Çanakkale Boğazı’na yakın Troya adlı kentte, günümüz dünyasından 3200 yıl öncesine uzanan, üzerinde yaşadığımız topraklarda doğmuş efsanevi bir hikâye. Homeros’un İlyada isimli destanında söz ettiği bu savaş kimilerine göre Doğu ile Batı arasındaki ilk büyük savaş olurken birçok ilginç rivayete konu olmayı da başarıyor. Efsane gibi efsane dediğimiz, Yunan mitolojisinde yüzyıllarca dilden dile dolaşıp aktarılan ve Yunan halkının göğsünü kabartan mucizevî Truva Atı hikâyesi şöyle başlıyor;
9 yıl boyunca Akhalılar tarafından çok defa kuşatılan ve bir türlü alınamayan Truva kenti, tam bir zekâ ve başarı abidesi olan komutan Odysseus’un aklına gelen dâhiyane fikir ile amacına ulaşmayı başarıyor
Efsaneye göre Odysseus’un taktiği gereği ordu Truvalı askerlerin karşısından çekiliyor gibi yapacak ve geri çekildikleri bölgeye tahtadan yapılan büyükçe bir at bırakacaklar
At hacim olarak o kadar büyüktür ki Odysseus, en başarılı askerleri içerisine gizlice yerleşip geriye kalan askerlerin de geri çekilmiş gibi yapmasını emreder
Truva atının içeriye sokulması gerektiğinden Akhalı bir askeri atın başında bırakarak bu dâhiyane planı uygulamaya koyulur
Akhalı askerin Truvalılara komutanlarının kendisini kurban olarak seçtiği, kutsal Tanrı’nın ihtiyaç duydukları rüzgârı göndermesi için bir askeri kurban etmeleri gerektiği ve bunun da kendisi olduğunu söyler
Sırf bu sebeple halktan ve komutandan nefret ettiği hikâyesine inanırlar
Truva atının da Tanrıça Athena adına yapıldığını eğer Truvalı askerler bu atı savaş sonrası yakıp yıkarsa Tanrı’nın nefretini kazanacaklarını ve büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaklarını bu atı korudukları sürece de Tanrı Athena’nın onları ödüllendirip zenginleştireceğine inanan aynı zamanda savaşı kazandıklarına artık iyice emin olurlar.