Vatandaşların şikayetlerini doğrudan devlete iletebildiği bir dönem düşünün!? Rönesans döneminde yaşayan insanlar, şikayetlerini bir kağıda yazıp şikayet kutularına bırakıyordu. Hükümet ise isimsiz yazılan şikayet kağıtlarını tek tek inceliyor ve gücünü kötüye kullanan bürokratları cezalandırıyordu. Bu nedenle Venedik Cumhuriyeti’nde güç sahibi kişilerin vatandaşlara kötü davranması pek mümkün olmuyordu. Gelin Venedik’in şikayet kutuları uygulamasına yakından bakalım.
Bocche di Leone (aslan ağzı) ismi verilen şikayet kutuları, Doge Sarayı’ndan Dorsoduro bölgesine kadar şehrin her yerine yerleştirilmişti
Doge Sarayı’nın çevresinde çok sayıda devlet dairesi bulunduğu için bu bölgedeki şikayet kutularının sayısı bir hayli fazlaydı. Kutuların yerleştirildiği yere bağlı olarak şikayetlerin konusu da değişiyordu. Örneğin kanal yakınındaki kiliselerin duvarına gömülen kutular, çöp ve kötü koku gibi çevresel sorunları şikayet etmek için kullanılırdı. Devlet dairelerinin binasına gömülen kutulara ise bürokratlar şikayet edilirdi.
Şikayet kutularının en temel amacı gücünü kötüye kullanan devlet görevlilerini tespit etmekti
Bu kutulara herkes anonim bir şekilde şikayetlerini yazıp atabilirdi. Şikayetler arasında imzalı olanlar da vardı. İmzalı olan şikayetler konsey tarafından öncelikli kabul edilirdi. Tanıkların kanıt sunduğu ve imzaladığı şikayetler, Venedik’in ana yönetim organlarından biri olan Ten Konseyi’nde değerlendirilirdi.
Ten Konseyi’ndeki soruşturmanın ardından suçlu bulunan devlet görevlileri en ağır şekilde cezalandırılırdı
En ciddi suçlar ömür boyu hapis, sürgün ya da ölümle cezalandırılırdı. Sistem kusursuz işliyordu. Çünkü konsey, şikayetleri en ince ayrıntısına kadar incelerdi. Eğer şikayet eden kişinin yalan söylediği anlaşılırsa o kişi de en ağır şekilde cezalandırılırdı. Böylece yalan ihbarların önüne geçilirdi.
Şikayet kutuları, Venedik’in yönetiminde herkesin söz sahibi olmasını sağladı. Bu ise şehirde güçlü bir cumhuriyet rejiminin kurulmasına yardımcı oldu
İnsanlar gücü paylaşarak şehrin sorumluluğunu da paylaşmış oluyordu. Rönesans döneminde pek çok şehirde bu tarz ihbar kutuları bulunmaktaydı. Bu kutuları etkili kılan en önemli özelliği sadece hükümete ait şikayetlerin yapılabilmesiydi. İnsanların anonim bir şekilde devlet görevlilerini şikayet etmesi, vatandaşın tehdit edilmesinin önüne geçiyordu. Dolayısıyla insanlar korkmadan ve tehdit edilme riski olmadan rahatsız oldukları konuları dile getiriyordu. Diğer şahsi şikayetler ise özel mahkemelere yapılmaktaydı.
Venedik’in sakin ve düzenli cumhuriyet düzeni Napolyon Bonapart’ın tarih sahnesine çıkmasıyla sona erdi. Napolyon 1797 yılında Venedik Cumhuriyeti’ni işgal ederek şehrin yönetimini Avusturya’ya devretti
Böylece Venedik’in 1100 yıl süren bağımsızlığı son erdi. Haliyle şikayet kutuları da tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Napolyon’un şehri işgal ettiği sırada pek çok şikayet kutusu zarar gördü.
1987 yılında Venedik’in UNESCO Dünya Mirasları listesine girmesiyle bocche di leone’lar başta olmak üzere şehrin mimarisi komple koruma altına alındı
Hasar almadan günümüze kadar ulaşan şikayet kutuları Doge Sarayı, Santa Maria della Visitazione Kilisesi, Torcello Müzesi ve San Martino Kilisesinde bulunuyor.
Kaynak: 1