Uzay araştırmaları denince akla ilk gelen kurum NASA. Nasa ABD’nin uzay araştırmaları merkezi. Devlet destekli bir kurum. Doğruluğu tartışılıyor olsa da, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin o dönemki Sovyetler Birliği ile olan mücadelesi uzaya sıçramıştı. SSCB’nin uzay araştırmaları yaptığını öğrenen ABD, hiç hesapta yokken bir anda NASA’yı kurmuş ve ilk proje olarak da Ay’a insan göndermeyi seçmişti zira SSCB’nin planları Ay’ı kapsamıyordu, sadece uzaya çıkmak amacı taşıyordu. Bu noktada ABD Sovyetler’e bir gol atmak için Ay’a ilk ayak basan insanı göndermeyi hedef belirlemişti kendisine ve çok kısa bir süre içerisinde de bu projesinde başarıya ulaşmıştı.
ABD gerçekten aya insan gönderip göndermediği üzerinde komplo teorisyenlerinin epey fikirleri olsa da, onları kale almamanızı tavsiye ederiz, zira havaya sirke sıkarak uçakların arkasında bıraktığı yoğunlaşma izlerini yok edebileceklerine ya da devletin düzenli olarak havaya Viagra püskürttüğüne inanan insanlar bunlar. (Bakınız.)
Bir grup daha var ki, “niye uzaya gidip duruyoruz, Dünya’da bu kadar sorun varken neden bu kadar parayı uzaya harcıyoruz?” diye soruyor ki bu soru üzerinde durulup düşünülmesi, soran kişiye “bak güzel kardeşim…” diyerek açıklanası.
Biz de bu konuya naçizane değinelim istedik ve uzay araştırmalarının günlük hayatımıza kattığı gelişmeleri, teknolojileri derledik.
Bak güzel kardeşim…
Not: Bu listede sürekli olarak birinci çoğul şahıs zamiri olan “biz” i kullandığımızı göreceksiniz. Bunun sebebi mevzu bahis uzay olduğunda biz Dünyalıların birbirimizi soktuğumuz ırk, din, dil gibi kategorilerin öneminin kalmayışı, uzaya çıktığımız anda hepimizin “Dünyalı” ve uzaydaki her şeyin de diğerleri olduğundandır ya da bizim için buna inanmak daha güzel. Sevgili okur, bu konuyla bir alıp veremediğin varsa baştan söyleyelim, senin yerin burası değil 🙂
Tekrar, bak güzel kardeşim…
1. LED lambalar (WARP 75 – 10)
NASA’nın uzayda bitki yetiştirmek amacıyla ürettiği kırmızı renkli LED’ler Dünyada WARP 10 gibi yüksek yoğunluklu LED ünitelerinin geliştirilmesine ve sağlık alanında kullanılarak bir çok hastaya şifa oldu. WARP 10 denilen bu cihaz küçük kas ve eklem ağrıları, kireçlenme kas spazmları gibi şikayetlerde kullanıldı. Sonradan yapılan araştırmalarla birlikte WARP 10’in kan dolaşımı ve yorgun kasların dinlendirilmesi konusunda da oldukça faydalı olduğu görüldü. Militarizme karşı olsak da, ABD ordusu bu cihazı savaşlarda ön cephede savaşan askerler üzerinde de kullandı ve askerlerin dayanıklılığının arttığı gözlendi. WARP 10’in büyük abisi WARP 75 ise kemik iliği nakli gerçekleşen hastaların yaşadığı ağrıları azaltıyor, şeker hastalığı ve Parkinson hastalıklarını da tedavi etmek için kullanılıyor.
2. Kızılötesi kulak termometreleri
NASA’nın yıldız ve gezegenlerin sıcaklıklarını ölçmek için kullandığı bir yöntemi Diatek isimli bir firma alıp 220 gramlık bir alete dönüştürdü. Bu alet kulak zarından geçen enerji miktarını kızıl ötesi ışınlarla ölçerek vücut ısısı hakkında bilgi veriyordu. Bu yöntem sayesinde ateş ölçülürken sümüksü dokulara dokunulmamaya ve hastalığın ateş ölçümü sırasında yayılmasının önüne geçilmiş olundu. Aynı zamanda ateş ölçe eyleminin hızını da oldukça arttırdı ki bu özellikle yeni doğan bebekler, acil hastalar ve engelli hastalar için çok önemli bir konuydu.
