Orijinal adı Thule-Gesselchaft olan ve İngilizce’de Thule Society olarak bilinen Thule Cemiyeti (Thule Tarikatı olarak da bilinir), Nazilerin en ürkütücü ve en gizemli örgütlerden biridir. Örgüt, 17 Ağustos 1918’de Vier Jahreszeiten Oteli’nde tüm Nazilerin manevi babaları ve başöğretmenleri olarak gördüğü Rudolf von Sebottendorff tarafından kurulmuştur. Bu gizemli cemiyet, özellikle II. Dünya Savaşı boyunca Naziler için çok önemliydi. Yaptığı tuhaf deneylerle bilinen örgüt oldukça gizemli bir tarihe sahip. Sizler için Thule Cemiyeti’nin tarihi hakkında bilgiler verdik.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Nazi İdeolojisi: Nazi Almanyası’nın Vampirler, Kurt Adamlar ve Paganizm Hakkındaki Doğaüstü İnançları”
Thule Cemiyeti nedir?
Thule Tarikatı, 1918 yılında Antik Alman kökenlerini araştırmak amacıyla kurulan bir örgüttür. Aktif olduğu dönemde pek çok ülkede gizli operasyonlar ve savaşın seyrini değiştiren çalışmalar yapmıştır. Thule Cemiyeti’nin kurucusu olan Rudolf von Sebottendorff, hem II. Dünya Savaşı’nda hem de öncesinde önemli bir kişiydi. Sebottendorff, Nazizim akımının fikir babası olarak bilinmektedir. II. Dünya Savaşı’nda ve pek çok ülkede aktif rol oynayan bu örgütün, uzaylılarla iletişim kurdukları ve mistik ritüeller yaptıklarına dair büyük bir inanç vardır.
Rudolf von Sebottendorf ilk kez 1912’de Guido von List’in isteğiyle Leipzig’de Germanenorden adıyla kurduğu tarikata bir üyelik sistemi geliştirmişti. Üye olacak şahıslar sadece Almanlar arasından seçiliyordu. Aynı zamanda üye olmak isteyen kişiler, ayaklarının detaylı şekilde çizilmiş resmini örgüte vermek zorundaydılar. Bu uygulama Aryan ırkının üstün oluşuna dair bir ölçü kabul ediliyordu. Bu nedenle insanların oturma şeklini ve ayak ebatları baz alınıyordu. Sahte belge yapımında uzman olan Sebottendorf, yasa dışı olan bu yapılanmayı, sahte evraklarla Alman edebiyat tarihini araştıran bir dernek olarak göstermiş ve derneğe resmiyet kazandırmıştı.
Örgütün görüşleri ve inançları
Thule Cemiyeti’nin kurulmasındaki en büyük neden Aryan ırktır. Örgüt, bir yandan Aryan ırk hakkında araştırmalar yaparken, diğer yandan da farklı ülkelerdeki Aryanları bir araya getirerek dünya siyasetinde etkili olmayı amaçlamıştır. Germanic Order olarak bilinen bu felsefe, 1917 yılından itibaren ilgi görmüştür.
Thule ismini ise ilk kez Massilialı Piteas kullandı. Piteas’a göre Thule, İngiltere’ye 6 günlük yelken mesafesinde bir adaydı. Bu ada gerçekte Grönland’ın kuzey batısında yer almaktadır. Burada yaşayan kadim Kelt halkı Aryan olarak kabul edilmektedir. Örgüt üyeleri Aryan halkın kökenlerinin buradan geldiğine inanmaktadır.
Thule Cemiyeti’nin amaçları şunlardır:
- Üstün bir ırk oluşturmak
- Zamanda gidip gelen üstün yaratıklarla ilişkiye geçmek
- Hristiyanlık öncesi antik Alman kültürünü yeniden uyandırıp, dünyanın kaderini değiştirmek ve Mu uygarlığına ulaşmak
Alman politikacı Dietrich Eckart, gizli örgütün felsefesini şu kelimelerle açıklıyordu: “Thule’un tüm sırları, eski bir kayıp uygarlığa dayanır. İnsanoğlu ile dış zekalar arasında bazı varlıklar, bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadır. İşte bu güçtür ki, Almanya’yı dünyaya egemen kılacaktır.”
