O yüz yaşına merdiven dayamış, neredeyse asırlık bir çınar. Ve hâlâ yazmaya devam ediyor. Onun yaşamında devrimci anılarıyla beraber kırkın üzerinde senaryo, sekiz roman, üç film ve dört de tiyatro oyunu var. Bir de “Şiiri anlamak başka bir şeydir, şair olmak başka… Nazım varken, Yahya Kemal varken insan şiirden ürker. Yazdığım İSTANBUL şiiri yıllarca okundu, şarkısı yapıldı.” diye bahsettiği şairliği… İşte biz de bu koca çınarı “İstanbul” şiiri eşliğinde anlatalım istedik.
1. Salkım salkım tan yelleri estiğinde

Salkım salkım tan yelleri estiğinde
 Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
 Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
 Bin bir direkli Haliç’inde akşam
 Adalar’ında bahar
 Süleymaniye’nde güneş
 Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
Asıl adı Abdülkadir Pirhasan olan Vedat Türkali, 13 Mayıs 1919’da Samsun’da dünyaya gelir.
2. Kulaklarımda sesin İstanbul

Ve uzaklardan seni düşündüğüm bu günlerde
 Bakışlarımda akşam karanlığın
 Kulaklarımda sesin İstanbul
Samsun Lisesi’ni bitirdikten sonra askeri öğrenci olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirir.
3. Ve uzaklardan

Ve uzaklardan
 Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
 Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Okulunu bitirdiği 1942 yılında eşi Merih Pirhasan’la evlenir. Bugün adlarını çok iyi bildiğimiz iki çocukları olur. Oyuncu Deniz Türkali ve yönetmen Barış Pirhasan. Ayrıca Vedat Türkali şarkıcı Zeynep Casalini’nin de dedesidir.
4. Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul

Plajlarında karaborsacılar
 Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
 Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
 Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyenin
 Meyvesini birlikte devşirirler
 Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
5. Hak yok

Et tereyağı şeker
 Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
 Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
 Hürriyet yok,
 Ekmek yok,
 Hak yok…
Dünyaya geldiği 1919 yılından bu güne değin Cumhuriyetin her aşamasını yaşayan Vedat Türkali hâlâ “sıkı bir komünist” olduğunu söyler.
6. Haramilerin gayrısına yaşamak yok

Kolların ardından bağlandı
 Kesildi yol başların
 Haramilerin gayrısına yaşamak yok
Daha lise yıllarında Samsun’dayken tanıdığı üç isim onun yaşamında çok büyük rol oynamıştır. Bunlardan birincisi 73 yıllık eşi, biricik aşkı Merih Hanım’dır.
7. Almış dizginleri eline

Almış dizginleri eline
 Bir avuç vurguncu müteahhit, toprak ağası
 Onların kemik yalayan dostları
 Onların sazı, cazı, villası, doktoru dişçisi…
 Ve sen esnaf, sen söyle… Sen memur, sen entellektüel
 Ve sen
 Ve sen haktan bahseden, Ortaköy’ün Cibali’nin işçisi
Bir diğeri Komünist Mehmet lakaplı Mehmet Anter, üçüncüsü ise işkence altındayken bile adını vermeyip onu hapisten kurtaran “kadim dostum” dediği Ermeni doktor Haig Açıköz’dür.
8. Hakkında idam hükümleri verilir

Seni öldürürler
 Seni sürerler
 Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
 İpek şiltelerin, ıstakozların
 Ve ahmak selameti için
 Hakkında idam hükümleri verilir
Vedat Türkali, Maltepe ve Kuleli Askeri Liselerinde dokuz yıl edebiyat öğretmenliği yapar. TKP’nin yasaklı olduğu günlerde yolu Behice Boran, Mihri Belli ve Muzaffer Şerif gibi Türkiye’deki komünist hareketin öncü isimleriyle kesişir.
9. Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözü vardır

