Üstü üste gelen felaketlerle salsıldığımız bu kara dönemde kıyametin alametlerini arar olduk, en bahtsız nesil olduğumuz konusunda da ciddi bir ısrara tutuşur olduk. Halbuki bundan yaklaşık 100 yıl önce tüm dünyada ateşler yanarken bu topraklara sıçrayan kıvılcımlar yine büyük yangınlara sebep olmuştu. Kurtuluş Savaşı da Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına yakın çıkan yangınların söndürülmesi için muhteşem bir direnişin, bağımsızlık mücadelesinin ismi oldu. Bu bağımsızlık mücadelesi, bir milletin yeniden doğmak için adeta ölmeyi göze aldığı bir destan oldu. Çünkü bu dönemde hem askerler hem de halk büyük fedakarlıklarda bulundu. Bu fedakarlıkların en büyük ispatı da Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı’na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa‘nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayımladığı “Ulusal Yükümlülük” emirleri yani Tekalif-i Milliye Emirleri oldu. İşte o Tekalif-i Milliye Emirleri hakkında bilinmesi gerekenler…
Başkomutan Mustafa Kemal’e verilen olağanüstü yetki
Ne tesadüftür ki, o dönemde de Mustafa Kemal’den rahatsız olanlar vardı. Hatta onun yaptıklarına ya da yapacaklarına şüphe duymanın ötesinde onun ortadan kaldırılmasını isteyecek ve daha da ileri giderek onun “indirilmesi” için elinden geleni yapanlar da olacaktı. İşe yaramayan bu düşünceler girişimler bir yana, mustafa Kemal Paşa, sürecin hızlandırılması ve nokta atışları sağlayacak doğru kararları alıp neticeye vardırılması adına “olağanüstü yetki” alma gayreti içindeydi. Nitekim TBMM’nin büyük çoğunluğunu yanında hisseden Paşa, gerekli tasarının sunulmasını sağlamış ve ardından 5 Ağustos 1921 tarihinde 3 aylık olağanüstü yetkisini almıştı.
İşte bu yekiyi takiben de soyulan, silahsızlandırılan, dağıtılan ordunun giydirilmesi, silahlandırılması ve toparlanması gerekirdi. Düzenli ordunun tüm ihtiyaçlarının karşılanması için de bu yazının odak noktası olan “Tekali-i Milliye Emirleri”nin yayımlanması düşünülmüştü. Yayımlanan 10 maddelik bu emirlerle birlikte kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasındaki en önemli virajlarından biri dönülmüştü.
Yetkinin verilmesinin ardından çıkarılan Tekali-i Milliye Kanunu
TBMM‘nden olağanüstü yetkiyi alan Mustafa Kemal Paşa, 7 Ağustos ve takip eden gün olan 8 Ağustos 1921 tarihlerinde toplam 10 maddeden oluşan ve “Ulusal Yükümlülük” ya da “Ulusal Vergi” olarak da bilinen Tekalif-i Milliye Emirleri’ni yaıymlamıştı. Bu 10 maddenin yaıymlanması ile birlikte ordunun pek çok anlamda yenilenmesi ve bağımsızlık mücadelesinin başarıya ulaşması adına tüm ihtiyaçların giderilmesi sağlanmıştır.
1. Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak
Kanunun yayımlanmasını takiben, işleyişi gerçekleştirmek için her ilçede bir komisyon kuruldu. Böylece süreç kontrol altında tutulacak ve kanunun amacına uygun bir şekilde kontrol sağlandı.
Fakat her ilçede bir komisyonun kurulmasının asıl sebebi ise halkın orduya bağışladığı bir iğne ya da ipliği dahi kayıt altında tutmaktı. Çünkü bu tutulan kayıtlar saklanacak ve Cumhuriyet’in kurulmasını takiben halka kuruşu kuruşuna ödenecekti. Yani, kim ne verdiyse verdiğini geri alacaktı.
Son olarak belirtilmesi gerekmektedir ki, bu komisyonda yer alan üyelerin hiçbiri, verdikleri hismete karşın herhangi bir ödeme almayacaklardır. Çünkü bu olağanüstü bir dönemin gerekliliği olarak kabul gören bir uygulama olmuştur.
