Tarihin tozlu sayfalarındaki gerçekler bazen o kadar şaşırtıcı ki, kulağa masal gibi geliyor. Hangi akıl, bir mineralin bir imparatorluğu yerle bir edebileceğini ya da bir orkidenin, dünya çapında çılgınlıklara yol açabileceğini tahmin edebilir ki? Geçmişte yaşanmış olan bazı olaylar gerçek anlamda tuhaf, eğlenceli ve etkileyici. Hatta okuyunca sadece “Gerçekten mi?” diyeceksiniz. İşte bu yazımızda, tarih boyunca yaşanmış bazı ilginç ve unutulmaz olaylara göz atacağız. Hazırsanız, zaman makinesini çalıştıralım ve geçmişin en sıra dışı anlarına doğru bir yolculuğa çıkalım. İşte tarihte yaşanmış ilginç olaylar…
1. Tek bir mineral, koca Çin hanedanlarını çökertti
Çin gibi devasa bir imparatorluk düşünün. Teknoloji desen var, disiplin desen en üst seviyede, nüfus zaten saymakla bitmez… Ama iş süvari birliklerine gelince ortada büyük bir problem var: Atlar resmen çelimsiz, hastalıklı ve güçsüz!
Yüzyıllar boyunca Çin hükümetleri, güçlü savaş atlarına sahip olmak için kuzeydeki bozkır halklarından sürekli at satın almak zorunda kaldı. E hani koskoca imparatorluktunuz? Kendi atınızı yetiştiremiyor musunuz?
Meğer sebep topraktaki selenyum eksikliğiymiş! Sarı ve Yangtze Nehirleri’nin çevresindeki topraklar, hayvan sağlığı için kritik öneme sahip bu minerali neredeyse hiç barındırmıyordu. Hal böyle olunca Çin atları cılız, Moğol ve Mançu atları ise adeta savaş makineleri gibi oluyordu. Sonuç? Çin, 13. yüzyılda Moğollara, 17. yüzyılda da Mançulara yenildi ve ülke iki kez tamamen el değiştirdi. Bir mineralin, devasa imparatorlukları nasıl dize getirdiğini görmek gerçekten inanılmaz!
2. Amerika’nın ilk siyah astronot adayı, 90 yaşında uzaya çıktı
Şimdi düşünün: 60 yıl boyunca astronot olmayı hayal etmişsiniz, eğitimini almışsınız, her şeye hazırsınız ama sırf ten renginin yüzünden NASA sizi reddediyor. Yok artık deseniz de Ed Dwight’ın yaşadığı şey tam olarak buydu.
1961’de ABD Hava Kuvvetleri’nin astronot eğitim programına seçilen ilk Afrikalı Amerikalı subay olarak büyük bir umut ışığıydı. Fakat ırkçılığın zirve yaptığı 60’lı yıllarda NASA, onu Astronot Kolordusu’na almamaya karar verdi. Pes etti mi? Hayır! Sanata yöneldi, bronz heykeller yaparak ABD’nin dört bir yanına damgasını vurdu. Frederick Douglass’tan Barack Obama’ya kadar birçok önemli figürü ölümsüzleştirdi.
Ve işin en güzel kısmı? Tam 90 yaşında, Blue Origin’in NS-25 göreviyle uzaya giderek “uzaya çıkan en yaşlı insan” unvanını kazandı! Bunca yıl bekledikten sonra hayaline ulaşması, gerçek bir ilham kaynağı değil de ne?
1840’larda, Alman Mısırbilimci Karl Richard Lepsius, Nil Nehri kıyısında hiyeroglifleri incelerken dâhiyane bir fikir buldu. Fotoğraf mı? Hayır! Teknolojik bir cihaz mı? Hayır! Islak filtre kağıdı!
Lepsius, yazıtların üzerine ıslak ve kalın bir filtre kağıdı bastırdı, kurumasını bekledi ve sonra dikkatlice sıyırdı. Sonuç? Taş üzerindeki hiyerogliflerin birebir kopyası! Ama ters şekilde.
Bu yöntem o kadar başarılı oldu ki, kısa süre içinde tüm arkeologlar onu kullanmaya başladı. Öyle ki, Asur-Babil çivi yazısını çözmek için bile aynı teknikten faydalanıldı. Sonunda fotoğrafçılığın gelişmesiyle bu yöntem tarihe karıştı ama tarihin aydınlanmasına yaptığı katkı gerçekten eşsizdi!
4. Sezar’ın aşk maceraları ona ölümü getirdi
Julius Sezar denince akla hep fetihler ve savaşlar gelir ama adamın aşk hayatı da en az savaşları kadar olaylıydı!
Hepimiz Kleopatra ile olan meşhur ilişkisinden haberdarız ama Sezar’ın gönül defteri bununla sınırlı değil! En yakın dostlarından Pompey ve Crassus’un eşleriyle ilişkisi vardı. Yetmezmiş gibi, Bithynia Kralı Nicodemus’la aşk yaşadığı bile söyleniyor. Rakipleri ona alaycı bir şekilde “Bithynia Kraliçesi” lakabını bile takmıştı!
Roma tarihçisi Suetonius’un yazdığına göre, Sezar’ın en büyük aşklarından biri de Servilia’ydı. Servilia kim mi? Onu bıçaklayan Brutus’un annesi! İroniye bakar mısınız? Aşk uğruna başlayan entrikalar, Sezar’ın hayatına mal oldu! Tarihte yaşanmış ilginç olaylar yazımıza devam ediyoruz.
