Cüneyt, ailenin en küçüğü. Oya, onun ablası. Oya’nın büyükleri Yaşar ve Kamuran. Bu 4 kardeş, geçim sıkıntısına düşmüş ve yaşadıkları sorunları çözemedikleri için bir karara varmışlardı. İntihar edecekler ve böylece yaşadıkları sorunlardan ebediyete dek kurtulabileceklerdi. Buna inandılar ve siyanür kullanarak bu hayattan kopmayı tercih ettiler. Kendilerinden haber alınamadığında birilerinin geleceğini bildiklerinden başkalarına zarar verme düşüncesi onları rahatsız etti; evin kapısına “Dikkat! siyanür var.” yazısını asarak bu adaletsiz ve çirkin düzenin hakimiyetindeki dünyaya son iyiliklerini yaptılar… Hepsi orta yaşın üstünde bireylerdi. Ardından Çorum’da yaşayan iki kişi, Bakırköy’de bir aile, Çağlayan Adliyesi’nde kendini boşluğa bırakan kişi…
Sibel ise 20 yaşındaydı. Burada, İstanbul’da ailesiyle yaşayan bir üniversiteliydi. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisiydi. Kalabalık bir ailenin kızıydı. Okuldaki kedileri sever, herhangi birinin hasta olduğunu fark ettiği an derse yetişemeyeceğini bile bile kucağına aldığı gibi Fatih’teki veterinere giderdi. İnsancıldı. Güler yüzlü, şen şak bir gençti Sibel. Ama Sibel artık yaşamıyor. Tıpkı Fatih’te yaşamlarına son veren 4 kardeş gibi o da hayatından vazgeçti.
İntihar vakalarının artması
Birkaç ay önceki 4 kardeş ve Sibel’in igeçtiğimiz günlerdeki ölümü, sosyal medyaya yansıyınca geleneksel medya da “malzeme” yakaladığını anlayıp konunun üstüne farklı bakış açılarıyla da olsa eğildi. Anladık ki, bu insanlar ekonomik sebeplere dayalı çözümsüzlüklerden göçüp gitmeyi seçmişler. Ölüm gibi hayatın en ciddi ve geri dönülmez seçeneğini uygulamaya koymuşlar.
Bu vakalar, ölüm olgusunun çıkar yol gözükmesinin olağanlaştığını gösterdiği gibi konuyla ilgili ortaya çıkan sayısal veriler de durumun ciddiyetinin anlaşılması yönünde mesajlar veriyor.
İntihar oranlarının artmasına ilişkin Dünya Sağlık Örgütü ne diyor?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), intihar oranına ilişkin sunduğu son verilerde küresel düzeyde her 40 saniyede bir kişinin kendi hayatını sonlandırdığını söylüyor. Yani siz, bu yazıyı bitirdiğinizde 1 kişi daha kendi elleriyle yaşam çizgisini silecek. Aynı kurumun sunduğu verilere göre intihar eden her 4 kişiden 3’ünün yaşamını sonlandırma sebebi ekonomik koşulların kötü olması ve buna bağlı olarak işsizliğin yaygınlaşması. Çünkü ekonomik anlamda çözümler üretemeyen ve sosyal anlamda izole olduğunu hisseden bireyler intihar etmeyi çıkış yolu olarak görüyor.
Dünya genelindeki incelemerin sonucuna göre bu geri dönülmez yolun seçilme sebeplerinin başında bipolar bozukluk, depresyon ve şizofreni gibi zihinsel sağlık sorunları geliyor. Diğer başlıca sorunlar ise psikoz, ani verilen kararlar, yardım çağrısında bulunmak isteme (çelişki gibi gözükse de ölümü seçme sebeplerinden biri bu), yapılan bir hatanın telafisinin olmayacağına dair gelişen inanç, işsizlik ve ekonomik sebeplerin kötü olması ile varoluşsal sancılar.
Türkiye’de intihar etme oranı arttı mı?
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), konuyla ilgili sunduğu verilerde 2018’de 3161 kişinin kendini öldürdüğünü açıklıyor. Bu tip olayların sebepleri olarak da “çeşitli hastalıkların yarattığı psikolojik çöküntü, ekonomik sorunların yarattığı geçim sıkıntısı ve aile içi şiddet gösteriyor.
Ülkemiz koşulları da bu sebeplerin ortaya çıkması için oldukça elverişli bir yapıya sahip….
TUİK, İntihar oranlarına dair başka ne söylüyor?
2000-2012 arasındaki intihar sayılarını 2000 civarında seyrettiğini belirten kurum, 2012 yılı ve sonrasında bu sayıdaki artışın yaklaşık % 50’ye yakın ve hatta üstünde olduğunu belirtiyor. Veriler, bu yıldan sonraki dönemde her yıl yaklaşık 3000 kişinin kendi hayatına son verdiğini gösteriyor. Ayrıca sadece 2018’de günde ortalama 8 kişinin kendi hayatına son verdiği de başka bir gerçek. Başka bir deyişle, bugün bitmeden en az 9 kişi daha hayatına son verecek… Sebep mi? Bir önceki başlığın altında yer alan paragrafın son cümlelerini tekrar okuyunuz.
