Çağdaş tıbbın ülkemizdeki önemli isimlerinden biri olarak görülen Tevfik Sağlam, 11 Temmuz 1963’te 81 yaşındayken hayata gözlerini yumdu ama arkasında başarılarla dolu bir ömür bıraktı. Tevfik Salim Sağlam hakkında az bilinenleri derledik.
Tevfik Sağlam: Tıp dünyasının kahramanlarından biri
Osmanlı Devleti’nin geniş coğrafyadaki hakimiyetiyle ilgili derin şüphelerin uyandığı bir dönemde, 1882’de gözlerini açan Tevfik Sağlam, Sultanahmet’te geçirdiği ilkokul yıllarının ardından Sultan Abdülaziz döneminde 1876 yılında kurulan Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi ve sonrasında da Kuleli Askeri İdadisi öğrencilerinden oldu. Ardından Çengelköy’de bulunan Askeri Tıbbiye İdadisinde de 3 yıllık bir öğrenim gören Tevfik Sağlam, o yılların önemli kurumlarından Demirkapı Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane mezunlarından biri olduğunda takvimler 1903 yılını işaret ediyordu. Sağlam, bu yıl itibariyle Tabip yüzbaşı rütbesiyle orduya resmen katılmış oluyordu.
Mücadele edeceği tifüse yakalanınca İstanbul’a döndü
Yurdun her köşesi onun için görev yeriydi. 1912 yılında yaşanan Balkan Savaşları’nda da cephede görev üstlenen Sağlam, sonrasında büyük bir mücadele örneği sergileyeceği tifüse yakalanınca İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. Hastalığın ağır evresini atlatmasıyla yeniden ayaklanan Sağlam, sağlık neferi olmanın hakkını fazlasıyla verdi.
Gösterdiği başarıyla Harp Madalyası’nı hak ettiğini gösterdi
Tevfik Sağlam, Kafkas Cephesi’ne III. Ordu Sağlık Dairesi Başkanı yetkisiyle atandığında yıl 1915’ti. Bu yılların karanlık zamanlar olarak anılmasına sebep olan tifüs ve kolera gibi salgınlara karşı mücadele edenler arasında yer alan Sağlam, takip eden yılda Erzurum ve Trabzon’daki kolera salgınına karşı yürüttüğü savaşın zafer nişanını göğsüne taktı ve “Harp Madalyası”na layık görüldü.
Ancak kaderin cilvesi olarak maskelenen iptidai zihniyetin Tevfik Sağlam’ı zorda bırakacağı hamleler gecikmedi.
İmkansızlıklara rağmen lekeli tifoya karşı hazırladığı aşıyı, gönüllü 5 er ve 4 subaya uygulayarak çığır açan Tevfik Sağlam, 1918’de yakın bir arkadaşının yönelttiği “aşıyla insanlara zarar verdiği” suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve Nemrut Mustafa Paşa Divanı’nda yargılandı. Yargılama sonucunda beraat edince görevine kaldığı yerden devam etmek için kolları sıvamayı ihmal etmedi.
Tevfik Sağlam için eğitim olmazsa olmaz
Türkiye’nin en özverili doktorlarından biri olarak anılmasının yanında öğretici olmasıyla da tanınan bu güzel insan, III. Orduda görev yaptığı dönemde hekimlerin katıldığı kurslar ve konferanslarla meslek eğitiminin önemi üzerinde durdu. Tevfik Sağlam’ın bu yıllara ait anılarını ölümsüzleştirdiği “Büyük Harpte III. Orduda Sıhhi Hizmet” ismini taşıyan yapıt, bugün hala akademik metinlere referans olma niteliği taşıyor.
Her kademede başarısıyla göz dolduran bu genç hekim 1927 yılında general rütbesini omuzlarında taşımaya başladı
Tarihler 3 Ocak 1921’i gösterdiğinde İnebolu üzerinden Ankara’ya geçen Sağlam, savaş boyunca bugünkü Cebeci Hastanesinde ter döktü. Bu tarihten iki yıl kadar sonra Gülhane Hastanesi Başhekimliğine atandığını öğrendi. Yaklaşık 4 yıllık bir görev süresinin ardından 1927’de ikinci kez Milli Savunma Bakanlığı Sağlık Dairesi Başkanı oldu ve apoletleri onun artık bir general olduğunu söylemeye başladı. Askeri hekim Tevfik Sağlam Paşa, aynı yıl içinde kendi isteği ile emekliliğe ayrıldı.
Üniformasını çıkardı ama mücadelesini sürdürmeyi ihmal etmedi
Emeklilik onun için yeni bir mücadelenin başlangıcı oldu. Çünkü aldığı kararla bir kez daha İstanbul’un yolunu tutan Tevfik Paşa, Verem Savaş Derneğini kurarak hastalığın yenilmesi için canla başla çalıştı.
