Kuzey Kore tuhaflıkları ve açıkça görülen insanlık dışı yaşam koşullarıyla fazlasıyla ünlü bir ülke olsa da, bu kulvarda yalnız değil. Türklüğümüzden gelen bir kan bağımız da bulunan bir ülke var ki, halimize yatıp kalkıp şükretme isteği uyandırıyor. Hoş bizim de geleceğimizin karanlık olduğu malum ama, yine de Türkmenistan’a bakarak şu ara çok iyi durumdayız diyebiliriz.
Türkmenistan 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazanmak ülkede çok bir şeyi değiştirmedi, 1990 yılında cumhurbaşkanlığına seçilmiş olan Saparmurat Niyazov halihazırda zaten cumhurbaşkanı olduğundan, görevine devam etti. Aynı adam 22 Ekim 1993’te ise kendisini Türkmenbaşı ilan etti ve bunu soyadı gibi kullanmaya başladı. Saparmurat Niyazov’un enteresan bir hikayesi var, ona daha sonra ufaktan değineceğiz.
Türkmenistan 1995 yılında tarafsız ülkeler arasına katıldı. Nedir bu tarafsız ülke? Bunlar etliye sütlüye karışmazlar, bir savaş mı var, bunlar asla taraf olmazlar. Kimse de bunlara höt diyemez. İsviçre gibi işte. Diğer ülkeler bunları korur, kollarlar. Niye mi? Bu ülkelerin etrafındaki diğer ülkelerde bir problem olursa bu ülkelerde yapılacak toplantılarla sorunlar çözülebilsin, bu ülkeler ara bulucu olsun diye. Biz sadece İsviçre’yi biliyoruz da aslında 10-12 tane falan var bu tarafsız ülkelerden, bu da ekstra bilgi olsun.
1. Gözüm üzerinizde
Ülke resmi olarak cumhuriyetle yönetiliyor. Ama aslında diktatörlük mevcut, ama cumhuriyet. Tanıdık geldi di mi? Detaya girmeyelim, siz ayrıntıları zaten biliyorsunuz.
Türkmenistan’a başka ülkelerden ulaşmak o kadar kolay değil ama biz şanslı sayılırız, zira İstanbul’dan direk uçuşlar var. THY, Lufthansa falan uçuyor oraya bir kaç firma. Ama aralarında bir tanesi Türkmenistan’a yakışır cinsten bir firma: Türkmenistan Havayolları. Uçağa bindiğiniz andan itibaren şu anki cumhurbaşkanı Gurbanguli (Kurbankulu) Berdimuhammedov sizi izlemeye başlıyor. Bu adamı 2013 yılındaki doğum günü partisinden hatırlayanlarınız olacaktır. Herkes oradaydı, malum. Jennifer Lopez, Mustafa Sandal, Hüsnü Şenlendirici, Ziynet Sali, Nancy Ajram vs vs.
2. Adamlar yöneticilerini o kadar çok seviyorlar ki
Bu biraz Stockholm sendromu gibi. Halk bu adamı seviyor ya da seviyor gibi yapıyor. Şehrin her yerinde Berdimuhammedov’un fotoğrafına denk gelmeniz mümkün. Türkiye son yıllarda bir yığın ülkeyle vizesiz seyahat anlaşması gerçekleştirdi fakat Türkmenistan bu ülkeler arasında değil, olsaydı da gitmenizi tavsiye etmezdik çünkü bu ülkeye vize alırken orada kalacağınız oteli bildirmeniz gerekiyor ve şayet o otelde konaklamazsanız, yakalanmanız durumunda deport ediliyorsunuz.
3. Türkleri pek sevmiyorlar
Bakmayın aynı soydan geldik dediğimize, biz ortamlarda “Türküz, kardeşiz” falan diye dolaşsak da bu adamlar böyle konuları hiç iplemiyor hatta Türklere epey de kıllar. Bunda Türklerin de payı var gerçi, oraya giden Türk erkekleri adamların karısına kızına salça olmuş sürekli ve bezdirmişler. Türkmenlerin kızları pek güzel ama bir Türkmen kızı ile Türk erkeğinin birlikte olması oldukça zor. Şayet böyle bir şeye niyetlenirseniz, imkansız aşklardan birisini yaşadığınızı size söyleyebiliriz. Ülkedeki bu durum yerel halka bir ekmek kapısı da doğurmuş durumda, bir Türkle karşılaştıklarında sizden anında rüşvet istiyorlar aksi takdirde sınır dışı ettirmekle tehdit ediyorlar ve ettirebiliyorlar da. Herhangi bir sebepten kolluk kuvvetlerine işiniz düşerse 15 gün içerde tutulup sonra da ülkeden atılmanız çok muhtemel.
