Ülkemiz doğa güzellikleri ile her yıl binlerce turisti kendine çekmeyi başarıyor. Bu doğa güzelliklerinin başında elbette şelaleler yer alıyor. Türkiye’deki şelaleler sadece gözlerimize görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda izlerken büyük bir keyif almamızı ve huzur bulmamızı sağlıyor. Yani güzel bir şelale görmek ve bunun tadını çıkarmak için Niagara Şelalesi’ne kadar gitmeniz gerekmiyor. Çünkü ülkemizde yukarıdan aşağı dökülen suyu huzurlu bir şekilde izleyebileceğiniz onlarca şelale bulunuyor. İşte Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken şelaleler.
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken şelaleler arasında bulunan Düden Şelalesi, 1965 yılında tabiat anıtı olarak ilan edildi. Antalya şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan şelale, Düden Çayı üzerinde yer alıyor ve serin sularını 40 metrelik falezlerden aşağı döküyor. Düden Şelalesi, kuş gözlemcilerinin de en çok uğradığı yerlerden biridir. Kuşların sesleri ve ormanın hışırtısı ile birlikte Düden Şelalesi’ni seyretmek huzur bulmanızı sağlayacaktır.
2. Güzeldere Şelalesi – Düzce
Türkiye’deki en güzel şelaleler arasında bulunan Güzeldere Şelalesi, Düzce’nin Gölyaka ilçesinde yer alıyor. Bıçkı Deresi üzerinde bulunan şelale, yaklaşık 130 metre yükseklikten aşağıya dökülüyor. Şelale tabiat parkı içinde yer aldığı için çevrede çeşitli ağaçlardan oluşan ormanlar, dinlenme yerleri, yürüyüş parkları ve piknik alanları gibi pek çok farklı olanak bulunuyor. Güzeldere Şelalesi özellikle ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde harika bir görsel şölen sunuyor.
3. Manavgat Şelalesi – Antalya
Antalya’nın Manavgat ilçesinin 3 km kuzeyinde bulunan Manavgat Şelalesi, ırmak sularının 3-4 metrelik bir falezden düşmesiyle oluşuyor. Akdeniz’in sıcak ve serin sularının buluştuğu noktada yer alan şelale, gerçekten çok küçük bir yükseklikten dökülmesine rağmen oldukça geniş bir alana yüksek bir derbiyle akıyor. Yüksek bir derbiyle akan şelalenin sesi ve eşsiz görüntüsü, doğaseverlere harika bir deneyim sunuyor. Ayrıca şelalenin çevresinde pek çok piknik alanı bulunuyor, bu nedenle biraz huzur bulmak isteyenler için burası güzel bir kaçış noktasıdır.
4. Yerköprü Şelalesi – Konya
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken şelaleler arasında bulunan Yerköprü Şelalesi, Akdeniz’e doğru akan Göksu Nehri’nde yer alıyor. 20 metre yükseklikten dökülen şelaleyi görmek için en uygun zaman haziran ayıdır. Çünkü haziran ayında zakkumlar mükemmel bir renk cümbüşü oluşturuyor ve bununla birlikte birçok ağacın çiçeği açınca şelale tam bir doğa harikasına dönüşüyor.
5. Bulut Şelalesi – Rize
Bulut Şelalesi, Rize ilinin Çamlıhemşin ilçesinde yer alıyor. Şelalenin yer aldığı Seyran Tepe’nin rakımı 2451 metredir. Özellikle doğa tutkunlarını cezbeden şelalenin çevresinde 2 kilometrelik parkur bulunuyor. Bu parkurda atlı safari veya yürüyüş yapmak mümkündür.
6. Ilıca Şelalesi – Kastamonu
Ilıca Şelalesi, Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesine 12 kilometre uzaklıkta bulunan Ilıca Köyü’nde yer alıyor. 15 metre yükseklikten dökülen şelalenin oluşturduğu doğal havuz harika bir görünüme sahiptir. Ayrıca şelalenin çevresi çeşitli bitki örtüsüyle kaplı olduğu için egzotik bir görüntü meydana geliyor. Bu nedenle Ilıca Şelalesi, kesinlikle görülmesi gereken şelaleler arasında yer alıyor.
