Modern tıbbın gelişmediği dönemlerde, hastaları iyileştirmek için birbirinden ilginç tedavi yöntemleri kullanılıyordu. Günümüzde basit bir ilaç ve biraz dinlenmeyle geçen hastalıklar, tarihte oldukça zorlu ve çirkin yöntemlerle tedavi ediliyordu. O dönemlerde, bir gün hastalar için iyi olan bir tedavi ertesi gün ölümcül kabul edilebilirdi. Örneğin çocuklara öksürük tedavisi için bağımlılık yapan maddeler veriliyor, iktidarsızlık için elektrik şoku tedavisi uygulanıyordu. Gelin, bu tuhaf yöntemlerden bazılarına birlikte bakalım.
1. Sahte yılan yağı
Çin su yılanlarından elde edilen yağ, 18. ve 19. yüzyıllarda oldukça popüler bir tedavi yöntemiydi. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan yılan yağı, iltihabı azaltmak için artrit ve bursit gibi hastalıkları iyileştirmek için kullanılıyordu. Aslında bir kovboy olan Clark Stanley, 1893 yılında yılan yağının faydalarını anlatmaya başladı. O yıl gerçekleşen Chicago Dünya Fuarı’nda yağın mucizevi etkilerine dair muhteşem bir kampanya yürütüldü. Ancak bazı doktorlar ve tüccarlar bu durumdan faydalanarak sahte yağ üretmeye başladı. Yetkililer daha sonra piyasada bulunan birçok ürünün sahte olduğunu halka anlatmaya çalışsa da milyonlarca kişi sahte yağları almaya devam ediyordu. Sahtekar doktor ve tüccarlar nedeniyle, gerçekten faydalı olan yağın ismi kötüye çıktı. Bu nedenle uzun bir süre halkın doktorlara ve tedavi yöntemlerine yönelik inancı kalmadı.
2. Kokain
Bilim insanları, 1880’li yıllarda koka yaprağının aktif maddesi olan Erythroxylon koka’yı ayrıştırmayı başardı. Bu gelişmenin ardından birçok ilaç şirketi, hızlı etki eden ve nispeten ucuz olan bu uyarıcı maddeyi kullanmaya başladı. 1884’te Avusturyalı bir göz doktoru olan Carl Koller, bir hastanın korneasına damlatılan birkaç damla kokain solüsyonunun topikal anestezik görevi gördüğünü keşfetti. Koka solüsyonu, gözü hareketsiz hale getirmiş, ağrıyı en aza indirmiş ve kanamayı azaltmıştı. Doktorun bu keşfi kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Çok geçmeden hem göz hem de sinüs ameliyatlarında kokain kullanılmaya başlandı.
Diş ağrısı, depresyon, sinüzit, yorgunluk, alkolizm ve iktidarsızlık için etkili bir tedavi olarak pazarlanan kokain; kısa sürede tonik, pastil, toz olarak satılmaya ve hatta sigarada kullanılmaya başlandı. Bununla birlikte bu ürünleri satın almak için doktor reçetesi istenmiyordu. Bazı eyaletlerde barlarda ve restoranlarda kokain satışı yapılıyordu. 1902 yılına gelindiğinde sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 200.000 kokain bağımlısı vardı. 1914 yılında Harrison Narkotik Yasası’yla birlikte kokainin üretimi, ithalatı ve dağıtımı yasaklandı.
3. Vibratör
Vibratörler ilk defa, “histeri” olarak tanımlanan bir hastalığın tedavisi için kullanılmaya başladı. O dönemlerde histerinin kaygı, sinirlilik, cinsel istek, uykusuzluk, baygınlık ve midede şişkinlik gibi birçok semptoma neden olduğuna inanılıyordu. Uzmanlar bir süre sonra histerinin “pelvik masajla” tedavi edilebileceğini düşündü. Vibratör icat edilmeden önce doktorlar hastalığı tedavi etmek için kadınlara elle masaj yapıyordu. Dr. Joseph Mortimer Grancille, buharla çalışan bir alet icat ettikten sonra kadınlar artık pelvik masajlarını evde vibratörlerle yapmaya başladı.
İlginizi çekebilir:
James Marion Sims: Köleleştirilmiş Siyah Kadınlar Üzerinde Korkunç Deneyler Gerçekleştiren Jinekolog
4. Fen-Phen
Günümüzde “kilo verme endüstrisi” yaklaşık 60 milyar dolarlık bir pazara payına sahip. Bu miktarın büyük bir kısmı diyet haplarına harcanıyor. Yağ yaktığı iddia edilen ilk hap 1880’li yılların sonunda piyasaya çıktı. Ancak o zamandan beri hiçbir hap, Fen-Phen’in 1990’lı yıllardaki başarısına sahip olamadı. Fen-Phen, başlangıçta iki ayrı ilaç olarak piyasaya sürüldü: İştah kesici Fenfluramin ve amfetamin Phentermine. Bu ilaçlar pazarlanırken kısa sürede kilo kaybetme garantisi verilmişti. 1970’lerin sonlarında, iki ürün Dr. Michael Weintraub tarafından Fen-Phen olarak birleştirildi. Weintraub, dört yıl boyunca sadece 121 hastayla tek bir çalışma yürüterek bu ilacı yaptı. Üçte ikisi kadın olan hastalar, görünüşte hiçbir yan etkisi olmadan ortalama 30 kilo vermişti.
