Mübadele yıllarını az çok tarih sayfalarından anımsıyor olabilirsiniz. Anımsamayanlar için şöyle ufak bir hatırlatma yapalım; 1920’li yıllarda Türkiye ile Yunanistan arasında vatandaşların karşılıklı olarak kendi ülkelerine zorunlu olarak dönmelerini sağlayan bir uygulama idi. O yıllarda Türkiye sınırlarında yaşayan Rumlar, mübadelede Yunanistan’a gitmeleri gerektiğinde eşyalarının bazılarını belki bir gün geri dönmek umuduyla bırakmışlardı. Fakat dönmediler ve o eşyalardan vatandaşlarımız faydalandı. Tabi haliyle bu durumun karşı örneği, suyun öte kıyısında Yunanistan’da da yaşandı. Oradan Türkiye’ye gelen Türk vatandaşları da arkalarına bakmadan birçok eşyasını bırakıp yollara düştüler. Türkiye’de kurulan ilk sivil bando işte hikayesini böylesine tarihi bir olaydan alıyor. Mübadele yıllarında Rum vatandaşların kilisede ayinlerinde kullandığı enstrümanlar, Yunanistan’a gittiklerinde Türk vatandaşlarına kaldı. Onlar da bu enstrümanları öğrenip bir bando kurma girişimiyle bu işi yıllar içerisinde geliştirdiler. Aradan geçen 93 yıla rağmen bu bando hala çalışmalarını yürütüyor, hem de taviz vermeden. Tarih dokulu kuruluş hikayesiyle, yabancı oldukları bir dizi enstrümanı öğrenme azmiyle, ekmek kavgasının aralarında müzik yapma çabasını sürdürmesiyle “Tarihi Mudanya Belediyesi Sivil Bandosu” başarının en güzel örneklerinden…
1924’te kurulan Türkiye’nin ilk sivil bandosu “Tarihi Mudanya Belediyesi Sivil Bandosu” adıyla Bursa’nın Mudanya ilçesinde kuruldu.
Bandoda her kesimden ve yaştan insan var. Emekli astsubayından, esnafına; gemi kaptanından öğrencisine herkes…
Yaş aralığı çok geniş; 14-70.
Bando, 1923-1924 yıllarında Yunanistan ile yaşanan mübadele döneminde, Rumların kilise ayinlerinde kullandığı ve giderken götürmedikleri enstrümanları kullanmaya başlamasıyla kuruldu.
Mudanya’da bir okulun bahçesinde bulunan enstrümanlar 1924’te “Mudanya Spor Kulubü Mızıka Takımı”na verildi.
Daha sonra adı değişecek olan “Mudanya Spor Kulübü Mızıka Takımı” 93 yıldır basmadık nota bırakmadan hizmet veriyor.
Bando İzmir Marşı, Onuncu Yıl Marşı gibi klasik marşların yanında klasik Türk Müziği’nden yüzlerce eseri de icra ediyor.
18 yıldır bandonun şefliğini yürüten 70 yaşındaki Fehmettin Bahçuvancı 12 yaşındayken Tarihi Mudanya Bandosu’nda gördüğü kurs ile bandoya katılmış.
Fehmettin Bahçuvancı, “Türk Silahlı Kuvvetlerinde 25 sene Bando Astsubayı olarak görev yaptım. Sonra emekli olup kurs gördüğüm bandoya şef oldum. 18 yıldır bandonun şefliği yapıyorum. Türkiye’de kendi bandosu olan başka bir ilçe yok. Biz bu işi hobi olarak yapıyoruz. Mudanya halkı bizi seviyor ve biz de onlara güzel eserler sunmak için çalışıyoruz”
Bandonun yalnızca belediye etkinliklerinde kullanılmadığını, her türlü etkinliklerde çalışmalar yürüttüğünü usta şefi Fehmettin Bahçuvancı şöyle aktarıyor;
“Yaz ve kış döneminde bando kursları açıyoruz. Buraya staj yapmaya gelenler var. Gelenler en çok klarnet, saksafon ve trompete ilgi gösteriyor. Çünkü ilerde kendileri için bu enstrümanlar kazanç kaynağı oluyor”
Bandonun 69 yaşındaki müzisyeni Hüseyin Çelebi de bandoya olan tutkusunu çiftçilik yapıyor olmasına rağmen bastırmıyor ve her fırsatta enstrümanıyla etkinliklerde yer alıyor.
Hüseyin Çelebi de, “Tarlada çapa yapıyorum. Zeytin zamanı hasat yapıyorum. Etkinlik olunca da bandoda davul çalıyorum. Bando benim için bir aşk, bir sevda. Ne mutlu bana ki böyle bir bandoda yer alıyorum”
Bandonun 67 yaşındaki trompetçisi Cengiz Altınışık’ın durumu da Hüseyin Çelebi gibi… Mevcut çalışma hayatına rağmen 1964’ten beri bandoda aktif olarak yer alıyor.
Cengiz Altınışık; “Bir kablo fabrikasında işçi olarak çalışıyordum. Bir yandan çalışırken bir yandan da bandoda trampet çalıyorum. Şimdi emekli olunca çiğ köfte dükkanı açtım. Etkinlikler olduğu zaman da bandoda görev yapıyorum”
12 yıldır bando takımında yer alan Deniz Astsubayı emeklisi Adnan Ataerkil bandoda saksafon çalıyor;
“Bando etkinliği olmadığı zamanlarda gemi kaptanlığı yapıyorum. Denizlere uzak bir adam değilim çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Deniz Astsubay olarak görev yapıyordum. Bando şefimiz çağırdığı zaman da takımda yerimi alıp saksafon çalıyorum”