Haktan bahseden namuslu insanları
 Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
 Karanlık mahzenlerinde şehrin
 Cellatlara gün doğdu
 Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
 Bir kalem yazın vardır
 Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
 Söylenmez
Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesi gereğince yasa dışı eylemlerde bulunduğunu için 1951 yılında dokuz yıl hapis cezasına çarptırılır. Yedi yıl sonunda koşullu olarak serbest bırakılır.
10. Haramiler kesmiş sokak başlarını

Haramiler kesmiş sokak başlarını
 Polisin kırbacı, celladın ipi, spikerin çenesi, baskı makinesi
 Haramilerin elinde
 Ve mahzenlerinde insanlar bekler
 Gönüllerinde kavga, gönüllerinde zafer
 Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
 Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
Cezasını tamamlayıp özgürlüğüne kavuştuğunda sinema ve tiyatroyla uğraşmaya başlar. Senaryo yazarlığı ve yönetmenlik yapar.
11. Boşuna çekilmedi bu acılar İstanbul

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
 Bulutların ardında damla damla sesler
 Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
 Arkadaşlar çıktı karşıma
 Dinmiyor şakaklarımın ağrısı
Cezaevi yılları Vedat Türkali’ye sinemanın kapısını aralar. İçerdeyken senaryo yazmaya başlar. Hapisten çıktıktan sonra yazdıkları sansüre uğramasın diye Abdülkadir Pirhasan olan adını Vedat Türkali olarak değiştirir.
12. Bir kadın yoldaş tanırdım

Bir kadın yoldaş tanırdım
 Bir kardeş karısı
 Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
 Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
 Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
 Gebeliğin dokuzuncu ayında
“Dolandırıcılar Şahı, Otobüs Yolcuları ve Karanlıkta Uyananlar” onun senaryolarını yazdığı Türk sinemasının efsane filmleridir.
13. Zafer kanlı, zafer kıpkırmızı

Aç kurtların varoşlara saldırdığı
 Tipili bir gece yarısı
 Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
 Otuz beş kiloluk sırrımızı
 Zafer kanlı zafer kıpkırmızı
Edebiyat macerası ise “Bir Gün Tek Başına” romanını yazmasıyla başlar. Bu romanı “Güven, Kayıp Romanlar, Yalancı Tanıklar Kahvesi” ve diğerleri takip eder.
14. Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
 Bekle bizi
 Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle
 Parklarınla, köprülerinle, kulelerinle, meydanlarınla
İlerleyen yaşından dolayı kulağının duymamasına, zor görmesine ve elinin tutmamasına karşın yazmaktan vazgeçmez. 2014 yılında hayata bağlılığının kanıtıymışçasına “Bitti Bitti Bitmedi” romanını yazar.
15. Kirli çocuklarınla bekle bizi

Mavi denizlerine yaslanmış
 Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
 Ve bir kuruşa yeni hayat satan
 Tophanenin karanlık sokaklarında
 Koyun koyuna yatan
 Kirli çocuklarınla bekle bizi
Aynı görüşleri paylaştığı Nazım Hikmet’le tanışmak kısmet olmaz Türkali’ye; ama arkadaşı Haig’in ona hediye ettiği Nazım’ın gömleğini “her kitabı bittiğinde bir-iki gün giymek üzere” en değerli eşyası olarak saklar.
16. Bekle zafer şarkılarıyla caddelerden geçişimizi

Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
 Bekle dinamiti tarihin
 Bekle yumruklarımız
 Haramilerin saltanatını yıksın
 Bekle o günler gelsin İstanbul, bekle
 Sen bize layıksın
Türkiye içindeki tüm halkların birlik içinde olması gerektiğini savunan Vedat Türkali’nin şu sözleriyle sonlandıralım listemizi: “Türkiye’de yüzlerce çeşit çiçek var. Ermeniler, Rumlar, Çingeneler, Kürtler, Arnavutlar, Yahudiler… Hepimiz bu toprağın insanlarıyız. Hep beraberiz, birbirimizi destekleyeceğiz.”
Not: Vedat Türkali “İSTANBUL” şiirini, Tevfik Fikret’in “SİS” şiirine karşılık olarak yazmıştır.
			






