Thule Cemiyeti ile ilişkilendirilen gizemli aktiviteler
Thule Cemiyeti, okült temellere dayandığı için ortaya pek çok farklı komplo teorisi çıktı. Bunlardan en dikkat çekici olanı örgütün dünya dışı varlıklarla irtibata geçmesiydi. Birçok insan, Nazilerin sahip olduğu teknolojilerin uzaylılar tarafından gönderildiğine inanıyordu. Örgütün üyelerinin yaptığı ayinler bu inancı daha da güçlendiriyordu. Aynı zamanda cemiyetin; boyut atlama, zamanda yolculuk ve görünmezlik gibi konularda da deneyler yaptıkları ifade ediliyordu.
Thule Cemiyeti’nin yaptığı ayinlere şahit olan kişiler, her gece hiç anlamadıkları bir dilde konuştuklarını ve garip sesler çıkardıklarını söylemişlerdi. Ayrıca ayinlerin yapıldığı yerlerin Nazi askerleri tarafından tıpkı bir kale gibi korunduğuna dikkat çekmişlerdi. Bunun yanı sıra örgüt üyeleri kayıp Atlantis kıtasını bulmak için çalışmalar yapmıştır.
Ayrıca, Thule Cemiyeti’nin seks ayinleri yaptığı hakkında da bazı komplo teorileri vardır. Bazı askerler bu ayinlere davet ediliyor ve onlara “büyü” yapılıyordu. Sonrasında bu askerler savaşlarda düşmanlara büyük hasarlar vermeyi başarıyordu. Örgütün ilişkilendirildiği bu ayinler ile ilgili pek çok kaynak bulunsa da hiçbiri doğrulanmamıştır.
Thule Cemiyeti’nin dağılışı ve günümüzdeki durumu
Örgüt, Adolf Hitler başa geçmeden 5 yıl önce dağılmış olsa da bunun gerçek olmadığı ve örgütün yeraltından faaliyetlerini sürdürdüğüne inanılmaktadır. Örgütün kurucusu olan Rudolf von Sebottendorff, 1934 yılında Türkiye’ye kaçmıştır. Ancak Türkiye’de ne yaptığına dair herhangi bir bilgi yoktur.
1980’de Kassel şehrinde Thule Kongresi düzenlendi. Fransız Akademisi’nden ödül alan Alain de Benoist kongreyi düzenleyen kişiydi. 2004’te Thule Times adlı bir gazete de yayımlamaya başladı. 1980’de Thule’yi yeniden örgütleyen bir başka kişi ise ünlü Neo-Nazi Pierre Krebs’ti. 1999 yılında Thule Netzwerk adıyla yayın yapmaya başlayan radyolar, ağırlıklı olarak Tibet’te ve Türkmenistan’da faaliyet gösterdi. 22 Ekim 1995’te New York Times’ta yer alan bir haber, Thule Netzwerk’e dikkat çekmişti. Fakat Thule Netzwerk, 1995 değil 1993’ten beri Mailbox Phantom, BBS, Direniş BBS ve Elias BBS adlarıyla kamufle olmuştu. Bu sebeple Thule Netzwerk’in ilk yayını 20 Mart 1993 tarihindeydi.
Örgütün sembolleri ve amaçları birçok ülkede faaliyet gösteren büyük küresel şirketlerin bir kısmının sahiplerince yaşatıldığı iddia ediliyor. Aynı zamanda açık bir şekilde Ku Klux Klan, neo-Naziler ve diğer çeşitli ırkçı gruplar tarafından savunuluyor.
Kaynak: 1