The Office dendiğinde aklımıza sadece birbirine laf sokan karakterler, absürt toplantılar ve Michael Scott’ın efsane replikleri geliyorsa bir durup tekrar düşünme zamanı! Kamera arkasında öyle detaylar, öyle “Yok artık!” dedirtecek anekdotlar var ki, diziyi bir kez daha izlemek isteyebilirsiniz! Hem de bu kez başka bir gözle. İster sıkı bir hayran olun, ister “arada açıp gülüyorum” tayfasından… Bu şaşırtıcı bilgiler sizi hem güldürecek hem de “Gerçekten mi?” dedirtecek. Hazırsanız Dunder Mifflin evrenine perde arkasından göz atalım! İşte tarihin en iyi sitcom dizileri arasında bulunan The Office hakkında komik mi komik gerçekler…
1. The Office hakkında ilginç bir bilgiyle giriş yapalım! Dizi evrenine adım atan ilk isim BJ Novak’tı
The Office’i seviyorsanız Ryan Howard karakterini tanımamak imkânsız! Ama işin asıl bombası şu: BJ Novak sadece bu karakteri oynamadı, aynı zamanda dizinin ilk yazarlarından biriydi. Şaşırdınız mı? Şaşırmaya devam edin çünkü dizinin yapımcısı Greg Daniels, Saturday Night Live’daki günlerinden ilhamla, hem yazabilecek hem de rol alabilecek birini arıyordu. Bir gün bir stand-up gösterisinde BJ’i izliyor ve “İşte aradığım adam bu!” diyor. Hemen hem yazar kadrosuna hem de Ryan rolüne BJ Novak’ı dahil ediyor.
Ama burada bitmiyor! Yazar-oyuncu kombosunu sevmiş olacak ki, hemen ardından Kelly rolüyle Mindy Kaling ve Toby rolüyle Paul Lieberstein da yazarlık kadrosuna dahil oluyor. Hatta Michael Schur da hem yazar hem yapımcı hem de Dwight’ın kuzeni Mose olarak karşımıza çıkıyor.
2. Dizinin oyuncu kadrosu birkaç kez değişti! İlk başta Jim karakteri için Adam Scott, Dwight rolü için ise Seth Rogen düşünülüyordu
Kevin yerine Modern Family’nin şirin mi şirin Cam’i, Eric Stonestreet düşünülmüş. Angela Kinsey, aslında Angela rolünü değil, Pam’i oynamak için seçmelere katılmış. Ve Michael Scott? O rol neredeyse Bob Odenkirk’e gidiyordu. (Better Call Saul’dan Saul Goodman olarak tanıdığımız o ikonik yüz!) Ne zaman ki Odenkirk’in dizisi iptal edildi, Steve Carell devreye girdi. Yine de Odenkirk bir bölümde, Pam’i işe almaya çalışan “Michael Scott vibes” veren bir menajer olarak karşımıza çıktı.
3. John Krasinski, ilk etapta Jim için değil, Dwight için seçmelere çağrılıyor. Ama içinden bir ses “Hayır kardeşim, ben Jim’im!” diyor ve yönetmenleri Jim okuması yapmaya ikna ediyor
Hani bazı roller oyunculara cuk oturur deriz ya… İşte kendisi bu rol için biçilmiş kaftan. Ama bu rolü neredeyse alamayacakmış. Bir adam seçmelerde, Krasinski’ye heyecanlı olup olmadığını soruyor. Bizim John gayet samimi: “Yok ya, ne olacak? Ama bu diziyi mahvederlerse çok üzülürüm. İngiliz versiyonuna bayılıyorum. Amerikalılar her şeyi berbat etmeye meyilli.” O adam kim dersiniz? Dizinin yapımcısı Greg Daniels! Buna rağmen Krasinski rolü kaptıysa, gerçekten Jim doğuştan onda varmış.
4. Krasinski rolü aldıktan sonra araştırma yapmak amacıyla kağıt şirketinin çalışanlarıyla görüşmeler yaptı
Krasinski rolüne sadece havalı bakışlar ve kıvrak esprilerle hazırlanmamış. Gerçek bir oyuncu gibi, Scranton’daki bir kağıt firmasına gidip çalışanlarla görüşmeler yapmış. Hatta bu geziyi videoya bile çekmiş. Daha da güzeli? İşte o görüntüler dizinin o meşhur açılış jeneriğinde kullanılmış! Yani her bölüm başında gördüğünüz o Scranton görüntüleri John’un sahadaki emeklerinden biri! Hatta Rainn Wilson’ın anı kitabında anlattığına göre, Krasinski bu geziyle sadece oyunculuğa değil, set tasarımına da katkı sağlamış. Adam tam bir method actor, kabul edelim!
