Issız bir adaya düşsem sanırım Ziya Nail Dölen gibi davranırdım. Balkan Savaşı’nda gerilla olarak Bulgarlarla savaşan, daha sonra Paris’te tarım eğitimi alan Ziya Nail Bey’in yolu 1940 yılında, üzerinde bir manastır harabesinden başka şey olmayan ıssız bir adaya düşüyor. Yorgun bedenini ve zihnini ziraata adıyor Nail Bey. Şimdi adanın adı Nailbey Adası. Bursa’da, Ulubat Gölü’nde.
“Her zaman keşfetmek için bak” sloganıyla 20 yılı aşkın süredir doğa severlerin hayallerine dokunan Atlas Dergisi ülkemizin hem bilinen hem de kıyıda köşede kalmış adalarını listeledi.
Akdamar adası
Turgut Tarhan
Akdamar, Van Gölü’ndeki dört adadan en büyük olanı. Güneyde Gevaş ilçesi açıklarındaki Akdamar Adası, adayla aynı adı taşıyan kilisesiyle ünlü. Akdamar Adası anakaraya 4, Gevaş’a yaklaşık 9 kilometre mesafede. Yakın zamanda restore edilip müzeye çevrilerek turizmin hizmetine sunulan Akdamar Ermeni Kilisesi, 915- 921 yılları arasında Vaspurakan Kralı 1. Gagik tarafından mimar keşiş Manuel’e yaptırıldı. Kilisenin etrafındaki şapel ve çan kulesi ise daha sonraki yüzyıllarda ilave edildi.
Giresun adası
Fatih Pınar
Kıyıdan bir mil açıktaki Giresun Adası’nın yüzölçümü yaklaşık 40 bin metrekare, en yüksek yeri yaklaşık 30 metre. Gemiler Çekeği’nden ve Aksu Deresi’nden kalkan teknelerle adaya gitmek yaklaşık 20 dakika sürüyor. Yaz sezonunda günübirlik ziyaret edilen ada doğal bir piknik alanı.
“Argos Gemisi’nin Yolculuğu” adlı destanda Aretia Adası ( Ares’e adanmış ada) adıyla geçen adaya dair kayıtlar antik döneme kadar gidiyor.
“Söylenceye göre Argonautlar Altın Post’u bulmak için yaptıkları yolculuk sırasında Aretia’ya da gelmişler ve burada ejderha yapılı kuşlarla karşılaşmışlar. Adayı çepeçevre saran kayalıklar martılara ev sahipliği yapıyor. Kayalıkların yukarısında adanın yeşil bölümünü kuşatan yıkık surlar ve eski bir yerleşimin izlerini bugüne taşıyan tarihi kalıntılar şimdi Giresunlu piknikçilere fon olmuş” diyor Atlas yazarı Bülent Kale.
Bozcaada
Sanem Yazıcıoğlu
Antikçağ kaynaklarında Tenedos adıyla anılan Bozcaada, 36 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye’nin Gökçeada ve Marmara Adası’ndan sonra üçüncü büyük adası. Kıyıdan altı kilometre açıkta bulunan adanın Çanakkale Boğazı’na uzaklığı 19 kilometre. Yerleşik nüfusu 2 bin kadar olan Bozcaada, en canlı döneminde dört, beş bin kişiyi ağırlıyor.
Kefken adası
Kocaeli’nin Kandıra ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki Kefken yerleşimi açıklarındaki Kefken Adası’nın yüzölçümü 0.11 kilometrekare, kıyı uzunluğu 1.7 kilometre. Balıkçıların uğrak yeri olan adada iki uzun dalgakıranın tekneleri dalgalardan koruduğu büyük bir liman var. Karadeniz’de kötü hava koşullarında çaresiz kalan gemiler için ideal bir sığınak olan limanı balıkçılar da kullanıyor. Kefken Adası amatör sualtı avcılarının da uğrak yeri.
Cenevizlilerden kalma kale surları ile Roma ve Bizans dönemlerinden kalma mimari öğelerin yanı sıra birçok antik su kuyusunun bulunduğu Kefken Adası 1. derece tarihi sit alanı.
Çam ağaçlarıyla yeşil bir görünüme sahip adada 1800’lü yıllarda kurulan bir de deniz feneri var. Kefken Adası’nın nüfusu her ne kadar deniz feneri ve sahil güvenliği görevlilerinden oluşsa da Türkiye’nin Karadeniz’deki üzerinde yerleşim olan tek adası.
Galatasaray adası
Suada Club Arşivi
İstanbul Boğazı’nın Kuruçeşme açıklarında bulunan Galatasaray Adası, Boğaz sularının çevrelediği iki kara parçasından biridir (diğeri Kızkulesi). Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından 1872’de Sarkis Balyan’a hediye edilen ada, bir dönem Sarkis Bey Adacığı olarak anıldı. Osmanlı döneminde ünlü ressam Ayvazovski’nin kaldığı ada, 1914’ten sonra kömür deposu olarak kullanıldı ve şehir hatları vapurlarının yakıtı adadan sağlandı.
Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Sadık Giz, 1957 yılında 150 TL karşılığında satın aldıktan sonra günümüzdeki adıyla anılmaya başlayan ada 1968 yılına dek Galatasaray Spor Kulübü Sutopu Şubesi’ne tahsis edildi. Ada üzerindeki işletmeler Mehmet Koçarslan tarafından 2006’da üç yıllığına kiralandı ve yeniden düzenlenerek 2007 yılında İstanbul halkının hizmetine sunuldu. İşletmeci, adanın üzerindeki tesislere “Suada” adını verdi.
Ayvalık adaları
Sinan Çakmak
Yuvarlak bir sofraya benzer lav birikintisinden başka bir şey olmayan Şeytan Sofrası’ndan adalar manzaralı günbatımı kuşkusuz Ayvalık’a yolu düşmüş hemen herkesin yaşadığı bir deneyimdir. Sofranın bulunduğu tepede demir kafes içindeki “şeytanın ayak izi” ise günbatımının büyüsüne mistik bir boyut katma hevesinde.
Balıkesir’e bağlı Ayvalık ilçesinin kuzey ve kuzeybatı kıyılarında bulunan çok sayıdaki adanın en büyüğü Patriça’nın, yani Cunda’nın yeni adı Alibey Adası. Bu adayla birlikte Ayvalık adalarının tümüne Yund Adaları da denir. Adalar toplam 28.5 kilometrelik kıyı uzunluğuna ve 23.3 kilometrekare yüzölçümüne sahip.
Prens adaları
Orhan Durgut
Bu adalar grubu tarihte Papaz Adaları, Ruh Adaları, Bahtiyar Adaları, Halka Adalar, Kızıl Adalar adalarıyla da anıldı. Prens Adaları adı ise Bizans devrinde prens ve prenseslerin sürgün yeri olmasına dayanıyor.
Toplam alanı 12 kilometrekareye yaklaşan Prens Adaları Bostancı’dan Kartal’a uzanan kıyı şeridinin karşısında diziliyor. İstanbul tarihi yarımadasına uzaklıkları yaklaşık 13-22, Anadolu yakası kıyılarına uzaklıları ise 4-8 kilometredir.
İstanbul’un bu adalardan oluşan ilçesinin yerleşik nüfusu yaklaşık 18 bin. Ama Adalar Belediyesi’nin verilerine göre yazın hafta sonları adaları ziyaret edenlerin sayısı 500 bini geçebiliyor. İstanbulluların yazlık mekânı olmasının da etkisiyle kış aylarında iyice tenhalaşan adalarda boş sokaklar kedilere ve martılara kalıyor; yerleşik kış nüfusu, yerleşik yaz nüfusunun çok gerisine düşüyor.
Alibey (cunda) adası
Yunus Emre Aydın
Çevre uzunluğu 44,818 metre olan Alibey Adası sonradan yapılan köprüyle karaya bağlandığından bugün bir yarımada görünümünde. Adanın Ayvalık’tan bakıldığında solundaki boğaza Dalyan Boğazı, sağındakine de Dolap Boğazı adı veriliyor. Ayvalık merkezine karayolu ile 8 kilometre uzaklıktaki adaya Ayvalık’tan hem dolmuş hem de tekne seferleri yapılıyor. Çevresi doğal plajlarla kaplı ada, balık lokantaları ile ünlü.
Kekova
Gökhan Tan
Adeta jöleye hapsedilmiş pasta süslemeleri gibi görünen birbirinden ilginç arkeolojik nesneleriyle Kekova çevresi konuklarına ilginç bir deneyim yaşatıyor. Kekova Adası, kıyıdan birkaç deniz mili açıktaki dar ve uzun coğrafi yapısından dolayı Kale (Demre, Simena) ile Üçağız (Teimioussa) köyü arasında yer alan bütün körfeze adını veriyor; ada, körfez ve anakaranın kıyılarını kapsayan bir tanımlamadır Kekova. Bir zamanlar yoğun keklik barındırması nedeniyle keklik adası anlamında Kakava-Kekyova denilen ada şimdiki haritalarda Geyikova adıyla geçiyor.
Kaş ile Demre arasında yer alan Kekova kıyı şeridini eşsiz kılan en belirgin özellik; deniz seviyesinin antikçağdan bu yana sürekli yükselmesiyle arkeolojik kalıntıların sualtında kalması. Öte yandan bu mimari öğelerin su yüzeyinden çıplak gözle rahatlıkla görülebilmesi. Kimi yerlerde su seviyesinin hemen altında başlayan kalıntıları, kayaya oyulmuş gizemli odacıkları, merdivenleri ve duvarlarıyla çevreyi keşfetmenin tek aracının deniz kanosu olduğunu belirtmeliyiz. Bunun için deniz kanosu turları düzenleyen birkaç acente ve kano merkezinin bulunduğu Kaş’a uğramak gerekli. Kaş’ta günlük, haftalık turlar düzenleyen profesyonel kuruluşlar var.
