Gösteri dünyasının birden fazla sektörü var. Nasıl bizim için sadece dizilerle gündemde olup sinemada varlık gösteremeyen yıldızlar varsa bu kural dünyanın her ülkesinde geçerli. Ancak bu isimlerden bazıları var ki yola televizyondaki yapımlarla çıkıp devamını usta bir hamle ile sinemaya taşıyarak aynı başarılarını devam ettirerbilmişler. İşte size ilk başta “Ben bunu bir yerden hatırlıyorum… Eeee hah şu dizideydi” dedirten, şöhretini televizyondan sinemaya taşımayı başarabilmiş 12 yıldız isim.
Duru ve çekingen güzel: Michelle Williams
Televizyonun unutulmaz gençlik dizilerinden biri olan Dawson’s Creek, yayınlandığı 1998-2003 yılları arasında oyuncuları ile adından çokça söz edilen bir yapımdı. Michelle Williams da kadronun taze isimlerinden biri olarak göze çarpıyordu. Jen Lindley karakteriyle ünlenen oyuncu, daha sonra rol aldığı Brokeback Dağı (Brokeback Mountain), Marilyn ile Bir Hafta (My Week with Marilyn) ve Aşk ve Küller (Blue Valentine) ile üç kez Oscar adayı olacak kadar önemli bir sinema oyuncusu haline geldi.
Her kalıba girebilen adam: Johnny Depp
Yakın zamanda sinema uyarlamasının devam filmini izlediğimiz “21 Jump Street” yayınlandığı 1987-1990 arasında gençliği peşinden sürükleyen televizyon yapımlarından biriydi ve Johnny Depp tüm karizmasıyla genç kızların ilgi odağıydı. Dizinin başarısı ile yetinmek istemeyen aktör şansını sinemada denemeye karar verdi ve hepimizin bildiği Edward Scissorhands, Don Juan, Jack Sparrow, Mad Hatter gibi karakterlerle bukalemundan farksız bir oyuncu olduğunu gösterdi. Dramdan komediye her türün adamı Depp, artık unutulmaz bir sinema ikonu.
Saçlarım canım: Jennifer Aniston
Kalabalık kadrolu dizilerin olmazsa olmazıdır; içlerinden bir ya da ikisi şansını beyazcam dışında dener. Jennifer Aniston’da onlardan biri. Altı kişilik başrole sahip efsanevi dizi Friends (Sıkı Dostlar) 1994-2004 arası tam 10 sezon boyunca her yaş grubundan ve her milletten milyonlarca izleyiciyi ekran başına oturtmayı başardı. Bittiği zaman pek çok kişi için büyük bir yıkım gerçekleştiren dizi devam ederken Bir Koca Şart mı? (Picture Perfect), Ofis Çılgınlığı (Office Space) gibi filmlerle sinemada ısınma turları atan Aniston, şimdilerde sektörün vazgeçilmez komedi oyuncularından biri.
Planlı ve uzun bir sinema kariyerine doğru: Mila Kunis
Ukrayna doğumlu Mila Kunis, bizim buralarda pek bilinmeyen lakin okyanusun ABD yakasında çokça sevilip 1998-2006 yılları arasında yayınlanan “That’s 70’s Show”un ardından sinemada şansını denemeye karar veren isimlerden. Küçük rollerin ardından Siyah Kuğu (The Black Swan) ile oyun gücünü ortaya koyan aktris artık başrollerde Justin Timberlake, Denzel Washington gibi isimlere eşlik eden bir şöhret haline geldi. Yakın zamanda sevgilisi Ashton Kutcher’dan bebek sahibi olacak olan oyuncu anneliğin ardından sinemaya ne zaman dönecek bekleyip göreceğiz.
Ailenin kızı tadında: Jennifer Garner
Televizyonun unutulmaz yapımlarından biri olan “Alias” yayında olduğu beş sezon boyunca kendi hayranlarını yaratmakla kalmadı, aynı zamanda günümüzün en sevilen ve sektörde örnek gösterilen oyuncularından birini, Jennifer Garner’ı da hayatımıza dahil etti. 2006 yılında dizinin bitmesinin ardından sinemaya ağırlık verme kararı alan aktris, majör filmlerden çok Juno, Sınırsızlar Kulübü (Dallas Buyer’s Club) gibi oldukça iyi eleştiriler alan bağımsız yapımlarla yoluna devam etti. Ben Affleck ile evlenip üç çocuk sahibi olmasına rağmen çalışmalarına hız kesmeden devam eden oyuncu, küçük büyük demeden içine sinen tüm projelerde yer almaya devam ediyor.
