Hangimiz çocukken hayatımızda ilk defa vapura bindiğimizde sanki bir lunaparka girmiş gibi heyecanlanmadık ki. Aradan yıllar geçse de, her vapura binişimizde bu heyecanı koruyorsak, gönlümüzde martılı simitli kocaman bir vapur yatıyor demektir. Onun kaptanı ise sizsiniz. Vapuru şimdi hareket ettirmeniz için nedenlerimiz hemen aşağıda, martılar ise biraz yukarıda.
Bulutlar, deniz, gökyüzü, martılar, huzur, sen ve umutlar
Durumu TV’deki bol grili, metrolu, betonlu rezidans reklamlarının martılı versiyonu gibi anlatalım; “korna senfonisinden çok uzaklarda, bulutlara çok yakın, denizin hemen üzerinde, 56 martılı, mavilikler içinde, en güzel hayaller aklın 2+1 köşesinde, şehir merkezi ise baya bir geride.” Ve evet, Metro çok çok uzaklarda. Bulutlu, umutlu, denizli, gökyüzülü, dalgalı, huzurlu derin bir nefes çekip, insanın düşüncelerine restart attığı, denize bakıp hayallerine odaklandığı, ya da dertlerini zımparaladığı güzide ulaşım araçlarına vapur denir.
Bi çay koy da içelim İstanbul
Vapurların damarlarından demli çay akar. Memeli hayvanların sütünden, martılı vapurların da demli çayından yararlanılması gereklidir. Havanın çok sıcak ya da çok soğuk olması hiç fark etmez. İstanbul’la karışıklı çay içmek sizi en güzel anılarınıza doğru demli bir yolculuğa çıkarır, hiç gitmediğiniz sokaklarda gezdirir, özletir, İstanbul’la sohbet ettirir.
Hayaller ‘çok uzaklar’, gerçekler ‘karşı iskele’
Deniz fokurdamaya başlayıp, martılar ilk ciyağı attığında manzaranız yatay bir şekilde harekete geçer. “Hah vapur kalktı.” denir genellikle, içten, kendiniz duyacağınız şekilde. İşte o an insan bir garip hisseder kendini. Özellikle uzun zaman sonra vapura biniyorsa, bir anlığına tüm hayatını karada bırakır, yeni bir başlangıca, yeni bir hayata gittiğini hisseder. Tabii diğer iskeleye varınca tüm hayaller ‘puff’ efektiyle birlikte havaya karışır, yok olur. Burada suçu martılara atmamalıyız. Yoksa simit atmadığınız tüm martılardan size şu söz gelir; ‘Ciyak!’.
Herkes martı olmayı ister, çünkü martılar özgürdür
Bazen adalar vapurunda ki martı olayım diyorum. tek derdim simit olsun, soğuk deniz olsun… pic.twitter.com/BBKHmBrnhu
— Şeyma (@seymaccene) 29 Eylül 2014
Kediler ya da su kaplumbağaları martı olmayı istemez. İnsanlar ister. Vapurlar insanlara ‘özgürlüğü’ hissettirir. Ne kadar özgür olduğumuzu varsayıyor olsak da hepimiz dört tarafımız plazalarla ve AVM’lerle çevrili bir adada yaşamımızı sürdürüyoruz. Peki ya martılar insan olmayı ister mi? Hiç aklımıza gelmemişti.
Vapurlar deniz ve nostalji kokar
Vapurun kokusuna alışan onu kolay kolay bırakamaz. İster Marmaray açılsın ister Metrobüs, vapurlar insanları kendine bağlar ve hızlı bir değişim içinde kocaman bir şantiyeye dönen İstanbul’da belki de zamanın akmadığı birkaç yerden biridir diyebiliriz.
İstanbul vapur, vapur da İstanbul taklidi yapar
Görsel.
İstanbul denilince aklımızda küçük vapurlar yüzmeye başlar. Vapurlar şehirle özdeşleşerek simgeleşmiştir. İstanbul’u özleme sebepleri listesi yapsak, muhtemelen ilk maddeye ‘vapurları’ koyardık. Üzerine de martıları.
Vapurla aramıza girme alçak lodos
Fırtınalı bir günde bir iskeleyi ziyaret edersiniz hüzünlü gözlerle denize bakan bir grup insan görebilirsiniz. Onların vapurla olan aşklarının köküne lodos tarafından kibrit suyu döküldüğü için bir ihtimal tekrar seferler başlar diye beklemeye devam ederler. ‘Seferler başlayacak mı?’ diye sorduğunuz yetkilinin şurada göreceğiniz ifadesi bile vapurları sevmeye bir sebeptir.
Martılara romanlardan güzel laflar atmak
Biz bu maddede bir şey demiyor, lafı üstteki arkadaşa bırakıyoruz. Buyursunlar.
Sen hiç denize lapa lapa kar yağarken vapur salebi içtin mi tatlı kız?
Kışı sevmeyen insanların bünyesine lapa lapa sıcak karlar yağdıran, kışı sevenin ise aşkından kardan adama dönüşmesine aracı olan güzide bir içecektir vapur salebi. Tarçının kokusu sizi büyüler, bir yudum alırsınız, öyle kalırsınız. Süt kullanmıyorlar! Su ile yapılmış olsa da bu salebi midemizin gönlüne afiyetle basıyoruz.
İstanbul’daki vapurlar eşsizdir
İşin duygusal kısmını bir kenara koyup, aklımızı tıkır tıkır çalıştırmaya başladığımızda şehir içi ulaşımda vapurlar eşsizdir. Rahat, hızlı ve ucuzdur. Ayrıca dünyada bir kıtadan diğerine geçebildiğiniz başka hiçbir vapur bulamazsınız.
Kısacası ‘hayat çok garip, vapurlar filan’
Görsel.
Hayata simit atıp mutlu olamıyoruz. Neyse ki vapurlar ve martılar var, daima da İstanbul’la olsunlar.