Bir Ahmet Kaya bir Michael Jackson bir Elvis Presley gibi Rodney William Whitaker, nam-ı diğer Trevanian… Sahip olduğu gizemli karakter sebebiyle sevdikleri tarafından öldüğüne inanılmayanlardan. Bir insanın bu kadar şeyi yaşamadan biliyor ve yazıyor olabilmesine inanamamalarından olsa gerek Trevanian her zaman okurları için sivil bir vatandaş değil eski bir ajan olarak kalacak gibi görünüyor. Şibumi’ye başlarken yazdığı “Bu kitapta adı geçen kişi ve kurumlar tamamen uydurmadır ancak kendileri bunun farkında bile değildi” cümlesi okurlarını paranoyadan paranoyaya sürüklemeye yeter de artar bile.
Günün sonunda etten kemikten, şahane bir zekâ ile yetenekli kalemden oluşan Whitaker için neler anlatabiliriz haydi bir bakalım.
Zorluklarla başlayan bir hayat
Gerçek adı Rodney William Whitaker olan Trevanian fakirlikle mücadele eden bir ailenin çocuğu olarak 12 Haziran 1931’de New York Granville’de dünyaya gelir. Ölümünden hemen önce yayınlanan son romanı İnci Sokağı, gerçek hayatına göndermeleriyle otobiyografik bir özelliği barındırır. Hakkında hâlâ birtakım efsaneler dolaşan yazar 14 Aralık 2005’te İngiltere’de aramızdan ayrılır ve vasiyeti üzerine ailesi dışında kimsenin bilmediği bir yere gömülür.
Akademik kariyer, donanma ve İngiltere
Whitaker, Washington Üniversitesi’nde lisans ve master programlarını bitirdikten sonra doktorasını Northwestern Üniversitesi’nde tamamlar ve devamında bir süre Teksas Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nün başkanlığını yürütür. Master tezi olarak yazdığı oyun “Eve of the Bursting” kendi adıyla yazdığı ilk eserdir ve sahneye konur. 1949-53 arasında Amerikan Donanması’nda görev yapar, daha sonra ise kazandığı Fulbright bursu ile akademik hayatını sürdürmek üzere İngiltere’ye gider.
Trevian adı nereden geliyor?
Dünyadaki okurları tarafından en fazla bilinen ismi Trevanian olmasına rağmen Whitaker, Nicholas Seare, Benat LeCagot, Edouard Morin takma adlarını da kullanarak kitaplar yayınlar. Diğer isimler hakkında bir yorumda bulunamıyoruz ama Trevanian’ı kullanmasının sebebi eşinin İngiliz tarihçi G.M. Trevelyan’a olan hayranlığı olduğunu bilmenizi isteriz.
Vardır elbet bir sebebi
Whitaker’ın kızı ile yapılan bir röportajdan neden bu kadar farklı isim kullandığına dair rasyonel sonuçlar elde ediyoruz. Alexandra Whitaker der ki “Babam uzun yıllar üniversitede hocalık yaptı ve akademik yazılarını, kitaplarını gerçek adıyla yayınladı. Bir karışıklık olmaması için de romanlarında başka isimler kullandı. Babam gerilim, polisiye gibi türlerde Trevanian adını kullandı. Fakat aklında aşk, western, korku gibi başka türlerde de yazmak fikri hep vardı, çünkü belirli bir türün sınırları içinde sıkışıp kalmak ona göre dünyanın en sıkıcı şeyiydi. Yayıncılarıysa başka alanlara el atmasını istemiyordu.” Ama bu açıklama Trevanian tutkunlarını ne kadar tatmin eder bilemiyoruz.
Dünyayı kasıp kavuran insanı her gün görüyorsunuz ama haberiniz yok
Senelerce kimliğini açıklamayan yazar ile ilk röportaj 10 Haziran 1979 tarihli New York Times gazetesinde Carol Lawson imzasıyla yayımlanır. Yazarın gerçek kimliğiyle bir gazetede boy göstermesi ise ilk kez 31 Ağustos 1980 tarihli Toronto Star gazetesinde gerçekleşir. Hakkındaki en kapsamlı bilgi 10 Ağustos 1998’de Publishers Weekly için yapılan online söyleşide yer alır. Bu süreçte öğrencileri, konu, komşu, bakkal, market her bir kimse ünü kıtaları aşmış bir adamın yanı başında var olduğundan haberdar değil tabii ki.