5. The Office oyuncularının birçoğu, gece şovlarının kralı Conan O’Brien’ın programında staj yaptı
The Office kadrosu sadece yetenekli değil, aynı zamanda CV’leriyle de döktürüyor. Mindy Kaling (1999), John Krasinski (2000) ve Ellie Kemper (2005), kariyerlerine başlamadan önce Conan O’Brien’ın programında staj yapmış. Evet evet, gece şovlarının kralları arasında yer alan Conan’ın ofisinde çay getiren, kağıt taşıyan bu üçlü, yıllar sonra kendi dizilerinin yıldızları oldular. The Office hakkında gerçekler yazımıza devam ediyoruz.
6. Phyllis Smith, sahne arkasında oyuncuları seçmekle görevliydi. Ancak bir anda dizinin yıldızı oldu!
Şimdi düşünün, siz bir dizinin oyuncu seçmelerinde çalışıyorsunuz… Gün boyu onlarca kişiyi izliyorsunuz, kimi çok abartılı oynuyor, kimi heyecandan cümleyi unuturken siz sadece izliyorsunuz. İşte Phyllis Smith’in hikâyesi tam da böyle başlıyor. Kendisi aslında oyuncu değildi; aksine, oyuncu seçmeleri yapan görevliydi! Evet, ciddiyiz!
Phyllis, dizinin efsane yönetmenlerinden Ken Kwapis ile birlikte çalışırken, seçmelere gelen oyunculara senaryoyu okumalarında yardımcı oluyordu. Yani aslında sahnede değil, kamera arkasındaydı. Ancak bir gün Kwapis rolü onun oynaması gerektiğine karar verdi.
Ve olaylar öyle hızlı gelişti ki Phyllis’in eline güncellenmiş bir senaryo geçti. Senaryoda bir karakter vardı: “Phyllis”. O da şaşırdı haliyle. Hatta oyuncu seçmeni Allison, “Bu benim Phyllis’im mi?” diye sordu ama cevap gelmeden iş resmileşti.
7. Dizinin ruhu doğallık, gerçekçilik ve o utandıran sessizliklerden beslendiği için oyuncuların neredeyse hepsinin doğaçlama yapması gerekiyordu
Diziye başarı getiren en büyük etken, oyuncuların doğaçlama yapabilme becerisiydi. Dizi yapımcısı Greg Daniels diyor ki:
“Doğaçlama, karakterlerin gerçekten yaşadığı hissini verir.”
8. İlk bölüm dizinin İngiliz versiyonunun birebir kopyasıydı. Ama sonra senaryo özgünleştirildi
The Office aslında İngiltere çıkışlı bir yapım. Ricky Gervais’in imzasını taşıyor ve çok farklı bir mizah anlayışı var. Amerikan versiyonun ilk bölümü ise neredeyse İngiliz dizisinin birebir kopyasıydı. Greg Daniels ikinci sezondan itibaren diziye tamamen özgün bir yön verdi.
9. Başlarda kimse projeden umutlu değildi. Hatta kanal yöneticileri dizinin birkaç bölüm sonra biteceğini düşünüyordu
İlk sezon boyunca NBC yöneticileri sete gelip öyle yorumlar yapıyordu ki, insanın içi daralır. Krasinski diyor ki: “Yöneticiler gelip ‘Bu bölüm harika olmuş… ne yazık ki sonuncusu olacak’ derdi.”
10. The Office dijital platformlarda yayınlanmaya başlayınca popülerliği arttı
İkinci sezonla birlikte işler değişti. NBC diziyi iTunes’ta yayınlamaya başladı. Ve ne oldu biliyor musunuz? İndirilen ilk beş diziden dördü The Office bölümleriydi! Resmen bir dijital devrim yaşandı. Dizinin arkasındaki insanlar, izleyici kitlesinin beyaz yakalı çalışanlar yerine gençler olduğunu o zaman öğrendiler. The Office hakkında gerçekler yazımıza devam ediyoruz.
11. Açılış şarkısını oyuncular seçti
O ikonik müziği bir duyarız, ofis hayatı gözümüzün önüne gelir ya… İşte o şarkıyı seçen bizzat dizinin oyuncularıydı. Greg Daniels, oyunculara dört farklı şarkı alternatifi sundu. “Buyurun, siz karar verin,” dedi. Oylama yapıldı ve kazanan, Jay Ferguson’ın bir demosu oldu. Şarkı daha sonra Bob Thiele Jr. tarafından düzenlendi.
