Yeni Zellanda’daki saldırıyı gerçekleştiren terörist Brenton Tarrant ile ilgili yüzlerce haber çıktı, silahının analizi yapıldı, daha önceden yayımladığı ancak kimsenin önlem almayı gerekli görmediği manifestosu çarşaf çarşaf verildi. Bu tip bireysel gözüken halbuki işin aslının öyle olmadığı terör eylemlerindeki görünmez elleri vermek bir kenarda dursun, yapılan analizlerde ortaya çıkan “düşmanlığın” simgelerini açıklamak istedik. Çünkü bu simgeleri oluşturan isimler ve tarihler teröristin nasıl bir kin ve nefret ile dolu olduğunu açığa çıkarıyor.
Saldırganın bu terör eyleminde kullandığı ve mesaj defteri haline getirdiği tüfeğin üzerindeki isimler ve o isimlerin karıştığı olayları anlatmak biraz olsun bakış açımızı genişletir mi bilinmez ancak biz konunun üzerinde duralım istedik. Gözden kaçan bir başka konunun da “oyun” başlığı altında PUBG isimli video oyunun popülarite kazanmasının ardından oyun-birey psikolojisi arasındaki ilişkinin açıklanmasını başka bir yazıya bırakmak kaydıyla bu yazımızı hazırladık.
Odo The Great
Tuluz Savaşı’nda, 721 yılında Emevileri karşı galibiyet kazanan Akitanya Dükü Eudes’in “Büyük Odo” anlamına gelen lakabı. Emeviler’in, stratejilerinde her açıdan değişikliğe gitmelerine yol açmış ve fetihleri zora sokmuştu.
Demek ki terörist bu ismi silaha yazarak kendince selam gönderiyor.
Charles Martel
Framk Krallığı’nın devlet adamlarından ve askeri liderlerinden biri olan ve krallığı vekaleten uzun seneler yöneten Martel, Orta Çağ şövalye sınıfının doğmasını,güçlenmesini sağlamasıyla ünlüdür. Orta Çağ Avrupası için kurucu unvanı alması bu eylemlerinden ileri gelir.
Onu tarihin “Türk İslam” bölümlerinden tanımamız gerekir çünkü Emeviler’in Avrupa içlerine kadar girmesini önlemiştir.
Poitiers Savaşı (Puvatya Muharebesi olarak da bilinir), 10 Ekim 732 yılında Emeviler’in ilerlemesini durdurmuş, bu durum Emeviler’in yıkılış sürecini tetikleyen sebep olarak tarih sayfalarında yerini almıştır.
Cami saldırısını gerçekleştiren terörist ise bu ismi silahına yazarak Türk ve Müslüman karşıtlığını desteklediğini ima etmeye çalışmıştır.
1189
Feodalite ile merkezi krallıklar arasındaki güç dengesinin değişmesine neden olan Haçlı Seferleri’ne gönderme olan “1189”, Krallar Savaşı olarak adlandırılan savaşın tarihidir. Bu savaşta İslam dünyasında “Kudüs Fatihi” olarak anılan Selahattin Eyyübi ile Haçlılar’ın lideri İngiltere’nin sembol isimlerinden 1. Richard (Aslan Yürekli)’ı mağlup etmişti.
Miloş Obiliç’e gönderme
Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki ilerlemesi sırasında bölge ordularıyla gerçekleşen 1. Kosova Savaşı’nda Osmanlı Sultanı 1. Murat’ı hançerleyen Sırp soylunun adını unutmayan terörist, Türk düşmanlığını ayan beyan sergilemiş.
Skanderbeg
Teröristin tüfeğinde yazılı olan ilginç isimlerden biri de Skanderbeg’dir. Nam-ı diğer İskender Bey’dir. Arnavutlar için önemli bir tarihi kişilik olan İskender Bey’in gerçek isminin Gergi Kastrioti (Gjergj Georges) olduğunu yazıyor resmi tarih kayıtları. Babası tarafından rehin verilmesiyle Osmanlı topraklarına getirilen İskender Bey, bu ismini Osmanlı’da yetiştiği dönemlerde almıştır. Osmanlı ile tanıştığında tahmini olarak 18-19 yaşlarında olan İskender Bey, 2. Murad’ın hizmetindeyken müslüman oldu ve devletin askeri amaçlarına yönelik hizmetlerde bulundu. Özellikle Anadolu ve Rumeli seferlerine boy göstermesiyle bilinir. Ancak Osmanlı Devleti’nin kendisini Kroya subaşısı olarak atadığını da notlara eklemek gerekir. 1443 yılında gerçekleşen Morava Muharebesi sırasında bir şekilde ordudan firar edip sancak beyi olduğunu ilan eden sahte bir fermanla Kroya Kalesi’ni ele geçirir. Kurduğu orduyla, öldüğü tarih olan 1468’e kadar Osmanlı Devleti’nin Arnavutluk’ta yerleşmesine engellemeye çalışmıştır.
Osmanlı Devleti Kruja’yı fethetmek için 24 yıl batı kaynaklarında Skanderbeg olarak anılan İskender Bey ile mücadele etmek durumunda kalmıştı.