Foça adaları
Yunus Emre Aydın
Hayırsız (Atatürk), Metalik, Orak, Pide, Fener (Oğlak), Eşek, İncir adalarında fokların yanı sıra pek çok kuş türü barınıyor.
Antikçağdan bu yana ününe ün katan Siren Kayalıkları Foça açıklarındaki adaların en büyüğü olan Orak Adası’nın güneybatısında. Bu kayalıklarda fokların barındığı; biri sualtında, beşi karada olmak üzere toplam altı mağara var. Zaten Foça adının dönüştüğü antik “Phokaia” sözcüğünden de anlaşılıyor buranın fok yurdu olduğu. Akdeniz foklarının barınağı olduğu için adada kayalıklara çıkmak, yüzmek ve avlanmak yasak. Diğer adalarda ise yalnızca olta balıkçığına izin var.
Homeros’un “Yolunu şaşıran gemilerin çarptıkları kayalıklar” dediği Siren Kayalıkları tarihin babası Homeros’tan bu yana pekçok yazara, şaire, ressama, sinemacıya esin verdi. Yazarınız da bu kayalıklarda yaşadığına inanılan su perisi Sirenlerle ilgili söylenceye “Kırkından Sonra” başlıklı şiirinde gönderme yapmıştı; “Deli dalgaların karnında dikbaşlı sereninden korsan bir gülüş kalsın/ Sirenler alsın seni kaptan, denizkızlarının dilinde şarkın kalsın”.
Heybeliada
Orhan Durgut
Prens Adaları’nın en büyüğü Büyükada’yı 2.35 kilometrekare yüzölçümüyle Heybeliada izler. Türk siyasi tarihinde önemli yeri olan İsmet İnönü ve edebiyatın değerli simalarından Hüseyin Rahmi’nin adı Heybeli ile bütünleşmiştir. Ünlü “Hababam Sınıfı” yazarı Rıfat Ilgaz gibi pek çok ünlü konuğu da ağırlamış olan Sanatoryum da Heybeli’nin önemli tarihsel motifl erinden biri. Rıfat Ilgaz, hastanede geçirdiği günleri “Daha beş ay geçmeden/ üstünden ilk istidamın (dilekçe)/ nasıl oldu da girdik Heybeli’ye!” dizeleriyle başlayan “Sanatoryum” başlıklı şiirinde, adı Heybeli’yle bütünleşen ünlü hastaneyi konu almıştı.
İzmir adaları
Fatma – Orhan Durgut
İzmir aslında ada zengini illerimizden. Ama üzerinde yerleşim olan adası yok denebilir. Tüm Türkiye’nin adalar listesinde ilk dörde giren Uzunada’nın askeri bölge olması belki bunda etkilidir. Belirtmeden geçemeyeceğiz bir nokta da Karantina Adası’nın haritalarda anakaranın uzantısn gibi gösterilmesi. Oysa ada anakaraya daracık bir karayoluyla bağlanıyor. Bu yol haritalarda neden bu denli kalın görünüyor, anlaşılır gibi değil.
Bodrum adaları
Saner Gülsöken
Dünyanın sayılı sualtı müzelerinden birini barındıran Bodrum, bütün güzellikleri yanında sualtı turizminde de Türkiye’nin dışarıya açılan penceresidir.
Bugün Bodrum Yarımadası çevresindeki adaların adları varsa bunun başlıca dayanaklarından biridir “mavi yolculuk”… Bodrum’dan güneydoğuya uzanan Gökova Körfezi’nin adalarıyla, koylarıyla keşfi Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ve Azra Erhat’a borçlu olduğumuz bir maceradır.
Fethiye adaları
Turgut Tarhan
Kimileri isimsiz birçok adayı, dantel gibi koylarla türkuvaz sularda buluşturan bölgenin “mavi yolculuk” tarihinde ayrı bir yeri var. Mavi yolculuğun öncülerinden ressam ve şair Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun 1973’te kayaya bezediği balık resmi ve yanı başında Azra Erhat’ın çakıl taşlarıyla yaptığı uçurtma mozaiği “Oniki Adalar” turunun görülmeden geçilmez klasiği. İki sanatçının ürünüyle taçlanan Taşyaka içindeki Bedri Rahmi Koyu, aynı zamanda bölgenin en güzel koylarından biri.
Bir kısmının adını sanını hiç duymadığımız hatta varlıklarından bile haberdar olmadığımız adaların devamı için Atlas Dergi’ninTürkiye Adalar Atlası Ekine göz atabilirsiniz.