Ümit Besen’in kariyerine başlamasının üzerinden neredeyse 40 yıl geçti ama o hala kendine has yeri ve yorumuyla, dinleyenlerinin her birine binlerce hikaye sığdırdığı unutulmaz şarkılarıyla belleklerimizde hep güzel bir yerin sahibi konumunda… Onu bu denli değerli kılan bir başka unsur da elbette ki, dönüşen Türkiye’ye, değişen trendlerine ve seri üretim-sonsuz tüketim pop kültürüne karşın dimdik durabilmiş olması. Ümit Besen’in başarısı hiçbir zaman en parlak dönemini yaşadığı zaman dilimi ile sınırlı kalmadı ve birden fazla kuşağa dokunabilen az sayıda müzisyen biri oldu.
Karşınızda “Biz ayrıldık” diyemeyenlerin, İngilizce bilmeden hepinize “Ay lav yu” diyenlerin ve “Nikah Masası”nın dertli müdavimlerinin sesi… Ümit Besen…
1. Ülkenin en çok sanatçı üreten coğrafyalarından birinde müziğe atılan ilk adımlar
1956 yılının Ekim ayında Besen ailesinin beşinci çocuğu olarak, o dönem Adana il sınırları içerisinde yer alan Osmaniye’de dünyaya geldi. Dedesinin udundan çıkan nağmelerle çocuk yaşlarda müzik tutkusunun işlemelerini yapan Besen, bu tutkuyu evdeki melodika enstrümanıyla haşır neşir olarak bir üst seviyeye çıkardı. Babası Fikret Bey tarafından da müziğe yeteneği takdir gören Ümit Besen henüz ilkokul yıllarında müzikteki başarısıyla dikkat çekmeyi başardı ve kısa sürede çaldığı enstrümanlara org ve akordeonu ekledi.
2. Genç yaşta edinilen profesyonel kimlik
Müzik konusundaki olağanüstü yeteneğinin bilincine vardıktan sonra lise yıllarındayken artık bunu bir iş olarak yapmaya, bundan para kazanmaya karar verdi. Yerel mecrada, kısa sürede bir fenomene dönüşen Tayfunlar grubu ya da diğer adıyla Tayfunlar Orkestrası, Ümit Besen’in kariyerinin ilk önemli köşe taşı oldu.
3. Okul yolunda…
https://www.youtube.com/watch?v=imuDrqOWxSs
Fısıltı gazetesi iyi çalışıyor ve kulaktan kulağa taşınan Tayfunlar orkestrasının şöhreti civarda hızla yayılıyordu. Bu parlak çıkış ve beraberinde gelen heyecan verici başarı Ümit Besen’i bir yol ayrımına itti. Eğitim hayatı ve müzik arasında bir tercih yapması gereken noktada müzik sevgisi baskın geldi ve lise 2’de okuldan ayrıldı.
4. Askerlik yıllarında dahi müzikten ve başarıdan mahrum kalmayan bir kariyer
Vatani görevine Kütahya Ordu Evi’nde göreve başlayan Besen, maharetlerini burada sergilemeye devam etti. Kendisini dinleyen bir generalin yeteneğine hayran kalması üzerine, tavsiyeyle Zonguldak Ordu Evi’ne nakledildi. Askerlik dönüşü çeşitli yerlerde sahne almaya devam etti.
5. Taçsız Kral Metin Oktay’ın sihirli plasesi ve İstanbul’a uzanan yol…
1978 senesi onun kariyerinde önemli bir kırılmanın yaşandığı ve o dönemki tabiriyle “Taşı toprağı altın” İstanbul’un kapılarının açıldığı bir yıl oldu. Şahsen hiç tanışmadığı, kendisini Adana’da bir gece izleme şansı bulan ünlü futbolcu Metin Oktay’ın tavsiyesi üzerine İstanbul’dan teklif alır ve taverna müziğin membağı Tarabya’da sahne almaya başlar.
Esasen golleriyle meşhur Metin Oktay’ın, mükemmel asisti ile başlayan Tarabya macerasında kısa sürede besteleri ve kendine özgü yorumuyla dikkat çekmeyi başarır ve İstanbul’da da hatırı sayılır bir ünün sahibi olur.
