Lise bitiyor, kepler atılıyor sonrasında önünüzdeki en az 3-4 senenizi belirleyecek sınavlara giriliyor. Devamında tercihler, koşuşturmalar vs. anlayacağınız kritik dönemler. Tabii o sırada eşten dosttan üniversiteyi nerede okuyabileceğinize dair kulak aşındıracak tavsiyeler, devamında ailenizin ‘’Falancanın oğlu ya da kızı şurada okuyormuş ama yurtta kalıyormuş da, annesini her gün arıyormuş. Gel sen burayı yaz, bak hem gül gibi yaşarsın maddi sıkıntın da olmaz” gazlamalarıyla geçen günler.
Tercihler açıklanıyor bir de bakmışsınız belki isteyerek belki de gönülsüz olarak da yazdığınız, yaşamakta olduğunuz ildeki üniversite piyango gibi size vuruyor. İyi yanlarını da listelesek belki kimi maddeler nötrleşecek ama önce bir curcunaya bu tarafından bakalım.
Not: Üniversiteyi ailesinin yanında okuyan bir dost…
1. Evet özgürsünüz ama sanki tamamıyla değil!
Her ne kadar aileye göre değişse de genellikle eve geç kalmamak için iki de bir saati kontrol edip, en kallavi sohbetlerden, batak, okey masalarından içiniz kan ağlaya ağlaya ayrılabilirsiniz.
2. Bazen her şey en güzel yemekleri yemek olmayabilir.
Evde yiyebileceğiniz en sevdiğiniz yemekler, sarmalar, börekler olsa da arkadaşlarınızla beraber yaptığınızda tadının bir başka geleceği patates kızartmalarından, salçalı makarnalardan, yer yer maklubelerden mahrum kalmak da var işin içinde.
3. Odanızı kamuya aitmiş gibi hissedebileceğiniz anlar yaşanabilir.
“Ben üniversite okuyorum artık ya!” dediniz ve lafınız yarıda kaldı. Odanıza anneniz, babanız ya da kardeşinizden biri umarsızca girebilir veya onlardan biri eve geldiğinizde odanızda takılıyor olabilir.
4. Paralar suyunu çektiyse gideceğiniz ilk adres bellidir.
Baktınız ayın sonu gelmiyor ve azalarak tükeniyorsunuz, işte o anda -kimi zaman homurdanıp kızsalar da- arkanızda kapı gibi duracak bir anne ya da baba göreceksiniz.
5. Eve her istediğiniz an arkadaşlarını çağıramaz, istediğiniz gibi takılamazsınız.
Sonuçta sizden de başka bu evi ortak kullanan birileri var. “Hadi bize geçelim” diyecek olup yutkunduğunuz anlar da yaşanacaktır.
6. Kimi zaman uzamış lise hissi verebilir.
“Senin yarın sınavın/dersin yok muydu evladım?” tepkisi vazgeçilmez olup, uzatılan saç ve sakallarınız göze batabilir. Değişen tek şey okula serbest kıyafetle gidip gelmek gibidir bazen.
7. Dağ gibi biriken kirli kıyafetlerin, yukarıdaki mutfak dolabına boy veren bulaşıkların hayatınızda yeri yok!
Arkadaşlarınızın evine gittiğinizde yaşanan dramı görmeden geçecek rahatlık dolu yıllar sizi bekliyor.
8. Hayatın zorluklarıyla geç karşılaşmak mı? O da ne?
Sonuçta içinde bulunduğunuz yaşlar, sorumluluk almak, hata yapmak, hayata atılmak için en uygun zamanlar. Düşünmeniz gereken pek çok şeyin, yerinize de düşünülüyor olması sizi fazlasıyla rahatlatıp öğrenmeniz gereken şeylerden de mahrum bırakabilir.
9. Sizden eş, dost, akraba ziyaretlerine maksimum katılım göstermeniz de beklenebilir.
“Baba, sabahtan beri bir baş ağrısı, bir mide bulantısıdır gidiyor. Ben gelmesem mi?”
10. Vize veya final öncesindeki not alışverişlerinden mahrum kalabilirsiniz.
Öğrenci evlerinde, apartta ya da yurtta kalan arkadaşlarınız arasında hızına hayran kalacak türden bir not alıp verme sirkülasyonu oluşur. Bu notlardan faydalanmama riskiniz, eğer arkadaşlarınızla iyi bir iletişiminiz yoksa her daim yüksektir.
11. Siz aslında bir navigasyon cihazısınız.
Şehir dışından gelen arkadaşlarınıza tur rehberliği yapmanız, onlara refakatçi olmanız kaçınılmazdır. Korkmayın yardım etmekten zarar gelmez. J
12. Tilki – kürkçü dükkânı hikâyesini bilir misiniz?
Sınavlarınız bittiğinde, bayram tatillerinde, kafanız tak ettiğinde ailemin yanına gideyim lüksünüz yoktur çünkü eviniz üç sokak ötededir.
13. Unutmadan, aile desteği her zaman en iyi yol arkadaşınız!
Anne şefkati ve baba sevgisini yanı başında hissetmek bu yoldaki en büyük destekçiniz olacak.