Büyü, insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden itibaren toplumlarda her zaman merak uyandırmıştır. Çünkü bu uğraş; bilinmeyene hükmetme ve ölümsüzlüğün sınırlarına ulaşma gibi istekler üzerine ortaya çıkmıştı. Haliyle gizemler, ritüeller, semavi güçlerle iletişim ve mistik oluşumlar gibi pek çok şey insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. Yeni bir araştırmaya göre, dünya genelinde her 10 kişiden 4’ü hala büyüye inanıyor. PLOS One isimli hakemli bilimsel dergide yayımlanan çalışmada, 95 ülke ve 5 kıtadan 140 bin kişiyle anket çalışması yapıldı. Çalışmanın sonuçları bir hayli ilginçti. Detaylara birlikte bakalım.
PLOS One’da yayımlanan araştırmada, Pew Araştırma Merkezi başta olmak üzere birçok araştırma kuruluşunun 2008 ve 2017 yılları arasında yaptığı anketler bir araya getirildi
95 ülkeden 140 bin katılımcının yer aldığı bu anketlerde büyücülükle ilgili birçok soru vardı. Örneğin bu sorular arasında “Nazara inanır mısınız?”, “Kötü büyü yapılabilir mi?” gibi sorular yer alıyordu.
Washington’da bulunan Amerikan Üniversitesi’nde görev yapan Boris Gershman, 140 bin katılımcının sorulara verdiği yanıtları değerlendirdi ve bulgularını istatistiğe döktü.
Araştırmaya katılan kişilerin yüzde 43’ünün, büyü ve büyücülere inandığı anlaşıldı
Ancak büyücülüğe yönelik inançlar her ülkede farklı orandaydı. Örneğin İsveçli katılımcıların yüzde 9’u büyüye inanırken bu oran Tunuslular arasında yüzde 90’dı. Öte yandan Amerikalılar arasında bu oran yüzde 16.5 iken Ruslar arasında yüzde 56. Araştırmaya göre Türkiye’de ise büyüye inananların oranının yüzde 90 olduğu görülüyor.
Bilim insanlarına göre, eğitim ve refah seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde büyücülüğe inanan insanların sayısı çok az
Öte yandan araştırmacılar, sosyal güvenin sağlanamadığı ve önyargıların çok daha fazla olduğu ülkelerde büyü inancının arttığını vurguluyor.
Eldeki veriler doğrultusunda dünya genelinde en az bir milyar insan büyüye inanıyor
Konuyla ilgili açıklama yapan Boris Gershman, tarih boyunca büyücülüğün sosyal uyumu sağlamak ve düzeni sürdürmek için kullanıldığını ifade etti. Ona göre bu işlev, sosyal düzenin resmi kurumlar (polis, mahkeme) tarafından etkili bir şekilde sağlanmadığı toplumlarda daha da önemliydi. Aslında Gershman’ın bu sözleri büyücülük inancının neden gelişmemiş ülkelerde daha fazla olduğunu açıklıyor.
