Küreselleşmenin etkisiyle şehirler kuruluş amaçları olan insanların bir arada, güven içinde yaşadıkları yerler olmaktan çıkıp hızlı hızlı yemek yedikleri, koştura koştura alışveriş yaptıkları, itiş kakış vapura, sıkış tepiş minibüslere binmek zorunda kaldıkları mekânlara dönüştü. Yaşamın, hayattan zevk alınacak bir hızda yaşanması ancak hızın değil sükûnetin hâkim olduğu sakin şehirlerde, yani Cittaslow’larda mümkün hale geldi.
Bir yerin Cittaslow unvanı alabilmesi için yaklaşık 100 kritere uyması gerekiyor. Türkiye’de bu unvanı hak eden 9 belde bulunuyor. Aslına bakarsanız koca şehirlere, tıkalı trafiğe, egzoz kokusuna, korna sesine alışkın olanların Seferihisar, Akyaka, Gökçeada, Taraklı, Yenipazar, Yalvaç, Perşembe, Vize ve Halfeti gibi yavaş şehirlere uyum sağlamaları pek de kolay değil. Planlı değil spontane yaşamaktan, yıldız kaynayan bir göğe bakmaya kadar pek çok şey şaşırtıcı gelebiliyor. Büyük şehirlerden kaçıp sakin şehre yerleşenler en çok nelere mi şaşıyor? İşte onlardan sadece 36 tanesi.
1. Pencereyi gürültü gelmesin diye değil, gürültü gitmesin diye kapatmak
2. Sabah duyduğun kuş cıvıltısını telefon melodisi sanmak
3. Yağlı açmalar, kuru poğaçalar, mısır gevrekleri yerine kızarmış ekmek, tereyağı, ev yapımı reçel, kekik kokan kahvaltı masasına oturmak
4. Önce domatesin, biberin, salatalığın, çileğin kokusuna, yöresel yemeklerin lezzetine, zeytinyağının, balın, pekmezin güzelliğine; sonra da bir ayda üç kilo aldığına inanamamak
5. Sabahları Starbucks termosunda kahve içerek koşturan kadınlarla değil, sabah kahvesi için komşu bahçesinde buluşmuş, gülüşen kadınlarla karşılaşmak
6. CV vererek değil, komşunun selamını söyleyerek işe girmek
7. Koca gökdelenler, parlak ışıklı mağazalar, AVM’ler yerine, mahalle bakkalı, manav, terzi görmek
8. Gördüğün herkese selam vermek, gördüğün herkesten selam almak
9. Duble yolları değil, patikaları aşarak eve gitmek
10. “İçine çeksene mis gibi yasemin kokuyor” dediğinde, “Hayal kırıklığı yaşatmak istemem ama yasemin değil tezek kokuyor” diye uyarılmak
11. Bakkala giderken yeni doğmuş köpek sevmek; otlayan inekler, koyun sürüleri görmek
12. Çok ucuza tuttun diye sevindiğin evin ilçenin en pahalı evlerinden biri olduğunu öğrenmek
13. Bitmek bilmeyen korna sesine değil, susmak bilmeyen kurbağanın sesine tilt olmak
14. Pencere pervazında serçe değil baykuşla karşılaşmak
15. En uzak mesafeye 15 dakikada yürümek. Yürüdüğünde “Taaaaa oraya mı yürüdün!” diye şaşkınlıkla karşılanmak
16. Keyif kahvesine olduğu kadar çevreye de bağımlı olmak
17. Kaybolmaya yüz tutan yerel yemekleri, el emeklerini, gelenekleri, mimariyi, zanaatları yeniden hatırlamak
18. Doğal yaşamın istenirse nasıl korunduğuna tanık olmak
19. Fitness salonları yerine, alternatif spor olanaklarından yararlanmak
20. “Hiç vaktim yok, çok yoğunum” yerine, “Onca şey yaptım hâlâ vaktim var” diyebilmek. Saati, hatta günü unutmak