Tarihin en büyük sırlarından biriyle tanışmaya hazır mısın? Torino Kefeni, yüzyıllardır hem inananları hem de bilim insanlarını ikiye bölen, tartışmaların odağında kalan gizemli bir kumaş parçası. Kimilerine göre bu, bizzat İsa Mesih’in çarmıha gerildikten sonra sarıldığı kutsal kefen. Kimilerine göreyse Orta Çağ’da ustaca hazırlanmış bir sahte eser. Peki, gerçek ne?
Torino Kefeni, ilk kez 1355 yılında Fransa’nın Lirey kentinde halkın karşısına çıktı
O günden beri hakkında sayısız teori üretildi, onlarca araştırma yapıldı ama sır perdesi hâlâ tam anlamıyla aralanabilmiş değil. Yaklaşık 4 metre uzunluğundaki bu keten kumaş, üzerinde çarmıha gerilmiş, yaralarla kaplı bir adamın soluk izlerini taşıyor. Üstelik adamın başında, dikenli bir taçtan kaynaklandığı düşünülen yaralar bile var.
Bugün Torino’da, Kutsal Kefen Şapeli’nde muhafaza edilen bu bez parçası, milyonlarca hacının ve araştırmacının ilgisini çekmeye devam ediyor. Ancak en büyük soru hâlâ yanıtsız: Bu gerçekten İsa’nın kefeni mi, yoksa ustaca hazırlanmış bir sahte eser mi?
Torino Kefeni, ilk bakışta oldukça sıradan bir keten bezi gibi görünebilir
Ama ona dikkatlice baktığınızda insanı hayrete düşüren detaylar ortaya çıkıyor! Önde ve arkada bir adamın siluetini barındırıyor. Adamın bedeni, sanki bir fotoğraf negatifi gibi ketene işlenmiş. Sakallı, bıyıklı ve omuz hizasında uzun saçlı biri tasvir ediliyor. Bu da tarih boyunca İsa Mesih’e atfedilen fiziksel özelliklerle birebir örtüşüyor. Üzerindeki koyu kırmızı lekelerin kan olduğu düşünülüyor. Üstelik lekelerin dağılımı, İncil’de anlatılan çarmıha gerilme sahneleriyle son derece uyumlu. Ayrıca araştırmalar, bu siluetin boyunun yaklaşık 1.75 metre olduğunu gösteriyor. O dönemde yaşayan bir erkek için oldukça standart bir boy olsa da, birçok kişi bunu İsa’nın gerçek boyuna dair ipucu olarak görüyor.
Bilim insanları, Torino Kefeni’ni onlarca yıl boyunca didik didik inceledi
En büyük kırılma noktalarından biri, 1988 yılında yapılan radyokarbon tarihleme testi (karbon-14) oldu. Yapılan analizler sonucunda, kefenin 1260-1390 yılları arasında üretildiği ortaya çıktı. Yani eğer bu doğruysa, bezin İsa’nın dönemine ait olması imkânsız!
Ama işin ilginç yanı, bu test sonuçları bile tartışmalı. Çünkü bazı uzmanlar, kefenin yüzyıllar boyunca onarıldığını ve test edilen parçaların orijinal doku değil, sonradan eklenen iplikler olabileceğini öne sürdü. Yani belki de gerçekten İsa’nın kefenine bakıyoruz, ama onu yanlış yerden test ettik!
Bir diğer çarpıcı araştırma ise adli tıp incelemeleri oldu. Bilim insanları, kefenin üzerinde genellikle aşırı travma geçirmiş bireylerde bulunan kreatinin ve ferritin gibi maddelere rastladı. Bu da şu anlama geliyor: Bezin üzerindeki izler, gerçekten de şiddetli işkenceye maruz kalmış bir insana ait olabilir.
2022’de Heritage dergisinde yayımlanan ve kefen liflerinin X-ışını analiziyle incelendiği bir araştırma, kefenin gerçekten 2.000 yıllık olabileceğini gösteriyor! Ama burada büyük bir “ama” devreye giriyor
Araştırmacılar, daha önce yapılan analizlerde kontaminasyon yani çevresel etkilerin radyokarbon tarihleme testlerini bozmuş olabileceğini iddia etti. Ayrıca, Avrupa’daki düşük sıcaklıkların keten liflerinin daha yavaş yaşlanmasına neden olduğunu tespit ettiler. Yani, Torino Kefeni’nin büyük kısmı Orta Çağ’dan önce yaşlanmış olabilir!
