Dünyanın dört bir yanında “mucize” olarak tanımlayabileceğimiz olaylar gerçekleşiyor. Bu olaylardan biri 1972 yılında trajik bir uçak kazasının ardından yaşandı. Hikayenin kahramanı Vesna Vulovic, 3 Ocak 1950 Belgrad doğumlu. Babası iş insanı, annesi ise fitness eğitmeni. Beatles’a duyduğu hayranlıktan hareket eden Vesna Volovic, 20’li yaşlarında İngilizcesini geliştirmek için İngiltere’ye gidiyor. Belgrad ve Londra arasında yaptığı uçuşlar sırasında hostes olmaya karar veriyor. Kısa bir süre sonra ise mucizevi bir hayatta kalma hikayesinin kahramanı oluyor. Detaylara birlikte bakalım.
Uçuş sevdası
Sırbistan’da yaşayan Vesna Vulovic, İngilizce konuşma becerisini geliştirmek için bir süre Londra’da eğitim almaya karar verdi. Uçak yolculukları sırasında seyahatinden çok keyif alıyordu. Hosteslerin gün içinde farklı ülkelerde bulunabilme imkanına hayranlık duyuyordu. Bu nedenle hostes olmak için mücadele etmeye başladı.1971 yılında Vesna için JAT Airways ekibine katılma fırsatı doğdu. Hayatı boyunca tansiyonu hep düşüktü. Bu nedenle hostes olmak için tıbbi muayeneden geçeceğini düşünmüyordu. Yine de şansını denemek istiyordu ve ilk denemesinde işe kabul edilmeyi başardı. Ancak onun uçak sevgisi trajik bir şekilde son bulacaktı. Uçak kazasından sağ kurtulması onu tüm Soyvetler Birliği’nde tanınan bir kahramana dönüştürdü. Öyle ki şansı ve dayanıklılığı sayesinde Guinness dünya rekorlar kitabına dahi girdi.
26 Ocak 1972: Terör saldırısı
Vesna Vulovic, 8 aylık kariyerinden sonra Stockholm’den Belgrad’a uçan JAT 367 sefer sayılı uçuş için görevlendirildi. Aslında o, Vesna isimli başka bir hostesle karıştırılmıştı. Normalde JAT 367 sayılı uçuşta görevlendirilmemesi gerekiyordu. Yine de uçağa binmeye karar verdi. 26 Ocak 1972 tarihinde mürettebat arasında oldukça gergin bir ortam vardı. Herkes ailesi için Stockholm’den hediyeler almak istedi. Vesna’da diğer ekip arkadaşlarıyla birlikte alışverişe gitti. Uçağın pilotu ise sanki gerçekleşecek felaketi biliyormuş gibi 24 saat odasından çıkmadı. Adeta olacakları bekliyordu. Öğleden sonra saat 14:30’da McDonnell Douglas DC-9 yakıt ikmali yapmak ve mürettebat değiştirmek için Kopenhag Havalimanı’na indi. Yolcuların uçaktan inip alışveriş yapmaları için kısa bir süresi vardı. Bu sırada uçaktan sadece bir kişi ayrılmadı. Muhtemel terör saldırısını da o kişi planlamıştı.
Uçak yakıt ikmali yaptıktan sonra 15:15’te Kopenhag’dan havalandı. Yaklaşık 45 dakika sonra saatler 16:01’i gösterdiğinde bagajda bir patlama gerçekleşti. Uçak anında parçalara ayrıldı, pilotlar olaya müdahale edemediler çünkü uçak paramparçaydı. Bomba patladığı anda kabin basıncı düştü, kapılar açıldı ve mürettebatla birlikte uçakta bulunan 27 yolcunun tamamı hayatını kaybetti. Şans eseri Vesna uçağın ana gövdesinin arkasına sıkıştı. Uçak, Çekoslovakya’nın Srbska-Kamenice köyü üzerinde parçalanmıştı. Bu nedenle düşerken ağaçlar ve yerdeki kar çarpışmanın şiddetini azalttı. Bruno Honke isimli bir köylü, enkazın olduğu yere koştuğunda Vesna ile karşılaştı. Aslında hayatta kalan birini beklemiyordu. Yine de bir ümit enkazın etrafında dolaştıktan sonra hostesi kanlar içinde yerde yatarken buldu. Bruno Honke, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusunda sağlık görevlisi olarak çalışmıştı. Yetkililer Vesna’yı hastaneye götürene kadar onu hayatta tutmayı başardı.
