Türk askeri, 1950 sonrası dönemde onlarca kez çıkarılan tezkerelerle birden fazla ülke ve coğrafyada çeşitli görevler aldı. Son gelişmelerden sonra neredeyse “kesinleşen” durum gösteriyor ki bu kez Libya’ya doğru intikal var…
Kaddafi’nin devrilmesi sonrası sürekli bir iç huzursuzlukla boğuşan, darbelerle özdeşleşen Libya, son olarak merkezi hükümet ile Hafter’in Ordusu isimli silahlı güç arasındaki çatışmalar neticesinde bir anlamda ikiye bölünmüş ve çare olarak merkezi hükümet TSK’yi yardıma çağırmıştı. Türkiye’nin çağırıyı olumlu karşılaması sonrasında anlaşılan o ki, TSK bir kez daha yurt dışına gidecek.
Gündem Libya yolculuğu olunca akıllara Uzak Doğu, Afrika, Balkanlar ve Ön Asya gibi çok geniş bir coğrafyaları içine alan ve soru işaretleri yaratan yurt dışı askeri görevler geldi. Hatırlayalım mı?
TSK, Cumhuriyet sonrası ilk yurt dışı görevinde: Kore Savaşı
Soğuk Savaş sürecinin ilk silahlı çatışması olarak tarihe geçen ve Kuzey Kore ile Güney Kore’nin çift kutuplu dünya düzenini temsil eden ABD ve SSCB’ye sırtlarını dayayarak birbirlerine diş bilemeleri neticesinde gerçekleşen Kore Savaşı yaklaşık 3 yıl sürdü. 1950’de başlayan çatışmaların ardından ABD’nin desteği ve isteği doğrultusunda Türkiye’de de tartışmalar başlamıştı. Çünkü ABD, TSK’yi orada görmek istiyordu. Sonuç itibariyle TSK, TBMM’nin onayına sunulmadan çıkan bir emirle Kore’ye doğru yola çıktı. NATO’ya üye olma kaygısı ve SSCB’nin artan etkisine karşın önlem olması için gerçekleştirilen bu eylem Demokrat Parti’nin ve Adnan Menderes’in hala sert şekilde eleştirilmesinin başlıca sebeplerinden biri olarak görülüyor.
TSK, Kore’ye Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında 5000’i aşkın askerle gitti. Savaş süresince bölgede toplam 52 bin Türk askeri görev yaptı.
Sıcak çatışmaların yaşandığı bölgede görevini başarıyla yerine getiren TSK’nin şehit sayısı 721 olarak kayıtlara geçti. Anavatandan yaklaşık 7700 km uzakta 721 şehit…
Türk askeri 90’lı yıllarda her yerde: Somali
Soğuk Savaş’ın final sahnelerinin oynanmasıyla dünya yeni bir çehreye bürünmüş ancak bu çehrede iç çatışmalar alıp başını yürümüştü. Bu iç çatışmaların kanla sulanan topraklarından biri de Somali’ydi. Dönemin yeni yetişen siyasetçilerinden biri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın şiddetle karşı çıktığı hatta asker gönderenin “uşaklık” ettiğini belirttiği Somali’ye ilk askerimiz 1993 yılında ayak bastı.
Bugün hala bölgede yurt dışındaki en büyük askeri üssünü bulunduran TSK, açtığı askeri okullarla onlarca Somali askerini yetiştiriyor ve teçhizatlarını temin ediyor. Bölgede 300 civarında Türk askerinin bulunduğu biliniyor.
Türk askeri 82 yıl sonra Balkanlar’da
Bosna-Hersek’te Türk varlığı
TSK, o günden beri ciddi anlamda üstüne düşeni yerine getirdiği bilinen ve gıpta ile bakılan bir güç olarak değerlendiriliyor.
Türk askeri Arnavutluk’taki karışıklıklar için de yardım eli uzattı
Ülkede yaşanan huzursuzluğun yok edilmesi ve barışın tesisi için TSK, bir kez daha yurt dışına gönderildi. Ordunun bu ülkeye insani yardımların ulaşması için aktif rol aldığı biliniyor. Türk askeri 1997’de gittiği ülkede 4 ay kaldı. Bu süre içinde 799 asker görev yaptı.
TSK Essential Harvest Harekatı kapsamında Makedonya’da
Bir başka sınav yeri Kosova oldu
Türk askeri için bir sonraki intikal Afganistan’a
Türk askeri, Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) Harekatı’na 2002 yılının Şubat ayında dahil olmuş ve alkış toplayan neredeyse tek ordu olmuştu. Çünkü amaç emperyal güdüyle hareket etmek değil, bölge halkına yardım eli uzatmaktı.
Bölgede 500-700 civarında askerin görevli olduğu belirtiliyor.
Irak’tan Lübnan’a kadar; her zaman her yerde
TSK, aldığı görevleri yerine getirme konusunda parmakla gösterilen bir ordu oldu. Bu yazıda sayılan görevlerin dışında birçok görevde yine desteğine ihtiyaç duyulan bir ordu olarak sürekli aktif bir görüntü çizdi. Irak-İran Savaşı’ndan tutun da Körfez’deki hareketliliklere kadar birçok konuda çizmeler giyildi. Tüm bu operasyon ve askeri süreçlere ek olarak El Halil’den, Gürcistan’a hatta Doğu Timor’a kadar birçok bölgede varlığını hissettiren Türk Ordusu, Türkiye için de kararlaştırılan Güneş, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi haklı ve başarılı operasyonları yürütmesiyle de gündemde yer tutmaya devam ediyor.
Siyasi tartışmalara girilmeksizin görev anlamında üstüne düşeni yapan Türk ordusu bu konuda güvenilen bir kurum ancak Libya konusu ayrıca bir tartışma yaratmaktadır. Çünkü bu yurt dışı görevlerinin büyük çoğunluğunun gerekliliği noktasında hala soru işaretleri ve bu soru işaretlerinin yarattığı tartışmalar söz konusu.
Radikal siyasi hareketlerin kurbanı olan TSK’nin hala başarıyla hareket etmesi ve temel dokularının henüz bozguna uğratılmamış olması da ayrıca takdire şayan bir gücü ortaya koymakta.