Tevfik İsmail, Nusret Karasu, Neşati Üster gibi arkadaşlarının da katılımı ve katkısıyla yetkilileri yurt çapında sistemli bir Verem Savaş Programı başlatmaya ikna eden bu küçük grup, sağlık alanındaki yeni bir zaferin mimarı olacaklarının sinyalini veriyordu.
Aradan geçen 4 yıllık sürenin ardından Gureba Hastanesi onun çalışma alanlarından biri oldu. Cumhuriyet’in önem taşıyan adımlarından biri olan 1933 Üniversite Reformu ile birlikte İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olan Sağlam, daha sonra kurumun dekanı oldu. Ancak üstleriyle anlaşma konusunda sorun yaşayan sağlık neferimiz, buradaki görevinden istifa etmeyi seçti.
Ancak Profesörler Kurulu tarafından yapılan bir davetle III. Dahiliye Kliniğinin Başkanı olunca İ.Ü Tıp Fakültesine yeniden dönme kararı aldı.
Tevfik Sağlam ve “Hemşirelik”
Tıp dünyasına kazandırdığı değerlerle anılan bilim insanımız, hemşirelik mesleği için de ayrıca önem taşıyor. Kızılay Hemşire Okulunun kurulmasının ardındaki isimlerden biri olan Tevfik Sağlam, aynı zamanda Florance Nightingale Yüksek Hemşire Okulunun da kurulmasını sağlayan aktörlerden biri oldu.
Öğrencilerinden Prof. Dr. Nusret Fişek’in ağzından Tevfik Sağlam
Türk toplumunun yetiştirdiği en büyük değerlerden biri olan Prof. Dr. Tevfik Sağlam’ın tıp dünyasına kazandırdığı öğrencilerden biri olan Prof. Dr. Nusret Fişek, “Çok büyük bir adam” olarak nitelendirdiği hocası için şu sözleri tarihe not düşüyor: “55 yılı aşan tıp öğrenciliği ve hekimlik yaşamımda hocalarımız arasında meslek ahlakında, tıp biliminde ve uygulamalarındaki üstün başarılarıyla seçkinleşen bir çok büyük adam tanıdım. Bunların arasında Prof.Dr.Tevfik Salim Sağlam’ın özel bir yeri vardır. O sadece iyi bir hekim, iyi bir hoca değil, hekimliğin çağdaş felsefesini, toplumsal yaklaşımını benimseyen ve uygulayan bir önderdi.
“Arkadaşım Nusret”
“Prof. Dr. Tevfik Salim Sağlam, Üçüncü İç Hastalıkları Kliniği Direktörü idi. Biz klinik sınıflarına geçtiğimizde, kürsüsü kapatılmış ve fakülteden ayrılmıştı. Ben kendisini ilk kez 1958 yılında Sağlık Bakanlığında yapılan bir Verem Savaş Danışma toplantısında tanıdım. Şimdi tartışılan konuyu hatırlamıyorum. Ben Paşa’ya karşı olan görüşümü oldukça sert bir biçimde açıkladım. Tartışmalar sürerken, Paşa, tekrar söz aldı. Sözüne “Arkadaşım Nusret haklı” diye başladı. Toplantıda Prof. Dr. Nusret Karasu’da bulunuyordu. Önce ondan bahsettiğini sandım. Sonra anladım ki, benden söz ediyor. Tevfik Sağlam, benden 32 yaş büyük idi ve büyük saygı duyulan bir kişiliği vardı. Kendine kıyasla çok genç ve deneyimsiz bir hekime karşı tutumu beni çok etkilemişti. O tarihten sonra ölümüne kadar 5 yıl onunla sık sık beraber olduk. Kimi zaman görüşlerimiz çelişti ama her zaman, bu ülkenin insanlarına daha sağlıklı bir yaşam sunma amacına ulaşmak için kendisine hizmet ettim, o da bana yardım etti.”
Salgın hastalıklarla mücadelenin simge isimlerinden Prof. Dr. Tevfik Sağlam saygıyla anılıyor
Toplum sağlığının yılmaz bekçisi Prof. Dr. Tevfik Sağlam, dur durak bilmez azmiyle, 1948-63 yılları arasında verem savaşının başarıya ulaşmasındaki kilit isimlerden biri oldu.
Ölüm yıl dönümünde bu büyük ismi saygıyla anıyor ve kendisiyle ilgili referanslara, kaynaklara ulaşmamdaki katkısı nedeniyle İstanbul Haydarpaşa Numune Hastanesi eski çalışanlarından Okan Kerim Öztek’e teşekkür ediyorum.