Sanki her biri ayrı bir kalemden çıkmış gibi
Evet Whitaker yazdığı her bir tür için farklı bir imza benimsemiştir fakat kendisini bu kadar beğenilen bir yazar sebeplerden biri de Trevanian imzası ile yazdığı her bir kitabın anlatısının birbirinden farklı oluşudur. Bu kitaplar bilgi açısından zenginlik, sürükleyicilik, gerilim ve heyecan dışında benzer hiçbir öğeye sahip değildir. Her bir hikâye bir diğerinden çok farklı bir şekilde kaleme alınmıştır.
İsimsiz yazınca bile “best seller”
Whitaker yaşarken böylesine başarı kazanan az yazardan biridir. Ama ne olursa olsun yayıncı yazar çekişmesinden de kendini kolay kolay kurtarabilmiş değildir. Hatta Kasaba’yı
-yayıncısından gelen tüm baskılara rağmen- Morin imzasıyla basmak ister, yayıncısı şiddetle karşı çıkınca da romanı isimsiz yayımlar. Sonuç ne derseniz; kırılan satış rekorları deriz. Bu olayın ardından kitabın devam eden baskılarında yazar kısmı tekrar Trevanian olmuştur.
İğneyi başkasına çuvaldızı kendine
Whitaker sadece başarılı bir akademisyen ve yazar olarak değil döneminin Amerikasına getirdiği eleştiriler ve aldığı aksiyonlar ile de kendisinden söz ettiriyor. Romanlarında Asya felsefesine duyduğu yakınlığı hissettiğimiz yazar, Amerikan emperyalizmini eleştirmekten ve Avrupa’nın siyasi dengesizliği ile dalga geçmekten geri durmuyor. Reagan döneminde ülkenin gidişatından gittikçe rahatsız olmaya başlayan usta kalem ülkesini terk ediyor. Bir süre Bask bölgesinde yaşadıktan sonra vefatına kadar İngiltere’de yaşıyor.
“Önce sesli harfleri, sonra sessizleri yazıyorum”
Yemek davetlerinden birinde kendisine gelen “Nasıl yazıyorsunuz bütün o kitapları?” sorusuna önce sesli harfleri yazıyorum, sonra sessizleri uygun yerlere yerleştiriyorum. Bir keresinde bu sırayı tersine çevirip önce seslileri, sonra sessizleri yazmayı denedim ama sanırım pek işe yaramadı’ diye cevap verir. Karşı taraftan gelen şöyle bir mırıldanma ile anekdot son bulur: “Ah anladım, o yüzden bu kadar mükemmeller.”
Şibumi tekniği ile soygun
Trevanian kitapları sadece polisiye roman olmaları sebebiyle değil taşıdığı bilgiler ile de okurlarını etkisi altında bırakır. Yeni dönem baskılarında artık yer almayan sevişme, öldürme ve soygun teknikleri yazarın takipçileri tarafından denenmiştir. Sevişmelerin ve adam öldürmeye çalışmaların sonucunu bilmiyoruz ama Şibumi’deki müze soygunu stratejisi ile Milano Müzesi’nden iki adet resmin çalındığını ve soygunculara rahat bir hayat sağladığı malumumuz.
Seç beğen oku
Özellikle Şibumi’nin ana karakteri Nicholai Hel karakteri ve okur üzerinde bıraktığı etki sarsıcıdır. Dünyada milyon üzerinde satış yapan kitabın yakın ara en büyük rakibi Katya’nın Yazı gibi görünüyor.
İnfazcı yazarın kitapları arasında filmleştirilen tek kitabı. İnci Sokağı daha önce de belirttiğimiz gibi otobiyografik göndermeler barındırıyor. Kitapları arasında en dingin giden anlatıma sahip olanı ise Kasaba. Diğerleri hakkında ne düşündüğümüzü soracak olursanız, size, şu ana kadar toplam 11 romanı yayımlanmış Rodney William Whitaker ile tanışmak için asla çok geç değil deriz.