Venezuela’da son zamanlarda yaşanan kritik olaylara kulağınız kabarmıştır. Özellikle Yüksek Mahkemesi (TSJ) 29 Mart’ta, anayasaya uymadığı gerekçesiyle ulusal meclisin yetkilerini geçici olarak üstlendiğini ilan etmesinden sonra sular iyice kaynadı. Yüksek yargının, çoğunluğu sağ muhalefetin elindeki meclise darbe yaptığı iddiasını sağlam tutuyor. Kısaca Venezuela yangın yeri ve artık intihar ettiğini söyleyebiliriz.
Peki Tek Adam sistemi ile yönetilen Venezuela kısa zamanda bu sonun eşiğine nasıl geldi?
Son zamanlarda internette sıklıkla paylaşılan bu yazı Cemal Tunçdemir‘in konuyla ilgili makalesinden derlenmiştir. Kaynak yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
1. 30 milyon nüfuslu ülke, sadece dünyanın en kötü ekonomik görünümüne değil, batı yarım küredeki en ciddi insani krize de sahne oluyor. Ülke savaşta olmamasına rağmen sadece 2016 yılında ekonomik olarak %19 daha küçüldü.
Enflasyon yüzde 700’lerde. En temel ilaçlar bile bulunamıyor. Bütün dünyada yıllar önce yok olmaya yüz tutan difteri hastalığı Venezuela’da yeniden başgösterdi. Sıtma ve kolera salgınları hızla artıyor. Ülkenin gıda stokları da tükenmiş durumda. Marketlerin rafları boş. Ülkedeki tek bolluk kuyruklarda. Ekmek ve temel gıda maddelerini alabilmek için bile saatlerce bazen günlerce kuyruklarda beklemek gerekiyor. Ve de yağma olayları artış gösteriyor. Bununla birlikte kilise ve ülkenin sağ kesiminin çağırısıyla büyük bir isyan baş gösteriyor. Kısaca Venezuela, bitikleri oynarken bir de sağ ve sol çatışmalarının yaşandığı sıcak bir arenaya dönüşüveriyor.
2. Nasıl böyle olduğu konusuna gelecek olursak; Venezuela düşündüğünüzün tam aksine fakir bir ülke değil. Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ve Suudi Arabistan’dan daha fazla petrolü var. Buradan yıllık gelir 1 trilyon dolardan fazla.
3. Kötü politikalar berbat kararlar ve planlamaların sonucunda küçük başarılarla kandırılan halkın gözleri boyandı ve ülke battığında iş işten çoktan geçmiş, uyutulan halk uyandığında ortalık çoktan yangın yerine dönmüştü.
Hugo Chavez, 1998’de ilk kez aday olup ‘petrolün parasını ülkenin yöneticilerine ve bir avuç zengine değil halka yedireceğim’ dedikten sonra yoksullaşan halk etkilendi ve %56 oranla onu başkan seçti. Tek adam yönetimine başlayan Chavez, geldiği ilk yıllar ılımlı politikalar üretti. Chavez güçlüydü. Fakat güçlendikçe rotasından ve hedefinden şaştı. Sosyalist hamleler ve birkaç küçük başarılı hamle ile halkın hassas noktalarına dokunarak onları uyutmayı bildi. Kendisi ise artık çoktan yeni rotalar çizmişti.
4. 2005 yılında ‘21. yüzyıl sosyalizmi’ adını taktığı ‘Chavismo (Çavizm) ile işe başladı. Sözde özel şirketler ekonomik faaliyetleri yürütecekti fakat bu şirketlerin arkasında da Chavez ve adamları bulunuyordu.
5. Chavez, Ulusal Kalkınma Fonunu (FONDEN) kurdu ve bu kamu şirketinin bünyesinde topladığı hiçbir şeffaflığı olmayan fonlarla, ülkenin milyarlarca dolarlık gelirinin nasıl harcanacağının tek belirleyicisi oldu.
6. Petrolden gelen milyarlarca dolar, semt havuzu inşaatlarından, Rus savaş jetleri almaya kadar, sadece Chavez’in kişisel onayına dayanan ve hiçbir parlamento denetiminden geçmeyen yüzlerce projeye akmaya başladı.
7. Ülkenin parası üzerinde kazandığı denetimsiz yetkiyi seçimlerde bir avantaja dönüştüren Chavez, parasının küçük bir kısmıyla varoşlara ve fakir halka yatırım yaparak oyları bu şekilde kazanmaya başladı.
8. Halk küçük hizmetlerden etkileniyordu. Hatta bir Venezuelalı vatandaş; “Chavez’in ülkenin parasını çarçur ettiği bir yalan. Gerçek olsaydı böyle hastanelerimiz olabilir miydi?” diyor. O vatandaş şu an sokaklardaki kaostan hastaneye gidemiyor…
9. Chavez’in ülkeyi bu duruma getirmesinin bir başka tarafı da ‘Tek başlılık’ sevdası oldu. Çeşitli anayasa değişiklikleri ve referandumlarla aşama aşama pekiştirdiği tek adam rejimi ülkeyi cehenneme sürükleyen etkenlerden biriydi.
10. Yüksek yargıyı da tamamen denetimi altına aldıktan sonra Venezuela devletinde yargısal denetim ve kuvvetler ayrılığı fiilen ortadan kalktı.
11. Sadece Chavez’e sadık son derece politize bir yargı oluşturuldu. Hükümetin istemediği kararları alan yargıçlar ya tutuklandı veya tasfiye edildi.
Muhalefet liderleri ve aktivistler değişik suçlamalarla hapsettirildi. Medya için, devletin yüksek makamlarına saygısızlığı kriminal suç haline getiren yasalar çıkarıldı. Muhalif medya baskılarla tasfiye edildi. Gazeteler, televizyonlar el değiştirdi.
12. Mevcut rejimdeki son demokratik fırsat olan 2015 Aralık ayındaki seçimlerde parlamentonun üçte ikisini muhalefet kazandı. Bu kağıt üstünde rejimin 16 yıllık iktidarını bitirdi. Fakat her şey için çok geçti…
Görevi biten eski parlamento, yeni milletvekilleri göreve başlamadan, alelacele meclisin merkez bankası üzerindeki denetim yetkisini kaldırdı. Yüksek Mahkemenin görev süresi bitmeye az kalmış 12 üyesinin yerine yenilerini seçerek, muhaliflerin bu koltuklara atama yapmasını da engelledi.
13. Kısaca Chavez yerine iktidar olan Nicolás Maduro yetkisini kullanarak seçimi bir şekilde iptal ederek ‘saltanatına’ devam etti. Kazanan millet değil, tek bir adam oldu.
14. Her gün yaşanan yağma veya isyan olaylarına yayın yasağı getirildi. Maduro ve medyası, ülkeye karşı ekonomik savaş başlatıldığını iddia ediliyordu. Bu yanlış iddiaları da ABD’nin yaptığı abartılı haberler tabanının kendisine sadık kalmasını sağlıyordu.
15. Chavez’in bitireceğim dediği şeylerden biri de ‘yolsuzluk ve rüşvet’. Fakat rüşvet ve yolsuzluk için yaptığı değişiklikler keyfi oldu. Bağımsız denetim mekanizmalarını kaldırdıkça yolsuzluk ve suçlar bireysel olmaktan çıkıp sistematik hale geldi.
Kendisine sadık olanların yaptıkları yolsuzlukları görmezden gelerek onları ödüllendirdi. 200’lere varmadan dünyanın en şeffaf ülkelerinden biri olan Venezuela, artık yolsuzluğun dünya başkenti olmuştu bile.