İntihar sonucu ölümlü vakanın en fazla görüldüğü şehir İstanbul
BBC’nin TUİK verilerine dayandırarak sunduğu habere göre en fazla intihar sonucu ölüm İstanbul’da gerçekleşiyor. Sadece 2018’de İstanbullu 432 kişi kendi yaşamına son verdi. İstanbul’dan sonra en çok intihar sonucu ölüm olayının yaşandığı şehir Ankara. Ankara’da aynı yıl 194 kişi kendini öldürdü. Ankara’yı sırasıyla İzmir, Bursa ve Konya takip etti.
İntihar sonucu ölümün cinsiyetlere göre dağılımı
Kendi yaşamına son veren erkeklerin sayısı intiharla hayatına son veren kadınlardan sayıca önde gidiyor. Uzmanlara göre bunun olası sebeplerinden biri toplumsal iş bölümü nedeniyle erkeklerin üstlendiği “evi geçindirme” görevinin ekonomik koşulların yetersizliği sonucu artan işsizlik ve buna bağlı olarak yaşanan ekonomik sorunlar.
2018’de intihar eden 4 bireyden 3’ü erkek. Aynı yıl içinde intihar eden erkek sayısı 2391 oldu. Bu şekilde ölümü seçen kadın sayısı 770.
İntihar olgusu ve konuyla ilgili uzman görüşü
Üsküdar Üniversitesinden Prof. Dr. Kemal Arıkan konuyla BBC’ye verdiği demeçte korkutan tabloyu teyit ediyor.
Arıkan, dünyanın diğer toplumlarındaki intihar oranıyla karşılaştırıldığında Türkiye’de gerçekleşen intihar oranının düşük seyrettiğini belirtiyor ancak bunun sebebinin “Allah korkusu” olarak açıklanabilecek dini sebepler ile “aile bireylerinin geleceği” konusundaki endişeye dayanan nedenlerin varlığından söz ediyor. Arıkan, ayrıca ölümü seçmenin olağanlaşması noktasında uyarılarda bulunmayı da ihmal etmiyor.
Prof. Dr. Arıkan, intihar etmenin biyolojik, psikolojik ve ekonomik sorunlarına dikkat çekerken ülkemizdeki intihar ederek yaşamına son veren insan sayısındaki artışın ciddiyetinin anlaşılması gerektiğini vurguluyor. Ona göre savaş durumlarında ve ekonomik kriz dönemlerinde intihar etme oranı azımsanmayacak denli önemli bir konu.
Sosyolojik sebeplerin dışında Suriye ve Libya olaylarının yanında bir de yaşanan ekonomik krizin derinleşmesi Türkiye’de kulağımıza gelen intihar vakalarının sebeplerine ışık tutabilir mi?
Arıkan, çözüm önerisinde devlet mekanizmasını işaret ediyor
Arıkan, teşhisin yanı sıra tedavi önerisini de sunuyor. Ona göre intihar oranlarının düşürülmesi için devlet mekanizmasının devreye girmesi gerekiyor. Sosyal destek sisteminin güçlendirilmesinin intihar etmeye meyilli bireylerin çözüm bulma süreçlerinde etkili olabileceğini belirten Arıkan ilgili kurumların daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ifade ediyor.
Olması gerekenin altını çizen Arıkan’a hak verdiniz değil mi? Erkek şiddetiyle öldürülen kadınların ya da tecavüz vakalarındaki artışın yüksek seviyede seyrettiği bu dönemdeki önlemler düşünüldüğünde intihar konusunun alt sıralarda yer alma ihtimali de başka bir gerçek…
Kendine zarar vermeye meyilli olduğu düşünülen bireyler için yapılabilecekler
Psikolog Doğan Demirkan Özdemir’e göre yaşamına son vermeyi düşünen bireyler, girişimde bulunmadan kısa bir süre önce bazı belirtiler gösterirler. Özdemir, hepimizi uyarıyor ve bu belirtileri gösterdiği düşünülen kişiler için yapılabilecekleri sıralıyor.
Söylemler çok önemli
Özdemir, “yakında benim için kaygılanmanıza gerek kalmayacak” ve “yakında benden kurtulursunuz” gibi söylemlerin gözardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca içe kapanma, sosyal etkileşimden kaçınma, kişisel eşyaları dağıtma gibi eylemlerin de intihar etmeyi düşünen bireyler için gözlemlenmesi gereken belirtiler olduğunu ifade ediyor.
Bu tip belirtilerde bulunan bireyler için yapılması gerekenler noktasında da tavsiyelerde bulunan Özdemir, intihar konusunda yapılacak konuşmaların bu eyleme meyilli olan kişiler üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini vurguluyor. İletişim kurma çabalarının devam ettirilmesi gerektiğini çıklayan Özdemir, profesyonel yardımın da kesinlikle seçenekler arasında olmasını öneriyor.
Yine intihar etmeyi düşündüğü sanılan bireyin yanında olmak ve yaşama sevincini yaratabilecek aktivitelerde eşlik etmek uzmanların önerdiği “yapılabilecekler” arasında sayılıyor.