3. Protezler
NASA’nın robotik ve şok emme alanındaki sürekli araştırmaları bu alanda çalışan özel firmaların yenilikçi ve daha iyi insan ve hayvan protezleri geliştirmesini sağladı. Robotik algılama ve hareket yeteneklerine sahip olan yeni protezler bir çok hastaya çare oldu. Ayrıca Yine NASA’nın temper-foam ismiyle geliştirdiği ama piyasaya memory-foam olarak da yayılmış olan bir materyal de hayatımıza uzay araştırmalarının bir sonucu olarak katıldı. Bu malzeme sayesinde protezlerin daha gerçekçi görünmesi ve gerçek insan derisiyle protez arasında oluşan nem, ağrı gibi sıkıntıların çözülmesini sağladı. Ayrıca bu teknoloji sayesinde üretilen yataklar da dünyada oldukça popülerdir.
4. Geliştirilmiş lastikler
Goodyear ve NASA’nın ortaklaşa yürüttüğü bir çalışma neticesinde Goodyear NASA’ya ait uzay araçlarının Dünya’ya dönerken ya da gittikleri gezegene inerken kullandıkları paraşütler ve balonlarda kullanılmak üzere çelikten 5 kat daha güçlü bir malzeme üretti. Sonra Goodyear bu teknolojiyi biraz daha geliştirerek son kullanıcıya sunduğu oto lastiklerinde kullanmaya başladı ve 16.000 km daha fazla yol yapabilen lastikler geliştirdi.
5. Kimyasal Tespit Cihazları
Yine NASA’nın bir özel şirketle birlikte yürüttüğü bir çalışma neticesinde uzay araçlarında oluşabilecek nem ve pH değerlerini ölçmek için sensörler geliştirildi. Bu yeni sensörler özel olarak üretilmiş ve tüm yüzeyi kimyasal maddelere hassas olan optik fiber kablolardan oluşuyordu ve hedefiyle karşılaştığında renk değiştiriyordu. NASA ile yapılan bu çalışma sona erdikten sonra ABD Savunma Bakanlığı aynı şirketle iletişime geçerek bu teknolojiyi savaş alanlarında kimyasal tehditle karşılaşan askerler için de kullanılacak şekilde geliştirmesini istedi. Şirket ürünü geliştirdi ve ABD Savunma Bakanlığı ile de çalıştı. Sonra aynı ürün bir çok uçak ve otomobil üreticisine de satıldı. Bu şirketler de ürünü oldukça ucuz bir kimyasal alarm sistemi olduğu için kullandılar.
6. Video Geliştirme ve Analiz Sistemleri
Amerikan filmlerinden bildiğimiz FBI’ın (efbiay diye okunur) sık sık kullandığı boktan videoları full hd yapma aleti. Evet, böyle bir alet var. X-Files’taki gibi arabanın plakasının vidasındaki yansımadan suçlu tespit etmenizi sağlamıyor tabi. Çoğunlukla gece çekilen ya da aşırı sarsıntılı görüntüleri iyileştirmek için kullanılıyor. Bunun yanında analog videoyu dijitale çevirmek, kare kare analiz yapmak gibi görevleri de yerine getirebiliyor. Video ile ilgilenenlerin çok da yabancı olmadığı bu işler vaktiyle şimdiki kadar kolay değildi. Çok da eskilerden değil, 2000’lerin başından bahsediyoruz gerçi. Bu sistemler ayrıca askeri keşif, silah konuşlaması, hasar tespiti gibi alanlarda da kullanıldı, kullanılmaya devam ediliyor.
7. Mayın Temizleme
Biz insanlar savaş dönemlerinde kafayı yiyoruz. Dünya’nın bazı yerlerinde hala 2. Dünya savaşından kalma mayın tarlaları olduğunu biliyor muydunuz? Durduk yere birileri bu mayınlara basıp patlıyor, üstelik kimsenin o mayınların nerede olduğundan haberi de yok. Rastgele yerleştirilmişler, neymiş vatan millet savunması?! Neyse, NASA’nın roketlerinde kullandığı yakıtı alıp bir fişek geliştiren Thiokol Propolsion isimli firma, mayın tarlalarını hızlıca ve güvenli biçimde temizlemesiyle ünlü. Alet pil ile tetiklenen bir sisteme sahip. Roket yakıtıyla mayının gövdesinde bir delik açıyor ve mayının içindeki patlayıcı maddeyi yakıp kül ediyor. Hiç bir patlama gerçekleşmeden, çevreye hiç bir zarar vermeden mayını etkisiz hale getiriyor. Bahaneyle yetkililere de seslenmiş olalım (ne haddimizeyse) geçmişimizden ders alın da, yerleştirmeyin şu mayınları falan amk!