Ancak bu iddianın doğrulanabilmesi için önemli bir koşul vardı: Eğer kefen, 1.300 yıl boyunca yaklaşık 20-22°C sıcaklıkta ve %55-75 nem oranında saklandıysa, o zaman gerçekten 2.000 yaşında olabilir. Araştırmacılar bu hipotezi kanıtlamak için daha fazla numunenin incelenmesi gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, bu çalışma Torino Kefeni’nin gerçekten İsa dönemine ait olup olmadığını kesinleştirmedi. Ama en azından, onu Orta Çağ’a tarihlendiren eski araştırmalara meydan okudu.
Tam “Acaba kefen gerçekten 2.000 yıllık olabilir mi?” diye düşünmeye başlamışken, 2024’te yapılan yeni bir araştırma tüm dengeleri değiştiriyor
Brezilyalı grafik uzmanı Cicero Moraes, kefenin sanatsal bir çalışma olabileceğini öne sürdü. Moraes’in iddiası basitti: Torino Kefeni, aslında bir dini sanat eseri olabilir!
Bunu test etmek için sanal bir simülasyon oluşturan Moraes, kefenin gerçek bir insan vücudunun üzerine yerleştirildiğinde nasıl görüneceğini inceledi. Sonuçlar çarpıcıydı: Eğer kefen gerçekten bir bedeni sarmış olsaydı, üzerindeki kan lekeleri çok daha farklı görünmeliydi.
Şöyle düşünün: Bir kumaş, bir bedene sarıldığında ve üzerine kan bulaştığında, bu lekeler kaynak noktalarına göre daha geniş ve bozulmuş şekilde yayılmalıydı. Ancak Torino Kefeni’ndeki kan izleri garip bir şekilde düzgün görünüyordu. Bu, lekelerin aslında bir insan bedenine değil, bir yüzeye bilinçli olarak işlenmiş olabileceğini düşündürüyor.
Moraes’in bir diğer dikkat çektiği nokta ise “eksik izler” oldu. Eğer kefen gerçekten İsa’nın bedenini sarmış olsaydı, gövde, kasık ve boyun bölgesinde daha fazla iz bulunması gerekiyordu. Ama bunlar yoktu!
Sonuç olarak, Moraes ve ekibi, Torino Kefeni’nin “dini bir mesaj vermek amacıyla oluşturulmuş bir sanat eseri” olduğu görüşünü savundu. Ona göre, kefen İsa’nın gömülmesini simgelemek için yapılmış bir ikonografik eserdi ama gerçek bir kutsal kalıntı değildi.
Bu iki yeni araştırma, kefenin kökeniyle ilgili tartışmaları daha da alevlendirdi
2022’de yapılan çalışma kefenin gerçekten 2.000 yıllık olabileceğini iddia ederken, 2024’teki analiz onun sanatsal bir çalışma olduğunu öne sürdü.
Yani, Torino Kefeni hakkındaki sorular hala net bir yanıt bulmuş değil. Eğer bir gün bilim kesin olarak kefenin İsa dönemine ait olduğunu kanıtlasa bile, bu onun gerçekten İsa’ya ait olduğunu göstermez. Sonuçta, o dönemde benzer kefenlerin başka kişiler için de kullanılmış olabileceği ihtimali her zaman var.
Bu yüzden Torino Kefeni’nin sırrı belki de hiçbir zaman tam olarak çözülemeyecek. Ama kesin olan bir şey var: Bu gizem, insanları yüzyıllardır büyülemeye ve düşündürmeye devam ediyor!
Gelelim hikayenin dini boyutuna!
Geçmişte birçok Hristiyan lider, kefenin gerçekliğini savunurken, günümüz Katolik Kilisesi konuya biraz daha mesafeli yaklaşıyor. Papa Francis ve önceki papalar, kefeni “İsa’nın çektiği acıyı hatırlatan bir sembol” olarak tanımlıyor ama onun kesinlikle gerçek olduğunu iddia etmiyorlar. Buna rağmen, Torino Kefeni belirli dönemlerde halka sergilendiğinde, milyonlarca hacı onu görmek için uzun yolculuklara çıkıyor.