6. İlk uzun çalar, ilk büyük başarı: “Şikayetim Var”
1979’da kendisini dinlemeye gelen Emre Plak adlı şirketin sahibi, aynı zamanda hemşerisi, Hüseyin Emre kendisine albüm teklifinde bulunur. Derhal repertuar çalışmalarına başlar ve müzik direktörlüğünü Selami Şahin’in üstlendiği “Şikayetim Var” albümü piyasaya sürülür.
Bir müzisyenin Altın Plak sahibi olması için gerekli olan yeter miktardaki albüm satışını 10’a katlayan ”Şikayetim Var” 1980 yılında olağanüstü bir ticari başarıyı beraberinde getirdi.
7. Birden fazla tarzın ustalıkla harmanlandığı bünye…
Müzik otoriteleri Ümit Besen’in tarzını tanımlamakta güçlük çekmekteydi. Türk Sanat Müziği tınılarının yanı sıra, şarkılarında kendini gösteren sahici hüzün tarzını arabeske de yaklaştırabiliyor, üslubundaki samimiyet ve orkestrasyon ustalığı ile “Türk Hafif Müziği’nin ustalarından” yorumlarına da sebep olabiliyordu.
8. 80’lerin en parlak yıldızlarından…
Trt bir çok müzik türüne uyguladığı ambargoya karşın 80’li yıllar boyunca sinema filmleri ve arka arkaya gelen başarılı albümleriyle dönemin en popüler figürlerinden biri oldu. Sahnedeki rahatlığı, güçlü sesi ve hit şarkılarıyla gazino kültürüne bir alternatif yarattı. Türk Sanat müziği seven de, Arabesk seven de Ümit Besen’in müziğinde mutlaka bir şey buluyordu.
9. Beyaz perde macerası ve bir “Islak Mendil”in ilham verdiği bir klasik
Dönemde böylesine başarılı olmuş bir sanatçının, sinema filmi çekmeme ihtimali neredeyse yoktu. İlk filmi “Islak Mendil”de konservatuar öğrencisi, fakir bir genç müzisyenin hikayesini konu alıyordu. Bu filmin senaryosundan çok etkilenen Besen, bu hissiyattan hareketle 20 dakika gibi bir sürede “Nikah Masası” adlı klasiğini besteledi.
10. Şöhretin sert rüzgarlarına karşın asla yıkılmayan bir beyefendilik abidesi…
Ülke çapındaki bu dev şöhretine karşılık hiçbir zaman beyefendi kişiliğinden ve mütevazılığından ödün vermedi ve uzun seneler boyunca hep müziğiyle gündemde kaldı.
11. Bir reklam kampanyasıyla gerçekleşen muazzam bir işbirliği…
https://www.youtube.com/watch?v=EUhrTe_TulA
Geçtiğimiz yıllarda farklı müzik türlerindeki başarısıyla, ne denli yenilikçi ve cesur bir duayen olduğunu olduğunu gözler önüne serdi büyük usta .
Bir GSM operatörünün kampanyası dahilindeki seslendirdiği Gönülçelen(Teoman) ve Helal Olsun(Duman) yorumlarıyla genç kuşağın da gönlünü fethetti.
12. Çizgisini hiç bozmayan bir duayen
Günümüzde müzik tarihimizin klasikleri sıralaması yapılacak olsa, tartışmasız o listeye ilk yazılacak isimlerden biridir Ümit Besen. 2014 senesinde çıkardığı yepyeni bestelerinden oluşan “Ümit Besen 2014” albümü ile totalde 31 albüm rakamına ulaşan ustayı saygılarımız ve sevgilerimiz selamlıyoruz. Geçmiş zamana ait bir aşk maceramızı tatlı bir gülümsemeyle hatırlattığı, çocukluğumuzun yazlık maceralarında hoşlandığımız kızla bir şarkısı eşliğinde dans etmemize imkan sağladığı ve bünyesinden çıkan onlarca klasik için kendisine minnettarız. Biliyoruz ki yeri hep özel ve ve güzel kalacak.