8. Yanmaz kıyafetler
ABD’de oldukça yaygın biçimde kullanılan, Türkiye’deki yaygınlığından bihaber olduğumuz bu kıyafetler NASA’nın astronotlar için tasarladığı kıyafetlerle aynı malzeme kullanılarak üretiliyor. Yanmayan kıyafetler bir yana, NASA’nın itfaiye ekiplerine en büyük desteği solunum sistemleri olmuştur diyebiliriz. İtfaiyecilerin kullandığı hava tüpleri ateşle savaşanları dumandan koruyan özel sistemlerdir. Ayrıca yangınlar sırasında iletişim de yüksek önem arz ettiğinden, NASA’nın indüktör içermeyen elektrik devreler kullanarak yaptığı telsiz sistemleri itfaiye ekiplerine düşük bütçeli, dayanıklı, kısa mesafeli iki yönlü iletişim imkanı sağlamıştır. Uzay araçlarını Dünya’ya dönüşleri sırasında atmosfere girerken karşılaştıkları yüksek sıcaklıklardan koruyan materyaller kullanılarak üretilen başlıklar da 100 gramdan daha hafiftirler ve kazazedeleri, yüz ve baş yaralanmalarından korurlar.
9. Tempur Yataklar
Bu ne ki? Ülkemizde daha çok memory foam olarak biliniyor bu yataklar. Ama Tempur ismiyle de satılıyor. Aslında uzay araçlarının Dünya’ya inişleri sırasındaki sarsıntı şiddetini düşürmek için tasarlandılar. Ama üretilen bu malzeme sonradan yatak, yastık, askeri ve sivil havacılık, otomotiv, spor malzemeleri, mobilyalar, okçuluk hedef tahtaları, protezler gibi oldukça geniş alanlarda kullanıldı. Tempur yataklar bel ve sırt ağrılarını dindirdiği ya da çözüm olduğu gibi iddialarla satılıyor ama denemedik, bilemeyeceğiz. Yine de işin içinde uzaydan gelmiş olan bir şey var. 🙂
10. Zenginleştirilmiş mamalar
Bebek mamaları yavrucakların gelişimine destek olması için zenginleştirilmiş besin maddeleri içerirler. Bu maddelerin kökenini araştırmaya başladığınızda izlerinin NASA’nın uzun uzay görevlerinde astronotlara verilen besin maddelerine dek uzandığını keşfedebilirsiniz ya da sadece bizim sözümüze güvenirsiniz. 🙂 80’li yılların başlarında NASA mikro-alglerin destekleyici besin maddesi, oksijen kaynağı ve çöp ayrıştırıcı olarak kullanılabileceğini keşfetti. Bilim insanları bu keşif üzerinde çalışmaya devam ettiler ve Crypthecodinium cohnii isimli bir algin (su yosunu) yüksek seviyede docosahexaenoic asit ürettiğini ve mortierella alpine isimli bir mantarın da arachidonic asit ürettiğini keşfettiler. Bu asitler anne sütünde bulunan ve bebeklerin gelişiminde kilit rol oynayan asitlerdi. Sonrası zaten malum, bebe mamalarına bunları bastılar.
11. Taşınabilir kablosuz süpürgeler
Tuhaf ama gerçek, bu ufaklıklar da uzaydan gelme. Nasa Apollo görevi için Black&Decker’dan Ay’ın yüzeyinden örnek toplamayı kolaylaştıracak bir alet geliştirmesini istedi. Black&Decker da matkap motorunun minimum seviyede güç tüketmesini sağlayacak bir bilgisayar programı geliştirdi. O program kablosuz taşınabilir ilk elektrikli süpürge olan Dustbuster’ın geliştirilmesine de sebep oldu.
