Bazı filmler vardır, konusu size sıradan geliyor olsa bile görüntülere kapılır gidersiniz. Başını alıp gitme hissi uyandıran yolculuklar, televizyon ekranından içeri dalmak istemenize sebep olan deniz ve kumsal görüntüleri, güneşin bronzlaştırdığı karakterler… Bu yıl da olmadı ama seneye kesin böyle bir tatil yapacağız. (yapamadılar)
1. Under the Tuscan Sun
Hani her şeyi geride bırakıp gitmekten bahsediyoruz ya hep; işte bu film tam da onu anlatıyor. Sadece bir turist olarak geldiği İtalya’nın Toskana bölgesinde gezerken, gördüğü yıkık dökük, eski bir taş eve hayran olan Frances, tüm birikimiyle bu evi satın alıp, kendine yeni bir hayat kurmaya karar verir. Eskiye dair her şeyi geride bırakan Frances’in artık yeni arkadaşları selam vermeden her gün evinin önünden geçen komşular, evin bitmek bilmeyen tadilatıyla uğraşan ustalar ve onu şöhret edecekken hayatını kaybeden Fellini yüzünden hafif kafayı kırmış Katherine’dır. Bu filmi izledikten sonra kendinizi internette Toskano’nun taş evlerini araştırırken bulacağınızı garanti ediyoruz. (Şimdiden söyleyelim, çok pahalı.)
2. Blended
Yemeyip, içmeyip, birlikte film çeken Drew Barrymore ve Adam Sandler ikilisinin Zeki-Metin’e dönüşmeden önce çektikleri filmlerden biri. İki çocuklu bekar olan Jim ve Lauren, bir arkadaşları vasıtasıyla tanışırlar. Alt tarafı yemeye çıkan ikili, son derece sıkıcı bir gece geçirir ve tekrar karşılaşmamak üzere ayrılır. Ancak kader ağlarını örer ve çocuklarını da alarak ailecek Güney Africa’ya tatile gitmek durumunda kalırlar. Ondan sonrası yok senin çocuğun, vay efendim benim kızım… Yer yer komik de olabilen bu film Güney Afrika ve safari sahneleri için izlenebilir.
3. Mamma Mia
Aynı adlı müzikalden sinema perdesine taşınan bu filmin içinde yaşamak isteyeceksiniz. Baş rollerinde Meryl Streep, Colin Firth, Pierce Brosnan, Amanda Seyfried gibi oyuncuların yer aldığı film, Broadway versiyonunda da olduğu gibi baştan sona Abba şarkılarıyla dolu. Müzikallerden hoşlanmasanız bile izlemenizi tavsiye ederiz. Denizin, çatıların, pencerelerin mavisinden, güneşin sıcaklığından etkilenip Yunan Adaları’da yerleşmek için can atacaksınız.
4. Spring Breakers
Bu filmi sevseniz bir türlü, sevmeseniz bir türlü.. En iyisi önce konusundan bahsedelim. Gönüllerince eğlenecekleri bir bahar tatiline gitmek isteyen 4 kız arkadaşın hiç paraları yoktur. Onlar da çareyi soygun yapmakta bulurlar. Ne polisle, ne de başka biriyle başları derde girmeden kolayca paraları alıp kaçan kızlar, soluğu Florida’da alır. Parayı bulunca iyice coşup, seks-drugs-rocknroll üçgeni dahilinde tatil gibi tatil yapmaktadırlar ki bir anda kendilerini kodeste bulurlar. Filmin bu kısmından sonra devreye James Franco giriyor. Sırf Franco’nun piyanoyla Britney Spears şarkısı çalıp söylediği sahne için bile görülmesi gereken bu filmi izlerken “keşke Gus Van Sant çekseymiş” demeden edemeyeceksiniz.
5. Y Tu Mamá También
Hep Hollywood olmaz, biraz da festival filmi övelim. 2001 yapımı ve Alfonso Cuaron yönetimindeki filmin baş rollerini Diego Luna (hani şu her filmdeki Latin çocuk) ve Gael García Bernal paylaşıyor. 17 yaşlarındaki iki arkadaş Julio ve Tenoch, yaz tatili için yurt dışına giden kız arkadaşlarının ardından uzun zamandır merak ettikleri hayali kumsalı arayıp bulmak için yola çıkarlar. İkiliye daha sonra kendilerinden yaşça büyük yeni arkadaşları Luisa’da eşlik edecektir. Ekibin bu uzun yolculuk sırasında keşfedecekleri çok şey olur. Konunun oldukça ilginç, oyunculukların kusursuz ve son derece eğlenceli olduğu bu filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederiz.
6. Vicky Cristina Barcelona
Şimdi durum şu sevgili okuyucu: Büyük bir kısmımız bu filmi izledik. Ancak aramızda hala izlememiş olanlar var; isim verip rencide etmek istemiyoruz. Amacımız, filmi siz izlemiş olanlara yeniden hatırlatmak, izlememiş olanlara da bir güzellik yapmak. Woody Allen’ın en iyi filmleri listesinde rahatlıkla ilk beşe koyabileceğimiz Vicky Cristina Barcelona’dan daha güneşli bir film düşünemiyoruz.
7. Jaws
Neden olmasın? Güneş desen güneş! Yaz desen yaz! Plaj, kum, deniz desen; hepsi! Tatile gitme isteği uyandırıyor mu? Hayır! Ama tatile giden insanları anlatıyor mu? Evet…
Allah o Steven Spielberg’ü bildiği gibi yapsın.