Gerek ailenizle, gerek arkadaşlarınızla tatile gitmeye kalkın, hatta düzenli olarak gittiğiniz bir yazlığınız olsun… Fark etmez; onlar hep orada. Nasıl Serdar Ortaç albüm çıkarmadan yazın geldiğini anlamıyorsak, bu yedi tip olmadan da yaz tatilimizi tamamlayamayız.
1. Tatil köyünün vazgeçilmezi, ellerini arkasında kavuşturarak gezen aile babası
Karısı ve çocuklarıyla tam pansiyon bir tatilin keyfini çıkarmak için sıcak denizlere inen baba, sabahın erken saatlerinde açık büfenin önünde, öğle saatlerinde lobideki otel personelinin yanında, akşam saatlerinde de havuz kenarında görünür. Şortunun üzerinden sarkan kareli gömleği ile diğerlerinden kolayca ayırt edebileceğiniz bu baba türü, ellerini arkadan kavuşturarak sürekli oteli tavaf eder. Bu tip babaların odasına yerleştikten sonra yapacağı ilk otel personelinden kendine bir hemşehri aramaktır. İkinci günün sonunda personelden birçok kanka edinmiş, otelin bu sezon ne kadar ciro yaptığı, sahibinin kim olduğu, otelin kaç dönüm arsa üzerinde kurulduğu gibi bilgileri öğrenmiş vaziyettedir.
2. Plajdaki basma elbiseli teyze
Plaja çocukları ve torunları tarafından zorla getirilmiştir. Bu kadar sıcak aslında ona hiç iyi gelmez ama ne var ki doktor romatizmaları için biraz güneşe çıkması konusunda ısrar etmiştir. Tüm gün açılır kapanır sandalyesinde oturup ekşi bir yüz ifadesiyle plajı keser. Akşam saatlerine doğru eline bir sütlü mısır koçanı tutuşturulur.
3. Eda Taşpınar’dan hallice üçlü kız grubu
Bu kızlarda genel bir hayal kırıklığı hali vardır ama sebebi Allah bilir nedir. Onlarla gece en şık kıyafetlerini giymiş ve yine en memnuniyetsiz hallerini takınmış duruşlarıyla takı tezgahlarını gezerlerken karşılaşabilirsiniz. Plajda ise durum farklıdır. Ne hikmetse bu üçlü kız gruplarında bir tanesi plajda sürekli uyur. Denize girmez. Uyandığında telefonunu karıştırır. Çok yandığından şikayet eder ve sonra yine uyur. Akşam 5 sularında plaj faslını, 11 sularında da günü kapatıp odalarına çekilirler.
4. “Bizim yazlık zaten burada”çılar
Genelde çanta kullanmak yerine cüzdanla gezen kızlardır.
5. Plajdaki DYO şapkalı amca
Plajların olmazsa olmazıdır. Denize esas sabah 6’da girilmesi gerektiği fikri de ilk bunlardan çıkmıştır. Sabahın 6’sında hakikaten gelip denize giriyor mudur bilinmez ama öğlen 15:30 gibi şezlongu, havlusu ve küçük bir poşetin içindeki üzümleri ile oradadır. Çok sıcak havalarda plaj kafeteryasının içecek dolabının yanına çektiği beyaz plastik sandalyesinde takılır.
6. Saat başı bikini değiştiren kız
Bu hanım kızımızın olayı denize, havuza girmek değil, bikini değiştirmektir. Denize her girişinin ardından 15 dakika boyunca güneş koruyucusuna bulanır. Bir saat sonra yeniden denize girer, bikini değiştirir, kremlenir… Bu böyle tüm gün sürer. Onları alınlarından başlayan dağınık topuzlarından tanıyabilirsiniz.
7. Şezlongçu
İşte plajların vazgeçilmez karakteri… Sezonun açılışından itibaren güneşin altında kalmaktan Kamerunlu futbolculara dönen şezlongçular en çok turistler tarafından sevilir. Fazla samimi halleri, birbirleriyle bağırarak iletişim kurmaları, çok kalabalık olduğu halde ihtiyaç halinde ortada görünmemeleri gibi özellikleri yerli turist tarafından fazlasıyla eleştirilir. Nedendir bilinmez garip elektronik-pop (ya da o ciyuuuv ciyuuuv müziğe her ne deniyorsa…) müzik tarzı en sevdikleridir. Ülkemizden elini eteğini çeken yabancı turist yüzünden, pek anlaşamadıkları yerli turist ile bu yıl baş başa kaldılar.