7. Kapuzbaşı Şelaleleri – Kayseri
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken şelaleler arasında bulunan Kapuzbaşı Şelaleleri, Kayseri’nin Yahyalı ilçesinin sınırında yer alıyor. Dünyanın en yüksek ikinci şelalesi olan Kapuzbaşı Şelaleleri’nin en önemli özelliği; kaynağından çıktığı şekilde dökülmesidir. Buraya iki ayrı yol ile ulaşım sağlamak mümkündür. Bu bölge, Kayseri’deki en popüler trekking parkurları arasında bulunuyor. Buraya gelen ziyaretçiler bir yandan şelalenin, diğer yandan doğanın tadını çıkarabilir.
8. Muradiye Şelalesi – Van
Muradiye Şelalesi, ismini Bağdat seferine çıkan Sultan IV. Murat’tan alıyor. 18 metre yüksekliğindeki şelale, Van merkezine 80 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Şelale sadece güzelliğiyle değil, çevresinde oluşan bitki örtüsü ile de ziyaretçileri kendine hayran bırakmayı başarıyor. Şelale her mevsimde farklı bir güzelliğe bürünüyor. İlkbaharda rengarenk çiçekler insanın içini açarken, kış aylarında donan sular masalsı bir görüntü oluşturuyor.
9. Delikli Kaya Şelalesi – Artvin
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken şelaleler arasında bulunan Delikli Kaya Şelalesi, Artvin ilinin Murgul ilçesindeki Başköy Köyü’nde yer alıyor. Doğa tutkunları için adeta keşfedilmesi gereken bir hazine olan şelale, eşsiz güzelliği ve masalsı görünümü ile herkesi büyülüyor. Delikli Kaya Şelalesi, halka şeklindeki bir kayanın içindeki 4 metre çaplı bir oyuktan akıyor. Bu sebeple şelaleye ormanın yüzüğü deniyor.
10. Tomara Şelalesi – Gümüşhane
İsmini çevrede yetişen tek yıllık Tomara bitkisinden alan Tomara Şelalesi, Gümüşhane’de bulunan Tomara Çayı’nda gizleniyor ve doğa severlerin kendisini keşfetmesini bekliyor. Kaynağı yeraltı suları olan şelale, yaklaşık 25 metre ve 15 metre yükseklikten aşağıya doğru akıp yolculuğuna devam ediyor. Şelalenin güzelliği ve çevredeki doğanın mükemmelliğinin yanı sıra, bu bölge kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Her yıl Temmuz ayının ilk haftasında Tomara Şelalesi Kültür ve Turizm Festivali düzenleniyor. Festival, çeşitli eğlenceler, konserler, bisiklet yarışları ve halk oyunları gibi programları içeriyor.
11. Erfelek Tatlıca Şelaleleri – Sinop
Sıra şelalelerden oluşan Erfelek Tatlıca Şelaleleri, Sinop’un Erfelek ilçesine bağlı Tatlıca Köyü’nde yer alıyor. Bu bölgede toplamda büyükten küçüğe 28 tane şelale bulunuyor ve bu şelaleler hep birlikte muazzam bir manzara oluşturuyor. Şelaleler, Karasu Çayı üzerinde yer alıyor ve burada trekking ve tırmanma yapılabiliyor.
12. Mençuna Şelalesi – Artvin
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken şelaleler arasında bulunan Mençuna Şelalesi, Artvin ilinin Arhavi ilçesinde yer alıyor. 92 metreden görkemli bir şekilde dökülen şelaleye ulaşmak için dik ve virajlı yolları geçmeniz gerekiyor. Ancak şelaleye ulaşım yolunu olumsuz olarak düşünmeyin. Çünkü şelaleye ulaşmak için büyük bir çaba harcarken doğa ile baş başa kalabiliyorsunuz. En sonunda şelaleye ulaşıp o muhteşem görüntüyü gördüğünüz zaman harcadığınız tüm çabalara değdiğini anlıyorsunuz.
Adım Caner Cem Martı, 1996 yılında Bartın'da doğdum. 2010 yılında geçirdiğim kaza sonucunda vücudumun %99'u felç kaldı. 2015'ten bu yana bazı cihazlar yardımıyla internet ortamında çalışabiliyorum. İçerik editörlüğü ve sosyal medya uzmanlığı gibi alanlarda tecrübe sahibiyim, ancak asıl uzmanlık alanım SEO uyumlu makale yazmak. Ayrıca front-end tasarımlar yapıyorum. Sinema, spor ve tarih gibi konular çok dikkatimi çekiyor. Özellikle sinema tutkunuyum.
