Türkiye, çevresel geleceği için tarihi bir dönemece girdi. Yıllardır uluslararası iklim taahhütlerine uyum sağlamakta zorlanan, karbon salımı konusunda eleştirilerin hedefi olan ve iklim krizinin etkilerini şehirlerinde ve kırsalında yakından hisseden Türkiye, şimdi yeni bir sayfa açtı: Türkiye’nin ilk iklim kanunu teklifi kabul edildi! Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaşan bu kanun, sadece bir yasal metin olmanın ötesinde; üretimden tüketime, kent planlamasından enerjiye, bireyden devlete kadar geniş bir etki alanına sahip bir dönüşüm manifestosu niteliğinde. Amaç açık: Sera gazı salımlarını azaltmak, iklim değişikliğine uyum sağlamak ve Türkiye’yi düşük karbon ekonomisine hazırlamak. Ancak bu yasanın getirdikleri kadar getirmedikleri de konuşuluyor. Çünkü bazı çevreler bu düzenlemeyi, gerçek bir iklim mücadelesinden çok, karbonun fiyatlandırıldığı yeni bir ticaret rejimi olarak değerlendiriyor. Hadi gelin detaylara birlikte bakalım.
Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım attı
İlk İklim Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek resmen yürürlüğe girdi. Peki bu yasa neleri kapsıyor, hayatımıza nasıl dokunacak ve neden tartışmalara yol açtı?
İklim kanunu ne getiriyor?
Yeni kanunun amacı oldukça net: sera gazı salımlarını azaltmak, iklim değişikliğine uyum sağlamak ve bu süreci düzenleyen yasal bir çerçeve oluşturmak. Bu çerçevenin içinde hem devlet kurumlarının hem de özel sektörün uyması gereken kurallar, tanımlar ve yaptırımlar yer alıyor.
Yasada geçen bazı yeni kavramlar şunlar:
İklim adaleti
Net sıfır emisyon hedefi
Adil geçiş
Karbon kredisi
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)
Gönüllü karbon piyasaları
Bu terimler kulağa karmaşık gelebilir ama temelde hepsi, doğayı korurken ekonomik dönüşümü de yönlendirmeyi amaçlıyor.
Artık devlet kurumları, özel şirketler, hatta bireyler bile kamu yararına alınacak çevresel önlemlere uymakla yükümlü. Denetim ve uygulama işini ise yeni kurulan İklim Değişikliği Başkanlığı üstlenecek. Başkanlık;
Karbon piyasasını düzenleyecek,
Gerekirse veri ve belge toplayacak,
Sektörlere yönelik raporlar hazırlayacak,
Emisyon izni vermeden sera gazı salımı yapılmasına izin vermeyecek.
Ayrıca, her ilde bir İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak. Yani bu mücadele artık sadece merkezi hükümetin işi değil; yerel yönetimlerin de sahaya inmesi bekleniyor.
Emisyon ticaret sistemi nedir?
Biraz teknik bir konu ama basitleştirirsek: Şirketler, atmosfere ne kadar karbon salabileceklerinin bir sınırına sahip olacak. Bu sınırı aşmak istediklerinde ya daha az salım yapan başka bir şirketten “karbon hakkı” satın alacak ya da daha çevreci yatırımlar yapmak zorunda kalacak.
Bu sistemin adı: Emisyon Ticaret Sistemi (ETS). Kulağa modern finans dünyasının yeni trendi gibi gelse de aslında temel amaç kirletmeye bir bedel getirmek.
Cezalar caydırıcı mı?
Evet, üstelik oldukça yüksek! Yeni yasa çerçevesinde;
Sera gazı emisyonlarını zamanında raporlamayan işletmelere 500 bin TL ile 5 milyon TL arasında ceza kesilecek. Ozon tabakasını incelten maddeleri izinsiz kullananlara 2,5 milyon TL ceza uygulanacak. Florlu sera gazlarıyla ilgili kurallara uymayanlar da hem para cezası hem de belirli süre belgelerden mahrum kalma riskiyle karşı karşıya. Bu cezalar, sadece kağıt üzerinde kalmazsa ciddi bir dönüşüm mümkün olabilir.
Her yeni yasa gibi bu da tartışmasız gelmedi. Muhalefet partileri ve çevre örgütleri, yasanın bazı yönlerini sert şekilde eleştirdi. Öne çıkan tepkilerden bazıları şöyle:
CHP’li vekil Ali Mahir Başarır, “Bu yasa beş büyük şirkete yarar sağlamak için çıkarıldı” dedi. Ayrıca, yasanın dezavantajlı bölgelerde yaşayan vatandaşlara bir çözüm sunmadığını savundu.
Saadet Partisi’nden Necmettin Çalışkan, yasanın sadece ismen “iklim” ile ilgili olduğunu ama içerik olarak ticareti öncelediğini vurguladı.
DEM Parti’li İbrahim Akın ise bu sistemin kirletmeyi meşrulaştırdığı görüşünde. Ona göre karbon hakkı alınıp satılacak ve doğa üzerindeki yıkım parayla yönetilecek.
TEMA Vakfı da hayal kırıklığını açıkça dile getirdi. Yasanın “iklim yasası” olmadığını, yalnızca “emisyon ticareti düzenlemesi” olduğunu söyledi.
Bundan sonra ne olacak?
Türkiye’nin ilk iklim kanunu teklifi yazımızın sonuna geldik. Peki şimdi ne olacak? İklim aktivistleri şimdi gözünü 3 Temmuz’da Meclis gündemine gelmesi beklenen enerji ve madencilik yasalarına dikti. Çünkü bu alandaki düzenlemeler, İklim Kanunu’ndan daha bile büyük etki yaratabilir.