12. Soğuk Kurutma Teknolojisi
Uzun süreli Apollo gibi görevlerde astronotların beslenmesini sağlamak için NASA’nın bir yöntem geliştirmesi gerekiyordu. Bu yöntemlerden birisi de soğuk kurutmaydı. Action Products isimli bir firma bu tekniği sonradan ticarileştirdi ve bugün bildiğimiz donmuş yiyecekler peydah oldu. Yöntem basitçe yiyeceklerin pişirilmesini ve sonra da çok hızlı biçimde dondurulmasını, yenileceği zaman da yavaşça ısıtılmasını kapsıyor. İşlem sonucunda yiyeceklerin besleyici değerleri %98 oranında korunabiliyor. Bugün bu yiyeceklerden en çok çalışan kadınlar ya da bekar erkekler faydalanıyor olsa da, neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmekte fayda var. O donmuş yiyecekler de uzaydan geldi dostlar 🙂
13. Donduruculu, internet bağlantılı fırınlar
Bir kere bu ismi duyduğunuzda aletin uzaydan geldiğine ikna olmuş olmalısınız. Fırın, ama buzdolabı da, üstelik internete de bağlı, çüş! Niye böyle bir şeye ihtiyacımız olabileceğine değinmeden evvel kökeninden bahsedelim. NASA Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotların istasyonun herhangi bir yerinden istasyondaki herhangi bir cihazı kullanabilmesini sağlamak için bir teknoloji geliştirmeye karar verdi. Eh, tabii ki internet bu teknolojide kilit görevi görüyordu. Sonradan TMIO LLC isimli bir firma nedendir bilinmez ama, ucuza mal ettiği gerekçesiyle gerçek zamanlı uzaktan kontrol ve gözlem imkanı sağlayan yeni ve akıllı bir fırın olan ConnectIo’yu geliştirdi. Bu fırın hem ısıtma hem de soğutma yeteneğine sahipti. Cihaz belli bir yemeği, önceden programlanan hazırlanma süresine dek soğuk tutabiliyor, zamanı geldiğinde de buzlarını çözüp pişirmeye başlayabiliyordu. Yani, işyerinizdeyken, evinizdeki fırına bağlanıp, “tavuğu akşam 8’de hazırla da yiyelim hocam” komutunu verebildiğinizi, akşam 8’de de tavuğun hazır olduğunu görüyorsunuz. Çok iyi fikir! (!)
14. MR, CAT cihazları ve diğer görüntüleme sistemleri
Uzay araştırmalarının hayatımıza kattığı en sağlam cihazlardan birisi budur desek yanılmış olmayız. Tamam öyle evlerimizde falan kullandığımız bir şey değil ama sağlık sektöründe binlerce hastanın hayatını kurtarmış, kurtarmaya devam eden bir cihaz. Apollo görevi sırasında Ay inişini kolaylaştırmak için NASA dijital sinyal işleme cihazları geliştirip bilgisayarlar tarafından geliştirilmiş görüntüler oluşturdu. Bu teknoloji sonradan MR ve tomografi cihazlarına dönüştü.
Aynı şekilde Hubble Uzay Teleskobu’nda kullanılan silikon chipler meme dokusunun incelenmesini kolaylaştırdılar. Doktorlar bir iğne kullanarak şüpheli dokuya kolaylıkla biyopsi uygulayıp, hastaları acılı ameliyatlardan kurtardılar. Geleneksel yöntemlerin aksine, herhangi bir yara izine ya da şekil bozulmasına da sebep olmayan bu yöntem hastaları x-ışınlarına maruz kalmaktan da kurtarıp, masrafları da oldukça düşürmüştür.
15. Güneş enerjisi hasadı
ABD’de daha yaygın olarak kullanılan, ülkemizde ise yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan Güneş enerjisi kullanımı Dünya’ya verdiğimiz zararları azaltmak için başvurabileceğimiz en basit enerji kaynağı olsa da, malesef… Güneş panelleri ülkemizde özellikle Akdeniz ve Güney Doğu bölgelerinde yazın, ısınma amaçlı uzun yıllardır kullanılsa da, bir kaç yıl öncesine dek bir devlet politikası olarak gündeme alınmış değildi. Alındıktan sonra da, bizim gündemimiz her zaman dünyevi ve şimdiyle alakalı konular olduğundan yeteri kadar üzerine düşülmedi. Ama NASA’nın uzay araçlarına enerji sağlamak için kullandığı teknolojiyi geliştirmek amacıyla üniversiteler, özel şirketler, devlet organizasyonları ve kar amacı gütmeyen kuruluşlardan oluşan 28 üyeli Environmental Research Aircraft and Sensor Technology (ERAST) isimli bir koalisyon var, ERAST’ın hedefi insansız hava araçlarının yüksek seviyelerde günlerce uçabilmesini sağlayacak ve ağırlık olmayacak bir teknoloji geliştirmekti ve buna geleneksel güneş panellerinden %50 daha fazla verimle çalışan paneller üreterek yaklaştılar.