Sadece görüntüden ibaret değil: Bradley Cooper
Jennifer Garner gibi Bradley Cooper’da “Alias” dizisinin sinemaya armağanı olan oyunculardan. Yakışıklılığının da ötesinde oyunculuğu ile takdir toplayan aktör son dönemde iyice ivme kazanan kariyerinde Umut Işığım (Silver Linings Playbook) ve Düzenbaz (American Hustle) ile Oscar dahil pek çok ödüle aday oldu. Felekten Bir Gece (The Hangover) serisinin parlattığı yıldızının ardından komediden drama her kalıba girebildiğini de belli ettikten sonra, kariyerine nasıl bir yolda ilerleyecek zamanla göreceğiz.
Her devrin çapkını: Bruce Willis
Tüm dünyada olduğu gibi bizim için de yeri oldukça farklı olan Mavi Ay (Moonlighting) dizisinin dağınık ve yakışıklı David Addison’u olarak hayatımıza dahil olduğunda seksenli yılların ortalarıydı. 2014’e gelene kadar Willis Zor Ölüm (Die Hard) serisi başta olmak üzere Armageddon, Altıncı His (The Sixth Sense), 12 Maymun (12 Monkeys) gibi her zaman iyi gişe yapan filmlerin başrolünde yer aldı. Her oyuncu gibi tökezlediği filmler olsa da, hınzır ifadesi, Demi Moore ile olan evliliği gibi pek çok farklı etkenle her daim gündemde kalan oyuncu çalışmaya, üretmeye hız kesmeden devam ediyor.
Komedilerin beyaz saçlı prensi: Steve Martin
Cumartesi gecelerinin vazgeçilmez televizyon şovu Saturday Night Live pek çok kişiyi sektöre kazandırmış olsa da Steve Martin bu isimlerin en özellerinden biri. Çünkü Martin rol aldığı şovların ardından sinemada kaptığı roller ile günümüze kadar varlığını koruyabilmiş nadir isimlerden. Gelinin Babası (Father of the Bride), Başımın Belası (Bringing Down the House), Sürüsüne Bereket (Cheaper by Dozen) gibi komedilerle sektörün en aranan isimlerinden biri olduğunu her dönem var olarak gösteren Martin, arada bir komedi dışında türlerde şansını denemiş olsa da, her zaman beyazcamdan beyazperdeye geçen en önemli komedi oyuncularından biri olarak anılacak.
Kadınların vazgeçilmez gözdesi: George Clooney
Bir dönemin en önemli yapımlarından biri olan Acil Servis (E/R) kalabalık kadrolu hastane dramlarının atası kabul edilir. Milyonlarca izleyiciyi ekran başına toplayan E/R dan sonra da televizyonda devam etti ve pek çok farklı dizide oynadığı irili ufaklı rol ile beyazcamda göründü. Ancak gönlü hep sinemadan yana olan Clooney, sinemadaki bazı ufak rollerden sonra Tarantino filmi Günbatımından Şafağa (From Dusk Till Dawn) ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Ondan sonra da aksiyon, dram ayrımı yapmaksızın roket hızıyla beyazperdede görünürlüğünü artırdı.
Syriana ile Oscar sahibi olan oyuncu, yönetmen, yazar ve yapımcı olarak da pek çok ödüle aday oldu. Hatta en son Argo ile yapımcı olarak bir kez daha Oscar sahibi oldu.
Belki de en kabul edilemeyen veda: Robin Williams
Ses rengiyle adamı hizaya getirebilir: Helen Hunt
Bizim taraflarda tanınması Jan De Bont aksiyonu Twister ile olsa da Helen Hunt aslında çok sevilen sitcom Mad About You ile televizyon ekranında parlamış bir isim. 1992-1999 yılları arasında devam eden dizi esnasında beyazperdede varlık göstermek isteyen aktris Twister ile gelen çıkışın ardından dizi ile eş zamanlı sinema projelerine de ağırlık verdi ve 1998 yılında rol aldığı Benden Bu Kadar (As Good As It Gets) ile Oscar kazandı. Hemen devamında rol aldığı Kadınlar Ne İster (What Women Want) ile yıldızını iyice parlatan Hunt, 2013 yılında Aşk Seansları (The Sessions) ile bir kez daha Oscar adayı olarak sinemada gelip geçici olmadığını kanıtladı.
Gösteri dünyasının Einstein’ı: Tina Fey
Tine Fey için televizyona tam olarak veda etti diyemeyiz ama Steve Martin gibi ünlenmesine aracı olan Saturday Night Live‘ın ardından küçük rollerle adım attığı sinema dünyasında oynadığı Baby Mama, Çılgın Bir Gece (Date Night) gibi filmlerle var olmayı başarabilmiş ünlülerden biri. Televizyon projelerine devam ederken sinemayı da ihmal etmeyen Fey, Muppets Aranıyor‘un (Muppets Most Wanted) ardından kalabalık kadrolu aile komedisi This is Where I Leave You filminde yakın zamanda sinema salonlarına bir kez daha konuk olacak.