2. Halk,Tekâlif-i Milliye gereği elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek
Silah yoktu ancak Mustafa Kemal Paşa’nın da ifade ettiği gibi; “bulunacaktı”.
Halk sayesinde silah da bulundu. Tekalif-i Milliye Emirleri gereği halkın elindeki silah orduya bırakıldı. O silahlarla kuşanan binlerce Türk neferi, kendi canlarını feda etti ama düşmanı vatan topraklarından defetmeyi bildi.
3. Her aile bir askeri giydirecek
Türk Silahlı Kuvvetleri, milletin bağrından kopması yönünden diğer ülke ordularından ayrılmasıyla bilinir. Bunun birçok sebebi olduğu gibi bir başka dayanağı da halkın ordusu olması gibi temel bir nitelik barındırmasıdır. Tekalif-i Milliye Emirleri‘nin ilgili maddesi gereği her Türk ailesi 1 Türk askerini giydirmekle yükümlü kılınmıştır.
4. Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40’ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek
Yokluk içinde var edilen bir özgürlük için her yurttaş fedakarlıkta sınır tanımaksızın atabileceği tüm adımları atmalıydı. Bu nedenle Tekalif-i Milliye’nin ilgili maddesinde tüm giyecek ve yiyecek ordunun kullanımı için seferber edilmişti. Emsalsiz olan ise bu olağanüstü durumda halktan alınan yiyecek ve giyeceğin karşılığı, Cumhuriyet’in halkına vermesiydi. Ankara, yıllar sonra üstüne düşeni yapmış ve aldığını halkına iade etmişti.
5. Tekalif-i Milliye Emirleri, ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40’ına el konulacağını ve bunların karşılığının da yine daha sonra geri ödeneceğini ilan ediyor
Bir diğer madde ise tacirleri ilgilendiriyordu. Onların da üstüne düşeni yapmaları gerekliydi.
Tüm fertlere uygulandığı gibi ticaretle uğraşan kimseler ellerindeki tüm giyim eşyalarının % 40’ını Ankara’ya bırakacaklar ve yine karşılığının ödendiğine şahit oalcaklardı.
6. Her türlü makineli aracın %40’ına el konacak
O olağanüstü koşullarda hayati önem taşıyan bir başka unsur makineli araçlar. Birden fazla amacın gerçekleştirilmesi için elzem olan makineli araçların da % 40’ı yine bağımsızlık mücadelesi için Kuva-yi Milliye’ye bırakılacaktı.
7. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20’sine el konacak
Sevkiyat ya da intikaller için binek hayvanlarına duyulan ihtiyaç da yine Tekalif-i Milliye Emirleri‘nin ilgili maddeleriyle halktan istendi. Halk, binek hayvanlarının ve taşıtların % 20’sini özgürlüğü için verdi.
8. Tekalif-i Milliye, sahipsiz bütün mallara el konulacağını da ilan etti
Tekalif-i Milliye Emirleri gereği sahibine ulaşılamayan, sahipsiz olduğuna kanaat getirilen tüm mallar Kurtuluş Savaşı için el konulacak kullanılacak.
9. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak
Ordunun silah ve bilumum ihtiyaçları için gerekli olan iş kolları seferber edildi. Bu kapsamda Türkiye’deki bütün demirciler, dökümcüler, nalbantlar, terziler ve marangozlar Kurtuluş Savaşı‘nın neferleri haline geldi.
10. Tekalif-i Milliye gereği halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km’lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak
Yolları olmayan Anadolu’da intikal ya da sevkiyat çok ilkel koşullarda yerine getiriliyordu. Askerin zaman kazanması ve yorulmasının önüne geçmek adına ücretsiz ulaşımın sağlanması düşünüldü. Tekalif-i Milliye Emirleri’nin ilgili maddesi gereği 100 km’lik mesafe için askerden veya mülki amirden ücret alınması engellendi.
“Daha önce halka bırakılmış olan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabalarının bütün donatımları ve hayvanları dahil olmak üzere yüzde yirmisi, binek atı, top çekebilecek hayvanlar, yük taşıma atı, katır, eşek ve develerin yüzde yirmisi ordu adına alınacaktır. Bütün bu alınanların bedeli daha sonraları devlet eliyle ödenecektir.” maddesi ile maddenin son cümlesi tüm bilmeceyi çözen bir açıklamayı da içinde barındırmaktadır.