4. Türkmenistan’ın incisi Aşkabat
Aşkabat Türkmenistan’da bir başka diyar. Bütün ülke Orta Asya’nın uzun bozkırlarına kurulmuş, baya çöl her yer aslında, Aşkabat da bu çölde bir vaha. Ama suni vaha. Şehir 1948 yılında gerçekleşen bir deprem neticesinde tamamen yerle bir olmuş ve yeniden inşa edilmeye başlanmış ve o inşaat akımı hiç durmadan hala devam edebilmiş. Her yerde saraylar, 5 yıldızlı oteller gibi görünen sıradan ve çoğunlukla içi boş binalar var.
5. Klimalı otobüs durakları
Bizde bile yok lan bu. İBB senelerdir benzeri projeler açıklıyor ama daha 1 tane bile görmedik. Türkmenistan’da var. Çalışmıyor gerçi çoğu. Ve bu klimalı camdan odalar bırakın içinde otobüs beklemeyi, nefes alınamaz alanlara dönüşmüş durumda. Aşkabat’ın sıcağı altında bu camdan odalar baya fırına dönüşmüş durumda.
6. Türkmen kızları
Güzel olduklarından bahsetmiştik zaten. Türkmen kızları isterlerse üniversiteye gidebilirler. Ama üniversiteye gitmek istiyorlarsa kırmızı kıyafet giymeliler, siyah saçlı olmalılar ve saçlarını iki uçlu örmeliler. Sadece farklı ayakkabılar giymekte serbestler, bir de isterlerse yüzleri birbirinden farklı olabilir (!).
7. Mermer Şehir, Aşkabat
Türkmenistan’ın ekonomisi petrol, doğalgaz ve pamuk sayesinde ayakta duruyor. Siyah altın, mavi altın ve beyaz altın olarak adlandırılan bu üçlü, Türkmenistan yönetiminin elini epey güçlü kılmış durumda. Özellikle doğalgaz rezervleri sonsuz gibi bir şey. Ama bu zenginliklerden halka pek bir şey düşmüyor. Ülkede ortalama aylık gelir 40 dolar civarında. Elektrik, su, doğalgaz beleş. Bir kaç sene öncesine kadarher araba başına 6 ayda bir 700 litre yakıt da bedava veriliyordu ama onu kaldırdılar. Türkmenistan bu zenginliğini Aşkabat’a yaptığı konutlarla, apartmanlarla gösterme eğiliminde ve bu alanda hatırı sayılır Guinness rekoruna da sahip. Aşkabat’ın diğer adı da mermer şehir. Şehirdeki binaların tamamına yakını beyaz İtalyan mermeri ile kaplı. Fotoğrafta gördüğünüz yol şehir merkezinden havaalanına dek uzanıyor ve yolun iki tarafında bulunan tüm binalar mermer kaplı.
8. Ülkede acayip anıtlar var
Türkmenistan tüm zenginliğini gayrimenkule yatırıyor. Pamuk, doğalgaz, petrol satıp inşaata yatırıyorlar. Bu yönüyle mimarlar için bir cennet niteliği taşıyor çünkü bu ülkedeki mimarların neredeyse sınırsız bütçeyle en çılgın tasarımlarını bile hayata geçirme şansları var. Ülkedeki bu sıradışı binaların yanında aşağıdaki gibi altın kaplı camiler, anıtlar falan da mevcut ama pek insan uğramıyor. Anıtların etrafındaki insanlar ya dev gibi, taş ve metalden ya da orada çalışanlardan oluşuyor ve onların da orada bulunmaktan zevk aldıklarını sanmıyoruz.
9. Kurtulan çocuk: Saparmurat Türkmenbaşı
1948 yılındaki depremle Aşkabat yıkılınca o dönemin yönetimi, Sovyetler Birliği, depremde yaşamını yitirenlerin anısına Aşkabat’a bir heykel dikmiş. Heykelde bir boğanın boynuzlarının ucunda duran Dünya var. Saparmurat Türkmenbaşı 1948 yılındaki depremde anne babasını kaybetmiş ve hayatı boyunca yurtlarda ya da diğer aile üyelerinin yanında yaşamış. Cumhurbaşkanı olduğunda da bu heykele gözünü dikmiş ve heykeldeki kadının ellerine kendisine ithafen bir bebek eklenmesini buyurmuş. Ülkenin kurtarıcısını, Türkmenbaşı’nı, canını, ciğerini, varını yoğunu simgeleyen bebek tabi ki altından.
