Samimiyetine inanmadığımız insanların gözyaşlarını timsah gözyaşlarına benzetiyoruz. Birçok politikacı, sanatçı ve ünlü isim için timsah gözyaşları terimi kullanılıyor. Peki bu benzetme nereden geliyor, ilk ne zaman ortaya çıktı? Kaynaklara göre timsah gözyaşları benzetmesi ilk olarak Antik Mısır’da ortaya çıktı. biz de bu yazımızda Eski Mısır’da ortaya çıkan bu deyimin geçmişini inceledik! Keyifli okumalar!
Günümüzde timsah gözyaşları ne anlama geliyor?
Sahte göz yaşları dökmek anlamında kullandığımız timsah göz yaşları dökmek deyiminin geçmişi Antik Mısır’a dayanıyor. 14. yüzyılda edebiyatla daha da yaygınlaşan bu deyim birçok dilde ve kültürde kullanılıyor. Geçmiş kültürlerden gelerek herkesin diline yer edinen bu deyimin nereden geldiğini hiç merak etmiş miydiniz? Terim, timsahların avlarını acımasız bir şekilde parçalarken ağlamalarıyla ortaya çıktı. Fakat bu ağlama sandığımız gibi üzüntüden meydana gelmiyor. Sadece avlandıklarında değil zaman zaman timsahlar kuruyan gözlerini nemlendirmek amacıyla da ıslatıyor. Eski Mısır’da ise bilim henüz bu kadar gelişmemişken timsahların gözyaşı dökmesinin nedeninin avlarını kendilerine çekmek ya da üzüntülerini göstermek olduğu düşünüldü.
Nil Nehri’nin acımasız timsahları vardı
Nil Nehri’nin yanında çalışan ve yaşayan Eski Mısırlılar günün herhangi bir saatinde timsah saldırılarına maruz kalabilirdi. Timsahların korkunç görünüşü aklınıza gelince tüm gün böyle bir tehlikeyle nasıl yaşanır diye düşünüyor olabilirsiniz. Eski Mısır inancına göre Sobek adında olan Mısır tanrısı timsah şeklindeydi ve bu nedenle timsah kutsal kabul ediliyordu. Eski Mısırlıların tanrılarını kutsal sayarak mumyaladıkları düşünülürse timsahlar da mumyalanabilirdi. 5 yıl önce bulunan 2500 yıllık timsah mumyası da bunu destekliyor. Eski Mısır’da timsaha saygı ve kutsallıktan doğan bu deyim halen yaygın olarak kullanılıyor.
“Timsah gözyaşları” benzetmesinin günümüzde kullanılması
Antik Yunan tarihçisi Plutarch’ın yazıları, bu deyimin yüzyıllar boyunca Orta Çağ’a kadar, timsahların bulunmadığı ülkelerde bile varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Bu deyim 14. yüzyılda bir şövalyenin dünya çapındaki maceralarını anlatan kitabında The Travels of Sir John Mandeville’de ve ayrıca William Shakespeare’in Othello ve Antony and Cleopatra oyunlarında geçiyor. Günümüzde artık timsahların üzülerek ağlamadığını biliyoruz ama bu köklü deyim Eski Mısır anlayışını yansıtarak kullanılmaya devam ediyor.