Malta, Güney Avrupa bölgesinde yer alan küçük bir ada devletidir. Ülkenin başkenti olan Valletta, ismini meşhur Malta Şövalyesi Jean de Valletta’dan alıyor. Jean de Valletta, Osmanlı İmparatorluğu’nun saldırılarını püskürtmesi nedeniyle Malta tarihinin kahraman figürlerinden biri kabul ediliyor. Onun adını taşıyan Valletta Karnavalı son beş yüzyıldır ülkenin en önemli etkinlikleri arasında gösteriliyor.
Karnaval aslında Paskalya yortusundan sonra baharı karşılamak için düzenleniyor. Ancak adanın Osmanlı’ya direniş göstermesinden sonra bu karnavala atfedilen önem artıyor ve dünya çapında en popüler dini karnavallardan biri oluyor. Günümüzde ise Valletta Karnavalı oldukça renkli görüntülere sahne oluyor. Karnaval zamanı şehrin sokakları devasa maskeler, balonlar ve görsel şölen sunan renkli süslemelerle bezeniyor. Asırlardır birbirinden eğlenceli anların yaşandığı bu karnavalın tarihinde trajik bir olay gerçekleşiyor. 1823 yılındaki karnavalda yüzlerce çocuk bir izdiham sonucu hayatını kaybediyor. Gelin detaylara birlikte bakalım.
19. yüzyılın ilk yarısında Malta adası, İngiliz yönetimi altındaydı. Bu dönemde ada halkı sadece siyasi anlamda değil ekonomik açıdan da İngiltere’ye bağımlıydı
1820’li yıllarda adada büyük bir kıtlık yaşanmaktaydı. Bu nedenle Valletta Karnavalı sırasında şehirdeki yoksul çocuklara ekmek ve meyve vermek gelenekselleşmiş bir durumdu. Fakat bu yiyecekler karnaval karmaşasından uzakta bir manastırda dağıtılmaktaydı.
Karnavalın son günü olan 11 Şubat 1823 tarihinde ekmek dağıtımı Valletta Minori Osservanti manastırında yapılacaktı
Bu sırada yetişkinler de manastırda dağıtılacak ekmekten alıp karınlarını doyurmak istediler. Çocuklar sırayla manastıra giriş yaparken, yetişkinler mahzene doğru birbirlerini iterek ilerlemeye başladı. Bu sırada büyük bir izdiham yaşanmaktaydı. Yetişkinler çocukları ezerek ekmeğin dağıtıldığı alana doğru ilerlemeye çalışıyordu. Bu sırada manastırda görevli kişiler daha önce ekmek alan kişilerin bir kez daha ekmek almasını engellemek için mahzen kapısını kapattı.
Manastırın karanlık koridorunu o gün sadece tek bir lamba aydınlatıyordu. İnsanların itişmesi sonucu tek lamba da söndü ve ortalığı büyük bir karanlık kapladı
Karanlıkta büyük bir panik havası vardı. İnsanlar manastırdan çıkmaya çalışırken çocukları yerlerde sürüklüyordu. İki çocuk merdivenden düşerek hayatını kaybetti. Bu sırada ağlamalar ve çığlıkların duyulması paniği daha fazla artırdı. Tüm olay sadece 20 dakika sürmüştü. Tarihi kayıtlar izdiham sebebiyle 110 çocuğun öldüğünü söylese de çağdaş yazar MacGill bu rakamın 150 olduğunu iddia ediyor.
Manastırın etrafında tam anlamıyla bir kaos vardı. Kaçmaya çalışan insanlar, çocuklarını bulmak isteyen anneler, feryat eden babalar… Burada ölen çocukların tamamı 15 yaşın altındaydı. Karnavalın sonunda yapılan geleneksel hayır etkinliği felakete dönüşmüştü.
Valletta Karnavalı olayından birkaç gün sonra bulgularla ilgili bir rapor yayınlandı
Soruşma sonucuna göre, bu izdihama art arda yapılan hatalar sebep olmuştu. Bu nedenle çocukların ölümünden kimse sorumlu tutulamazdı. Doğal olarak bu raporun ardından olayın sorumluları hiçbir şekilde ceza almadı. Aslında bu çocuklar bir isyanının kurbanı olmuştu. Halk o kadar fakirdi ki insanlar manastırda dağıtılacak bir dilim ekmekle karınlarını doyurmak istemişti. Bu olay beş asırlık Valletta Karnavalının tarihinde bir leke olarak kaldı. Bu çocuklar hatırlanmayı ve anılmayı hak etse de olayın karnavalın güzelliğine gölge düşürmesi istenmiyor. Bu nedenle bölgede herhangi bir anıt ya da bu olayı anlatan bir levha bulunmuyor.