10. Aşkabat geniş yollarına, o kadar binasına rağmen oldukça boş bir şehir
Aşkabat’ta bir arabayla dolaşmaya çıktığınızda Kuzey Kore’den çok da farklı manzaralarla karşılaşmıyorsunuz, devasa, otoban gibi geniş ve düz yollar olsa da, oldukça boşlar. Şehrin terk edilmiş olduğunu düşünmek işten bile değil.
11. Çölde vaha dedik, yeşili de eksik değil: Jurashgabat Parkı
Park 70.000 metrekarelik bir alana kurulu ve içerisinde 100 yıllık ve daha yaşlı ağaçlar var. Pavyonları, kamelyalarıyla, restoranları ve kafeleriyle park baya eğlence alanı olarak da kullanılıyor. Parkın ortasında da bir amfi-tiyatro var ve burada konserler veriliyor. Ne alaka bilmiyoruz ama parkta bir de dinozor var. Brachiosaurus olduğunu tahmin ettiğimiz bu dinozor, zararsız.
12. Sovyetler Birliği’nin artıkları
Sovyetler Birliği dağıldığında arkalarında bir çok iyi şey de bıraktılar. Fotoğraftaki kamyonlar 80’li yıllarda Sovyet-Afgan savaşında kullanılmış. Sovyetler geri çekildiğinde bu kamyonların tümü Türkmenistan’a satılmış ve bugün hala ilk günkü gibi sağlam biçimde çalışıyorlar.
13. İsmi bile olmayan sokaklar
Aşkabat Türkmenistan’ın incisi olsa da, şehirden 1-2 saat uzaklıktaki yerleşim yerleri medeniyetten oldukça uzak. Bu yerleşim yerlerinin bazılarında yeterli altyapı bile yok. Elektrik hemen her yerde mevcut olsa da, doğalgaz ve su o kadar yaygın değil. Yollar bozuk. Kısacası Aşkabat’ın dışındaki insanlar için hayat o kadar kolay değil ama kimse de bundan şikayetçi değil, ki bu oldukça tuhaf.
14. Cehenneme açılan kapı: Cehennem Kapısı
Adamlar mekana zaten fazlasıyla yaratıcı bir isim verdikleri için biz başlıkta yetersiz kaldık. Bu çukur 40 yıldan fazla süredir yanıyor. 1971’de Rus bilim insanları bölgede doğalgaz araması yaparken şans eseri bu çukura denk geliyorlar. Çukurdan metan gazı çıktığı için çevreyi korumak amaçlı çukuru ateşe vermişler. O gün bugündür de sönmemiş. 2015 yılında yönetim kuyuyu söndürme kararı almış olsa da henüz uygulamaya koymadı. Söndürdüklerinde oradan çıkan metan gazını ne yapacaklar bilmiyoruz. Umalım da atmosfere salmasınlar.
15. At var, çok at var
Onur Ünlü’nün Mecnun’u için bir acayip ülke olurdu Türkmenistan zira Türkmenler atlarıyla gurur duyarlar. Atlarının ne kadar uzun boyunlu olduğunu göstermek en büyük hobileri. Dünyanın en güzel atı seçilen Ahal Teke (Akhal Teke de olabilir) de Türkmenlere aittir. Bu atlar siyah bile olsalar gün ışığında mermer gibi parlarlar.
16. Dönme dolap olmazsa olmaz
Aşkabat’ın Londra, Los Angeles gibi şehirlerden bir eksiği yok, onun da dönme dolabı var. İnsanlar dönme dolaplarına binip şehrin göz alıcı manzarasını doyasıya yaşayabiliyorlar. Aşkabat gibi komple mermerle kaplı bir şehrin dönme dolabı olmaması zaten düşünülemezdi ama Aşkabat’taki biraz farklı. Adamlar önce dönme dolabı yapmışlar. Sonra onun etrafına başka bir bina yapmışlar. Bu yeni bina manzarayı engellese de, dünyanın en büyük ve en sıradışı dönme dolaplarından birisini yarattığı kesin. Ya da en dar dönme dolabı. Her şey bir yana, cidden çok güzel gözükmüyor mu?
17. Evlendirme dairesi değil Evlilik Sarayı
Türk bir inşaat şirketi tarafından 2011 yılında yapılan saray Türkmen gençlerinin evliliklerini gerçekleştirdikleri yer. Ülkenin ulusal simgesi sayılan 8 köşeli bir yıldız binanın her yerinden görülebiliyor. 8 köşeli yıldızın içinde de bir disko topu var. Eğlenceye de o denli önem veriyor Türkmenler. Bu binada aynı anda birden fazla çiftin nikahı kıyılabiliyor. Burada nikah kıyıldıktan sonra çiftler düğünlerini yapacakları mekanlara uğurlanıyorlar.