Tüm zamanların en ünlü gemisi Titanic ilk defa suya indirildiğinde mühendislik harikası olarak tanımlanmıştı. Titanic, kendi döneminin en büyük ve en lüks yolcu gemisiydi. Asla batmaz denen bu gemi 15 Nisan 1912 tarihinde New York’a yolculuk yaptığı sırada bir buz dağına çarparak batmıştı. Gemide, mürettebatla birlikte yaklaşık 2200 kişi vardı. Titanic’in tasarımına o kadar güveniliyordu ki gemiye yeteri kadar cankurtaran botu yerleştirilmemişti. Bu nedenle 1500 kişi ihmalkarlık nedeniyle donarak ya da boğularak öldü. Modern dönemin en kötü deniz kazası olarak bilinen bu olay tam 108 sene önce gerçekleşti. Ancak hüzünlü hikayesi bugün hala anlatılmaya devam ediyor. Titanic’te yaşanan aşk hikayelerini, gemi batarken müzisyenlerin keman çalmaya devam ettiğini, birinci sınıf yolcuların filikalara bindirilerek diğer yolcuların ölüme terk edildiğini neredeyse hepimiz biliyoruz. Peki ya geminin kaptanı? Titanic battığı sırada kaptan Edward John Smith ne yapıyordu? Gelin hikayesine yakından bakalım.
Titanic’in trajik hikayesinin tamamını merak ediyorsanız, buraya tıklayarak içeriğimize göz atabilirsiniz.
Edward John Smith hayatı boyunca pek çok yolcu gemisine komuta etmiş deneyimli bir kaptandı
Kaptan Smith uzun süren meslek hayatında hiçbir zaman gemi kazasından sorumlu tutulmamıştı. Deneyimli olmasının yanı sıra temiz bir sicili vardı. Bu nedenle Titanic’in ilk yolculuğunda onun kaptan olması herkes için güven kaynağı olmuştu. Gemi ilk seferi için Southampton’dan hareket ettiğinde her şey normal görünüyordu. Güvenli ve lüks bir gemi, tecrübeli bir kaptan, muhteşem yemekler ve içki…
Titanic limandan ayrıldıktan kısa bir süre sonra kaptan Smith, rotaları üzerinde büyük buz dağları olduğuna dair ilk uyarısını almıştı
Ancak bu uyarılar, her yıl Nisan ayında sık sık yapılırdı. Bu nedenle kaptan için oldukça normal bir uyarıydı. Gemide üç takım, sadece gözcü olarak görev yapıyordu. En ufak bir tehdit algılandığında kaptana bilgi veriliyordu. Gözcüler henüz buz dağlarına karşı bir uyarı yapmamıştı. Normal şartlarda gemiyi tehdit edecek bir buz dağının varlığı çok önceden tespit edilebilirdi. Ancak o gece ne ay, ne dürbün ne de rüzgar vardı. Gemi buz dağının karanlık yüzüne yaklaştığında ve Titanic’in çanları çaldığında her şey için çok geçti. Kaptan Edward John Smith’in hayatının en uzun gecesi bu şekilde başlamış oldu.
Edward John Smith’in o gece ne yaptığına ve nasıl öldüğüne dair birbirinden farklı senaryolar bulunuyor
Titanic hasar aldığında Smith, gemide çalışan subaylardan rapor istemişti. Raporu incelediğinde geminin en fazla 2 saate kadar batacağını tahmin etti. Hemen duyuru yapılarak yolcuların ve mürettebatın toplanması istendi. Edward John Smith, cankurtaran botları denize indirildiğinde bu botlara kaç kişinin bindiğini denetlememişti. Faciadan daha fazla insan kurtulabilecekken botlara az sayıda insanın bindirilmesi pek çok kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Aynı zamanda kaptanın mürettebatını iyi organize edemediği söyleniyordu. Belirsiz ve pratik olmayan emirler vererek çalışanların zaman kaybetmesine neden olmuştu. Kaptan, diğer gemilerden gelen uyarıları dikkate almamak ve geminin hızını düşürmemek gibi çok fazla sebepten bugün hala suçlanıyor. Ancak uzmanlar iddiaların ne kadarının doğru olduğuna net bir cevap veremiyor.
Günümüzde Titanic faciası üzerine yazan tarihçilerin büyük çoğunluğu, kaptanın haberi aldıktan sonra şoka girdiğini ve bu nedenle sağlıklı kararlar alamadığını belirtiyor
Hatta bir rivayete göre kaptan, mürettebatına “artık bundan sonra herkes tek başınadır” dedikten sonra ortadan kaybolmuştu. Yani kaptan gemisini terk eden ilk insandı.
Bazı görgü tanıkları, kaptanın gemi batmadan önce tabancasıyla kendini vurduğu iddia ediyor
Çoğu tarihçi için bu sadece bir iddiadan ibaret. Kaptanın kendini vurduğuna dair sadece birkaç görgü tanıdığının ifadesi bulunuyor. Daha güvenilir bir tanık olan kablosuz iletişim operatörü Harold Bride, kaptanın gemiden denize atladığını ve suların içinde kaybolduğunu ifade ediyor. Bir başka tanık Harry Senior’un ifadesine göre kaptan bir bebeği kucağına alarak gemiden atlamıştı. Yakınlardaki bir filikaya bebeği teslim ettikten sonra tekrar gemiye dönmüştü.
ABD’nin en saygın iş adamlarından Peter Pryal, Titanic faciasından üç ay sonra Baltimore’da kaptanla sohbet ettiğini belirten bir demeç verdi
Pyral’ın bu demeci dünya gündemine bomba gibi düştü. Arama kurtarma çalışmaları sırasında kaptanın cansız bedenine ulaşılamamıştı. Ancak görgü tanıkları çelişkili ifadeler verse de onun öldüğünü belirtiyordu. Peki kaptan gerçekten yaşıyor muydu?
Peter Pyral’ın bu iddiası üzerine onun akıl sağlığından şüphe edenler oldu. Ancak doktoru halüsinasyon görmeyecek kadar sağlıklı olduğunu açıkladı
Pyral, kaptanla konuştuğunu hatta onu aynı noktada iki farklı gün gördüğünü iddia ediyordu. Son gördüğünde kaptanı takip etmeyi ihmal etmemişti. Pyral’ın iddiasına göre Edward John Smith, Washington’a giden bir trene binmişti. Pyral’ın gördüğü kişi gerçekten Edward John Smith miydi? Yoksa kaptan o facia gecesinde Atlas Okyanusunun karanlık sularına mı gömülmüştü? Bu soruların cevabı bugün dahi verilmiş değil.
Kaynak: 1