İnsan, hayatı ve ilişkileri yüzyıllardır sanat tarihinin en önemli konularından. Şiirler yazıldı, şarkılar bestelendi, dünyaca ünlü resimler, romanlar… Anlatmakla bitmedi. Çünkü bu bir döngü. Bu döngüyü heykellerine taşıyarak doğum, ölüm, heyecanlar, umut ya da umutsuzluklar, kadın – erkek ilişkileri, çocukluk ve yaşlılık, yani kısaca insan hayatının tüm gerçekliğini anlatan bir açık hava müzesi oluşturan 1900’lu yılların başında yaşamış Norveçli heykeltraş Gustav Vigeland’ın Oslo’ya kazandırdığı, dünyanın en ilginç heykellerinin sergilendiği Vigeland Parkı’nı hep birlikte gezelim.
Gustav Vigeland ve eserleri
Sadece tek bir sanatçı tarafından yapılan dünyanın en büyük heykel parkı Vigeland, Norveçli heykeltraş Gustav Vigeland’ın bronz, granit ve dövme demirden yapılmış 200’den fazla eserinin sergilendiği Norveç’in popüler turistik bölgelerinden birisi. Oslo’nun Frogner Park’ındaki bir bulvarda yer alan Vigeland’da parkın girişinden başlayarak merkezde bulunan Monolit’e kadar 850 metrelik bir aksa yayılan bronz ve granitten yapılmış 212 heykel bulunuyor. Heykeller, pastoralden sürreale çeşitli formlarda ve çeşitli pozlarda çıplak insan figürlerinden oluşuyor ve insan formunu, insan yaşamını en saf haliyle inceliyor. 1943 yılında hayata gözlerini yuman heykeltıraş Gustav Vigeland, 1939 – 1949 yılları arasında inşaatı devam eden parkın tamamlandığını göremiyor. Ancak bugün, yılda bir milyonun üzerinde ziyaretçi alan parkın popülerliği Vigeland’ın vizyonunun bir kanıtı. “Oslo halkı için yapılmış gerçek bir kamusal alan. Gustav Vigeland ayrıca dünyada benzeri bulunmayan bu eşsiz parkın mimari düzeninden de sorumluydu.
Yapım çalışmaları
Vigeland Park’ı Vigeland Park haline getiren yapım çalışmaları yıllar sürdü. Parktaki göletin doğusunda kalan bölge 20. Yüzyılın başlarından beri halka açık bir parktı. 1924 yılında Çeşme ve çevresindeki granit grupları ile Monolit’in gölün batısında yer alan geniş alana dikilmesine karar verildi. Parka girişlerin sağlandığı görkemli Ana Giriş Kapısı 1927 yılında, heykellerle süslenmiş köprüyü içeren park planı ise 1931 yılında onaylandı. Parkın yapımına Oslo Belediyesi’nin yanı sıra bazı özel kişi ve kurumlar da katkıda bulundu. Vigeland Park’ta yer alan heykellerin tümü heykeltraş Gustav Vigeland tarafından orjinal ölçülerinde modellenmiş oyma, döküm gibi el işçilikleri ise profesyonel zanaatkarlara yaptırılmıştır. Vigeland’ın Frogner Park için tasarladığı giriş, köprü, çeşme, dairesel merdivenler, mozaik labirent ve oyulmuş figürlerden oluşan taş ormanı dahil olmak üzere 200’den fazla bireysel projesi bulunuyor.
1. Giriş
Kirkeveien’e bakan, granit ve ferforjeyle giydirilmiş demirden yapılma Ana Giriş Kapısı, sırasıyla Köprü, Çeşme ve Monolit’ten geçerek Yaşam Çarkı’nda sona eren 850 metrelik aksın başlangıcını oluşturur. 1926 yılında tasarlanmış, 1930 yılında yenilenmiştir.
2. Köprü
15 metre genişliğinde, 100 metre uzunluğundaki granit korkulukların üzerinde heykeller ve fenerlerle kaplı köprü, 1914 yılında inşaa edilen eski bir köprünün üzerine yapılmıştır. Vigeland yeni köprüyü modellemiş, 58 bronz heykeli ise 1925 – 1933 yılları arasında tasarlamış. Zengin çeşitlilikte tasarlanan heykeller arasında bazıları yalnız bazıları ise grup halinde duran farklı yaşlardan kadın, erkek ve çocuklar bulunuyor. Hakim motifler, kadın ve erkek ile yetişkin ve çocuk arasındaki ilişkileri anlatıyor.
3. Çeşme
Çeşme, çocukluktan ölüme kadar her biri insan hayatının farklı bir aşamasını temsil eden 20 heykelle çevrili muhteşem bir yapıdır. Bu 20 ağaç grubu 1906 – 1914 yılları arasında modellenmiştir. Ağaçların altında, beşikten mezara insan hayatı gözler önüne serilir. Dünyada geçirdiğimiz zaman aynı zamanda başlangıcı ve sonu olmayan ebedi bir döngünün sadece bir parçasıdır. Doğada çürümekte olan iskeletlerin bulunduğu ağaç grubunu çocuklarla dolu bir ağaç izler: Ölümden yeni bir hayat doğar. Havuzun dış tarafındaki bronz kabartmalar ise insanlığın sonsuz yaşam döngüsünü anlatır.
4. Monolit
Parkın en yüksek noktasında Monolit’e doğru daire biçiminde merdivenler yükselir. Toplam yüksekliği 17.3 metre olan Monolit, adını tek bir granit bloktan oyulmuş olmasından alır. (mono: tek, litho: taş). Çeşme’nin melankolik teması sonsuz yaşam döngüsü iken, bu büyük sütun tamamen farklı bir yoruma yer açar: İnsan oğlunun ilahi ve manevi olana arzu ve özlemi. İnsanlar cennete yakın, yalnızca üzgün ve çaresiz karakterize edilmemişler aynı zamanda keyif ve birbirlerine sımsıkı tutunmuş haldeler. Vigeland’ın bu birinci dünya savaşı sırasında çalışmaya başlayıp 1936 yılında tamamladığı Monolit Platosu’nda bulunan 36 figür grubunun kurulumuna 1947 yılında başlandı. Çeşmede olduğu gibi burada da ana tema insanın çeşitli durumlarda ve ilişkilerde tasvir edildiği yaşam döngüsüdür.
5. Yaşam Çarkı
Monolit’ten batısında 1930’larda tamamlanmış bir Güneş Saati ve son olarak 1933 – 1934 yıllarında modellenmiş yaşam Çarkı bulunur. Çark sonsuzluğun simgeler ve burada birbirlerine tutunan kadın, erkek ve çocuklarıın çelengi olarak sergilenir. Aslında bir bakıma, yaşam çarkı tüm parkın dramatik temasını özetliyor denilebilir. İnsanın beşikten mezara kadar süren, mutluluktan ve kederden geçen, fantezi, umut ve sonsuzluk isteğiyle dolu yolculuğu.