Antonio Bragadio ve Amiral Bragadio Olayı
Osmanlı Devleti’nin en parlak dönemi olan Kanuni Sultan Süleyman’ın Akdeniz üzerinde kurmak istediği bir Türk hakimiyeti vardı. Bölgenin geneli için bu istek o dönem karşılanmış olsa da amacı baltalayan bir ada vardı: Kıbrıs. Bugün dahi sorunlar yaşadığımız Kıbrıs meselesi o dönemde de gündemi meşgul eden önemli konulardan biriydi.
Venedik egemenliğinde olan adayı almanın şart olduğunu gören dönemin yönetimi bir sefer kararı daha alır. Bu sefer için gerekçeler ortaya çıkmış ve yönetime göre şartlar olgunlaşmıştı. Bu gerekçeler arasında adaya hükmeden Venediklilerin korsanlık faaliyetlerine devam etmesi ve Osmanlı gemilerine saldırmaktan çekinmemesi yer alıyordu.
Ada yönetiminin başında yer alan Venedik komutanı Antonio Bragadio, birçok askeri harekata katılmış ve Amiral rütbesine yükseltilmiş tarihi bir kişilik.
Amiral Bragadio Olayı ise, seferi başarıya ulaştıran Osmanlı komutanı Lala Mustafa Paşa’nın, kuşatma öncesinde esir edilen yaklaşık 50 Türk’ün işkenceyle katledilmesinin gün yüzüne çıkması sonrası Amiral Bragadio’nun ve ileri gelen komutanları derilerini yüzerek öldürmesini anlatıyor.
Bragadio, Türk düşmanlığının simgeleştirilmiş isimlerinden biri olarak Venedik’te hala “aziz” olarak görülüyor.
Vienna 1683
Macarlar’a yardım etmek amacı ile yola çıkan Osmanlı ordusu uzun süren bir seferin ardından Viyana’ya kadar gelmiş ve alışık olduğu üzere bölgeyi yeniden kuşatmıştı. Lise tarih notlarından da aşina olduğumuz bu bilgiler aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin çeşitli sebeplerden dolayı bir kez daha İstanbul’a eli boş dönmesi ile sonuçlanmıştı. Çünkü Osmanlı ordusunun uyguladığı strateji, var olan durumla çelişmiş ve kuşatma altındakilerin aksine birçok olumsuzluk meydana gelmişti. Bu durum da kuşatmanın Osmanlı aleyhinde neticelenmesine ve bizlerin de Osmanlı tarihindeki “bozgun”lardan birini okumamıza neden oluşturmuştu.
Terörist, bu durumu din savaşına çevirmek istercesine “zafer” olarak gördüğünü dünyaya duyurmuş oldu.
Alexandre Bissonnette
İnanç özgürlüğünün modern beşiği olmasa da üst düzey yaşam standartlarıyla nam salan Kanada’da, 29 Ocak 2017’de cemaate ateş açan ve altı kişinin ölümüne sebep olan saldırganın adıdır. Yakalandıktan sonra verdiği ifadede Hazan Mezarcı ve türevlerine özenerek “46” rolüne bürünmüş ve bu rol gereği “masumum” mazlumluğunu ifade tutanaklarına yansıtmıştır.
Bissonnette, savunmasında; “Avrupa’daki gibi terör eylemlerinin olmasından korktum… Ailemi ve Kanadalıları kurtardım. Onlar bizler için tehditti. Ben yanlış ne yaptım ki?” demişti. Bissonnetti, hükümetin ülkeye gereğinden fazla sayıda mülteciyi sokmasını eleştirmiş ve savunmasını inanılması güç bir savunma hazırlamıştı.
Kan dökmenin olağanlaştırıldığı tüm çağlarda olduğu gibi bir süre sonra unutulan bu eylemi Breton Tarrant unutmamış ve kendisi için referans haline getirmişti.
Anton Lundin Pettersson
İsveç’te bir okulu basarak 2 göçmen öğrenciyi katletmişti. Göçmen karşıtı olduğu bilinen Pettersson’un saldırı sırasında giydiği “Dart Wader” kıyafeti, öldürülen iki öğrenciden daha fazla konuşulmuştu.
Welcome To Hell
Terörist Tarrant, silahına bu sözcükleri yazarak kendince gözdağı veriyor. “Cehenneme hoş geldiniz.”
Turkofagos
Saldırganın silahının üstüne büyük harflerle “Turkofagos” yani “Türk Yiyici” yazdığı görüldü.
Sanal dünyanın terörle bağlantısı
Ülkemizin de içinde bulunduğu geniş bir coğrafyada milyonlarca insanın oynadığı PlayerUnknow’s Battlegrounds (PUBG) türü oyunlar konusunda uyarılarda bulunan konunun uzmanları, kişinin bu tür oyunların etkisinde kalarak gerçek dünya ile sanal arasında bir çizgi çizemediğini ve dolayısıyla bu tür oyunların etkisinde kalarak şiddet eylemlerine eğilim gösterdiklerini belirtiyorlar.
Kulağa sinir bozucu gelse de dikkate alınmalı gibi…
Teröristin analizi
Breton Tarrant, sosyal medya üzerinden onlarca sayfalık sözde manifestosunu yayımlarken planladığı kanlı eylemi ilan etmesine karşın engellenmemiş ve katliamı gerçekleştirmesi kaçınılmaz olmuş.
Avrupa’da oluşan İslamofobi ile Orta Doğu merkezli beliren ve güçlenen batı karşıtlığı çatışmasında yine masum kanı dökülmüş ve bir kez daha yeni katliamların, terör eylemlerinin bahanesi yaratılmış oldu.