‘Dünyanın en yaratıcı milletleri’ sıralaması yapılsa ilk beşe kafadan yazarlar ismimizi herhalde. Dünyanın her yerinde geçerli çoğu durum, olay bizdeyse tekrar tanımlanır neredeyse.
Mesela öğrencilikten, askerliğe; mimariden, siyasete kadar konu edinebileceğiniz her olayın, hatıranın önüne; “Türk tipi …” öbeğini getirmeyi deneyin hemen garip haber spotları, tuhaf arkadaş hatıraları gelecek önünüze. Şu an zihninizde uçuşan düşünce bulutu bizim alameti farikamızdır işte.
Dolandırıcılık da böyle bir konu. Çin’den ayakkabı ihraç ederken; sağ çiftlerini bir gümrüğe, sol çiftlerini diğer gümrüğe istetme hikayesini bilirsiniz hepiniz. Hani sen ayakkabıları almaya gitmezsin, gönderen masraflı olduğundan geri çağıramaz; ihaleye düştüğünde de sadece bir çiftleri olan ayakkabılar kimsenin işine yaramaz, takip eder iki ihaleyi de sen alırsın falan. Bu nitelikli olanı işte. Uluslar arası arenada sergilediğimiz bir performans. Birde kendi aramızda, mahalli ligde hünerlerimiz var ki evlere şenlik.
Bildiniz Bal deresi balları 🙂 … Birisi meşhur balların patronu olan iki kişi, TV reklamları aracılığıyla planlı ve projelendirilmiş gibi gösterilen tarım arazilerini satarak vatandaşları dolandırdığı şüphesiyle göz altına alındı. Sağlık dolandırıcılığı vs derken uzun zamandır gündem olunca bir bakalım dedik; bize has kaç tezgah kurulmuş.
Sahte dondurma çubuğu çetesi
Kuruşçu tabirini bilir misiniz? 🙂 Öyle bir konu işte. Abiler 50 kuruşluk dondurmalardan çıkan bedava çubuklarından yapmaya karar vermişler zamanında. İstanbul’da bir iş hanında kiraladıkları ofislerinde başlamışlar bu tahtacıkların sahtesini yontup basmaya. Birkaç marketle de anlaşmışlar, bu çubuklar karşılığında aldıkları bedava dondurmaları başka bakkal ve marketlere yarı fiyatından satıyorlar. Bu tezgah 3 sene kadar devam etmiş. Sonra ilgili firma ürettiklerinden daha çok çubuğun dönmesinden bıkıp şikayette bulunmuşlar da öyle sonlanmış ‘bedavadan dolandırıcılık’ 🙂
Ahbap olduktan sonra “kuzu kuzu” dolandıranlar
Şık giyimli abiler modelli, marka arabalarla Erzurum’da geçimini hayvancılıktan sağlayan bir köye gelir, kendilerini de koyun tüccarı olarak tanıtırlar. Önce bir kaç koyun alıp parasını da peşin öderler, köylüyle ahbap olurlar. Hatta bir köylüye borç para bile verirler. Köylülerin güvenini iyice kazanan abilerimiz, iki bin koyunlarını şehirde satmak üzere tırlara doldururlar. Hatta satış işlemleri için 2 bin dolar civarında bir parayı da alırlar köylüden. Sonrası malum tabi, koyunları bulmaktan daha zor abileri bulmak.
Merhaba ben Azrail’im ve bana epey borcun var
Bu olay Gebze’de. Kapı çalınır ve kadının karşısında, siyahlar içindeki adam konuşur, “Ben Azrail’im. Borcun çok. Canını alacağım ancak önce kefaretini öde. Birazdan gelecek adama tüm paranı ver ” der. Ardından kapıya gelen ikinci adamdan yardım ister kadın “Bu adam ben Azrail’im diyor! ” Sizce kapıya gelen adam ortağı olduğu Azrail’i görüyor mu ? :). Korkuttukları kadının tüm para ve ziynet eşyalarını alan Azrail, yevmiyeyi doğrulttu bile.
Ben Allah’ım diyip 2,5 trilyonu hacılamak
10 yıl boyunca süren bu dolandırıcılık gerçekten sınırları zorlayan cinsten bir olay. Kandırdıkları insanların telefonlarında teknik bir değişiklik ile aradıkları zaman Mekke alan kodu çıkmasını sağlayan dolandırıcılar, Mekke’den arayıp “40 dakika sonra yanındayım kulum, hangi peygamberimi istersin getireyim” gibi uçuk iddialar ile sınırları zorlamıştır. Bunun ayrıntısını anlatsak da “Hadi canım artık” dersiniz biliyoruz:). Ahan da haberin kendisi.
Gazinoda, pavyonda müşteri olup üstüne bahşiş almak
Çeşitli banknotları fotokopicide çoğaltılıyor. Aslında şimdilerde kırtasiyeden daha başarılı kopyaları alabiliyorsunuz ya neyse… Bu fotokopi paralarla pavyonda eğlenirken yanınıza gelen dansöze vs “Ben 100 lira takıp, elli alayım. Elli lira takmış gibi olayım” falan gibilerinden bahşiş takıyor, ışıktı sesti derken anlaşılması mümkün olmayan sahte parayla gerçek para değiştiriliyor.
Bir de televizyon kanalından lansmanı yapılanlar var
” 1 deel, 2 deel, 3 deel; tam beş kavanoz bal” muhabbetini biliyoruz. Bu kanallarda bir de “İmarlı, planlı ve projeli satılık arsa” muhabbeti var. Aslında tarım arazisi olan binlerce metrekarelik alanları projelendirilmiş alanlar gibi gösterip, 2. sınıf uydu kanallarında reklamları yapılır. Otobüs ve arabalarla da onlarca vatandaşı ‘dutluk’ olan tarım arazisine götürür, bir de burada anlatırsınız hikayenizi. Sonunda ikna olanlarla alan razı satan razı pozisyonu alıp devrini gerçekleştirirsiniz.