Mucizevi iyileşme süreci
Vesta Vulovic, hastane kaldığı ilk 10 gün komadaydı. Doktorlar dahil kimse onun uzun süre yaşayacağını düşünmüyordu. Kafatası, kaburgaları, pelvisi, bacakları, omurları tamamen kırılmıştı. Hayatta kalması mucizeydi. Ancak o, 10 ay tedavi gördükten sonra tekrar yürümeye başladı. Doktorlar bu mucizeyi Vesna’nın düşük tansiyon öyküsüyle açıklamıştı. Vesna düşük tansiyonu nedeniyle kabin basıncı düştüğü anda bayılmıştı. Bu da düşüş esnasında kalbi dahil yaşamsal fonksiyonlarını yerine getiren diğer organlarının patlamasının önüne geçti.
Kazadan bir gün sonra bir Hırvat milliyetçisi, İsveçte yayın yapan bir gazeteyi arayarak uçağı kendisinin düşürdüğünü iddia etti. Ancak uçağın içine bomba yerleştirildiğine dair hiçbir kanıt bulunamadı. Bu nedenle Çekoslovak sivil havacılık otoriteleri dışında hiçbir tutuklama yapılmadı. Hırvat milliyetçiler, Yugoslav askeri ve sivil personeline karşı 128’den fazla terör saldırısı gerçekleştirmişti. Bu nedenle, Vesna hastane odasındayken etrafı polislerle çevriliydi.
Uçaktan düşmek Vesna’yı hiç korkutmadı. Ölümle karşı karşıya gelse de 10 ay sonra tekrar uçmak istediğini dile getirdi. Ancak havayolu şirketi yolcuları tedirgin etmemek için Vesna’nın bu talebini reddetti. Yine de ona çalıştığı havayolu şirketinde masa başı bir iş verildi. 2008 yılında New York Times’a verdiği bir röportajında şöyle söylüyordu: “Kırıldım, parçalandım ve doktorlar beni tekrar bir araya getirdi”. Hayatının son yılları tek başına aylık 300 Euro emekli maaşıyla geçirdi. Ancak sürekli kazadan sağ kurtulduğu için suçluluk duyduğunu ifade ediyordu. Onun sözleriyle: “Ne zaman kazayı düşünsem, hayatta kaldığım için ağır bir suçluluk duygusu hissediyorum ve ağlıyorum… o zaman belki de hayatta kalmamalıydım diye düşünüyorum.”
Sonraki yaşamı
Vesna kazadan sonra bütün terapi tekliflerini reddetti. Ruh sağlığı iyi olmasa da hayatın manevi tarafına ağırlık vererek ruh sağlığını iyileştireceğini düşünüyordu. Hayatının geri kalanında dindar bir Ortodoks Hıristiyan olarak yaşadı. 2016 yılının Aralık ayında Vesna evinde ölü bulundu. Ölüm nedeni bilinmiyor. Vesna’nın kazadan sağ kurtulması Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmiş durumda. Trajik olsa da “paraşütsüz en yüksek düşüş” rekoru Vesna’ya ait. Henüz onun rekorunu kıran olmadı.
Bu içeriğimiz ilginizi çektiyse;
Ölümcül Olaylar Yaşayıp Hayatta Kalmayı Başaran 10 Kişi başlıklı listemize de göz atmak isteyebilirsiniz!?