12. Dizi setindeki bilgisayarlar sadece süs değil, gerçekti!
Düşünsenize, bir dizi setindesiniz, ama her şey gerçek gibi. İşte The Office ekibi bu gerçeklik hissini tam anlamıyla yaşasın diye, setteki bilgisayarlar gerçekten çalışıyordu. Hatta… durun şimdi geliyor bomba bilgi: internet bile vardı!
13. 2. sezonda ortamın daha sıcak hissedilmesi için setteki ışıklandırma sistemi değiştirildi
İlk sezondan sonra yapımcılar bölümleri biraz daha sıcak, daha samimi hale getirmek istedi. Bu kapsamda sadece senaryo değil, ışıklar bile değişti. Evet evet, ofis daha parlak hale getirildi. Daha fazla gün ışığı, daha az karanlık surat…
14. İlk sezon gerçek bir ofiste çekilmişti. İkinci sezonda dizi patlayınca “Haydi stüdyoya!” dediler. Böylece ilk sezonda kullanılan ofisi birebir yeniden inşa ettiler
Ama bu sefer alan daha genişti. Michael’ın ofisi biraz büyütüldü ki kameralar rahatça hareket etsin. Artı bonus: stüdyoda çekim olduğu için havalandırma, ses kontrolü, ışıklandırma gibi tüm detaylar ellerindeydi.
15. Steve Carell, Oscar’la öpüşme sahnesinde doğaçlama yapmıştı
“The Office” izleyicilerinin unutamadığı bir an vardır: Michael Scott (Steve Carell) karakterinin, Oscar’ı aniden öptüğü o meşhur sahne. Aslında bu sahne senaryoya göre sadece bir “sıcacık bir sarılma” olacaktı. Ama Steve Carell ne yaptı? İçindeki doğaçlama tanrısını serbest bıraktı!
16. Her bölüm aslında bir saat sürebilirmiş
Oscar Nunez’in söylediğine göre, set o kadar yaratıcı ve enerjikmiş ki, her çekimde “tonlarca” görüntü elde ediliyormuş. Ve inanın, sadece birkaç dakika eklenebilse bile, dizideki o rahatsız edici anlar daha da absürt ve komik hale gelebilirmiş.
17. Jim’in yağmur altında evlilik teklifi ettiği sahne için tam 250.000 dolar harcandı!
Hani o romantik sahne var ya… Jim, Pam’e yağmur altında evlenme teklif eder. İşte o sahne aslında çok pahalıya patladı. Yazarlar, sahnenin gerçek bir dinlenme tesisinde çekilmesini istiyordu. Nerede mi? Connecticut’taki Merritt Parkway’de. Ama izinler, yapay yağmur yasağı derken… Fatura 100.000 dolara çıkacaktı! Ve bu da yetmedi: izin yok, yağmur yok, dert çok. Bu yüzden yapım ekibi ne yaptı? Kendi tesislerini sıfırdan inşa etti! Bildiğiniz mini bir dinlenme tesisi maketi yaptılar. Toplam maliyet: 250.000 dolar!
18. Dizide sadece oyuncular değil kameramanlar da doğaçlama yapıyordu
Sette sadece oyuncular değil, kamera arkasındaki ekip de doğaçlama konusunda gayet yaratıcıymış. Mesela 5. sezonda Pam, yurttaki kapıyı sinirle kapatır ve arka planda, neredeyse fark edilmeyecek bir şekilde bir iç çekme sesi duyulur. Bu ses, kameraman Randall Einhorn’a aitmiş ve tamamen spontane bir anmış.
19. CPR (Kalp masajı) sahnesi gerçek hayatta bir insanın hayatını kurtardı
Gelelim kalpleri hem güldüren, hem de ısıtan bir hikâyeye… 5. sezonda, Michael’ın organize ettiği CPR eğitiminde herkes, Bee Gees’in “Stayin’ Alive” şarkısının ritmiyle kalp masajı yapmayı öğreniyor. Tam bir Scranton kaosu yaşanıyor tabii. Ama siz o kaosun altında yatan mesajı fark ettiniz mi?
O sahne, gerçekten bir hayranın hayat kurtarmasına yardımcı olmuş! Arizona’da bir Office hayranı, arabasında baygın halde bulduğu bir kadına, o meşhur şarkının ritmini kullanarak CPR yapıyor. Ve mucize! Kadın yaklaşık bir dakikanın sonunda yeniden bilincini kazanıyor ve hastaneye kaldırılıyor. The Office hakkında gerçekler yazımızın sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: