doktorları, onların hastalığın yayılmasını önlemedeki benzersiz başarısına üzüldüler. Sterilizasyon standart hale gelmeden önce, hastane ziyareti hastaları eskisinden daha kötü hale getiriyordu. Zakrzewska’nın hastanesi, Dimock Toplum Sağlığı Merkezi olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Jex-Blake, Boston hastanesini ziyaret ettiğinde, asistan doktor Lucy Sewall ile tanıştı ve ikisi birlikte bir hayat planlamaya başladılar. Bu planlar, Jex-Blake’in babası öldüğünde kesintiye uğradı ve İngiltere’ye dönmek zorunda kaldı. Jex-Blake tıpkı Blackwell gibi, sonunda eski bir tıp öğrencisi olan doktor arkadaşı Margaret Todd’a aşık oldu.
19. yüzyılın bu öncüleri, kadın tıp fakülteleri ve hastaneler kurarak, tıp mesleğinde kadınların önünü açtılar. O dönemde kadın tıp öğrencilerinin en büyük zorlukları pratik eğitim, staj yapacak bir yer ve ardından bir iş bulmaktı. Çoğu kurum her zaman kadınları geri çevirdi. Bu hastaneler bu ihtiyacı karşıladı.
1800’lerde İngilizcede kadınları tanımlamak için bazı yeni terimler ortaya çıktı
1800’lerin sonunda, İngilizce dilinde bazı yeni terimler ortaya çıktı. Eğitimli ve bağımsız kariyer kadınlarını tanımlamak için “new woman (yeni kadın)”, bir evi paylaşan iki profesyonel kadını ve kadınları seven kadınları tanımlamak için “Boston evlilikleri” ve “safist” terimleri kullanılmıştır. Bu kadınlar, kariyer peşinde koşarak, normları devirerek ve kişisel yol haritalarını örnek olarak sunarak, kendileri gibi diğerlerinin hem özel hem de profesyonel yaşamlarında gelişmelerini sağladı.
Kaynak: 1