Ancak Weintraub çalışması sırasında hastaların kalplerini izlemedi. Mucize olarak piyasaya çıkan bu ilaç, öyle popüler oldu ki zayıflamak isteyenler, hapları satın alabilmek için ciddi meblağlar ödemek zorunda kaldı. 1996 yılında çekişmeli tartışmaların ardından, FDA ilacı onaylamayı kabul etti. Ancak hemen ardından ciddi yan etkiler raporlanmaya başladı. O yıl Temmuz ayında ülkenin önde gelen sağlık kuruluşu Mayo Clinic, ilacı kullanan 24 kadında kalp kapak anormallikleri geliştiğini açıkladı. Daha sonra aynı durumdan muzdarip olan yüzlerce kişi daha ortaya çıktı. 1997 yılına gelindiğinde FDA resmi olarak Fen-Phen’in satışını yasakladı. İlacın piyasadan çekilmesinin ardından 50.000’den fazla dava açıldı ve yüzlerce kişi ilacın yan etkileri nedeniyle önemli sağlık sorunlarıyla uğraşmak zorunda kaldı.
5. Eroin
1880’li yılların sonlarında eroin, morfinin ikamesi olarak tanıtıldı. Eroin tanıtıldığında güvenli ve bağımlılık yapmayan bir mucize olarak sunulmuştu. 1895’te Bayer farmasötikleri için çalışan kimyagerler, eroinin morfinden beş kat daha etkili olduğunu söylüyordu. Bayer, 1898 yılında boğaz ağrısı, öksürük ve soğuk algınlığı çeken çocuklar için eroin içeren bir aspirinin reklamını yapmaya başladı. Bazı reklamlarda, anneler hasta çocuklarına bir kaşıkla eroin verirken, ilacı hevesle içen çocuklar tasvir ediliyordu. Ancak bir süre sonra hastalar, eroin içeren ilaçları yazdırmak için doktorlara akın etmeye başladı. İşte o zaman bu maddenin de bağımlılık yaptığı ortaya çıktı. Doktorların tepkisine ve eroinin bağımlılık yapıcı etkisine rağmen, Bayer ürünlerini 1913’e kadar pazarlamaya ve üretmeye devam etti. On bir yıl sonra FDA eroini tamamen yasakladı.
6. Lobotomi
Walter Freeman, psikolojik rahatsızlığı olan hastaların acısını hafifletmek için bir tedavi yöntemi geliştirmek istedi. Ancak tarihin en korkunç tıbbi tedavilerinden birini yarattı. Freeman, Portekizli bir nöroloğun daha önceki araştırmalarına dayanarak prefrontal lobotomi olarak bilinen prosedürünü geliştirdi. Freeman hastaları “tedavi” ederken ilk başta, onların kafataslarının üst kısmında delikler açıyordu. Daha sonra hastaların göz yuvalarına buz kıracağı benzeri bir aletle girerek beyindeki ön loblar ve talamus arasındaki bağlantıyı kesmeye başladı. Freeman kısa süre sonra James Watts ile bir ekip kurdu. Ardından kadavralar üzerinde çalışmaya başladı. 1936 yılında depresyon ve uykusuzluk çeken bir kadın hasta üzerinde bu prosedür izlendi. Uygulamadan sonra Freeman’ın tedavisi büyük bir başarı olarak kabul edildi. Ancak ameliyat olan hastaların çoğu bitkisel hayata giriyordu. Aynı zamanda ameliyattan sonra ölüm oranı %15 civarındaydı. Bu ameliyatın en ünlü kurbanlarından biri, Başkan John F. Kennedy’nin kız kardeşi Rosemary Kennedy idi. Rosemary Kenndy, hayatının geri kalan kısmında bakıma muhtaç biri olarak yaşadı.
7. Şok tedavileri
Geçmiş zamanlarda tıp dünyası, iktidarsızlığın nedenleri ve olası tedavileri hakkında farklı görüşlere sahipti. Viktoryalılar, cinsel işlev bozukluğunun nedeni olarak bir erkeğin “ahlaki zayıflığı”na odaklandılar. Öte yandan 19. yüzyılda iktidarsızlığın; aşırı seks, mastürbasyon ya da çok az seksten kaynaklandığı düşünülüyordu. Bazı doktorlar, galvanik ve elektrotlarla dolu banyoların cinsel arzuyu sadece altı seansta geri getireceğini iddia ediyordu. Bazıları ise içinden elektrik akımının geçtiği çubukların erkeklerin üretrasına yerleştirildiği daha korkunç bir yaklaşımı benimsemişti. Bu tedavi beş ile sekiz dakika arasında sürecek ve haftada iki kere tekrarlanacaktı. Doktorların büyük bir kısmı “elektrikli kemerlerin” böbrek ağrılarını, siyatik sinir sorunlarını, sırt ağrılarını, baş ağrılarını ve sinir yorgunluğunu iyileştirmeye yardımcı olduklarını iddia ediyordu. Günümüzde cinsel işlev bozuklukları, fiziksel ve zihinsel sorunların bir karışımı olarak görülse de şok tedavisinin iktidarsızlık için yararlı bir tedavi olduğu inancı hala devam ediyor.
Kaynak: 1