5. Amerika’da bir kızılderili eyaleti kurulmak üzereydi
ABD’nin tarihi boyunca, yeni bölgeler sık sık eyalet olma hayali kurdu. Örneğin, Franklin, Jefferson, Deseret ve Westylvania gibi eyaletler kurulmaya çalışıldı ama başarılı olamadılar. Bunların en ilginçlerinden biri ise Sequoyah Eyaleti’ydi!
1905’te, Kızılderili Bölgesi’nin büyük bir kısmını kapsayan Sequoyah, ABD’ye resmi olarak başvuruda bulundu. Anayasa bile hazırdı! Ancak Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Kongre, Demokrat ağırlıklı olabilecek iki yeni eyaleti istemediği için bu teklifi reddetti. Sonuç? 1907’de Kızılderili Bölgesi, Oklahoma ile birleştirilerek günümüz Oklahoma eyaleti oluşturuldu.
Eğer işler farklı gitseydi, bugün ABD’nin 51. eyaleti bir Kızılderili devleti olabilirdi. Tarih bazen gerçekten de bambaşka şekiller alabilirdi!
6. Amerikan İç Savaşı’nın kaderini değiştiren İrlandalı göçmen Albay O’Rorke
Amerikan İç Savaşı’nın en kanlı günlerinden biri olan 2 Temmuz 1863’te, Gettysburg Savaşı’nda bir İrlandalı göçmen tarih yazdı: Albay Patrick “Patty” O’Rorke!
West Point’ten birincilikle mezun olan O’Rorke, 140. New York Piyade Alayı’na komuta ediyordu. Konfederasyonlar stratejik bir tepeyi ele geçirmek üzereyken, bir anda eski komutanı General Warren yanına koştu ve “Paddy, bana bir alay ver!” diye yalvardı.
O’Rorke, hiç tereddüt etmeden birliklerini tepeye yönlendirdi. Kılıcını çekerek, “Bu taraftan aşağı, çocuklar!” diye bağırdı ve adamlarını savaşa soktu. Ne yazık ki, bu kahramanlık anı onun sonu oldu. Savaşın en kritik anında vuruldu ve hayatını kaybetti. Ama onun cesareti sayesinde, Gettysburg Savaşı’nın kaderi değişti ve Birlik güçleri üstün geldi. Tarih bazen tek bir kişinin cesaretiyle yazılır ve O’Rorke bunun en büyük örneklerinden biri!
7. II. Dünya Savaşı’nda Amerikan Başkanı Franklin Delano Roosevelt, Çin lideri Chiang Kai-Shek’e gizli suikast planı hazırladı
II. Dünya Savaşı denilince akla hep Avrupa ve Pasifik cepheleri geliyor, değil mi? Ama bir de az bilinen Çin-Burma-Hindistan cephesi var ki, inanılmaz olaylarla dolu! Özellikle de ABD’nin Çin’e Himalayalar üzerinden yaptığı “Hump” operasyonları! Bu uçuşlar tam bir mühendislik harikasıydı ve savaşın en stratejik hareketlerinden biriydi. Ama en şok edici olay neydi biliyor musun? Başkan Franklin Delano Roosevelt’in, Çin lideri Chiang Kai-Shek’i öldürtmek istemesi!
Evet, yanlış okumadınız! 1943 yılında, ABD Generali Joe Stilwell, Başkan Roosevelt’ten Chiang Kai-Shek’i ortadan kaldıracak bir plan hazırlaması talimatını aldı. Çin liderinin Japonlara karşı ciddi bir direniş göstermemesi Amerika’yı fena halde sinirlendirmişti. Stilwell ve yardımcısı Yarbay Frank Dorn, Kai-Shek’i bir uçuş sırasında Himalayalar üzerinden atmayı ve paraşütünü “çekül gibi düşecek” şekilde sabitlemeyi planladılar. Ama tabii ki bu plan hiçbir zaman gerçekleşmedi. Yine de, tarihin tozlu raflarında kalmış bu gizli suikast planı, II. Dünya Savaşı’ndaki politik dengelerin ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor!
8. Amerikan İç Savaş’ın en güçlü seslerinden biri 21 yaşındaki bir kadındı
Tarihte yaşanmış ilginç olaylar yazımıza devam ediyoruz. Bugün sosyal medyada fenomen olan genç kadınları biliyoruz, ama 1800’lerin ortasında bir “influencer” olmak nasıl bir şeydi dersin? İşte karşında Anna Dickinson! Henüz 21 yaşındayken, ABD Kongresi’nde konuşma yapan ilk kadın olmayı başardı!
Ocak 1864’te, yani Amerikan İç Savaşı’nın tam ortasında, Washington’daki Temsilciler Meclisi’nde tarihi bir konuşma yaptı. Üstelik, dinleyiciler arasında dönemin başkanı Abraham Lincoln bile vardı! Anna Dickinson, köleliğe karşı sert tutumuyla biliniyordu. Hatta, o dönemde kadınlar oy bile kullanamazken, onun cesur konuşmaları ve hitabet yeteneği Birlikçi (Unionist) adayların seçimleri kazanmasında büyük rol oynadı.
9. II. Dünya Savaşı, Hitler’in astroloji tutkusu nedeniyle çıktı
Eğer bir diktatör olsaydınız, kararlarını almak için kimden tavsiye alırdınız? Generallerinizden mi? Danışmanlarınızdan mı? Yoksa… yıldızlardan mı?
Adolf Hitler’in astrolojiye olan ilgisi pek çok kişi tarafından bilinir, ama bu ilginin 2. Dünya Savaşı’nın kaderini nasıl etkilediğini biliyor muydunuz? Chicago Tribune’ün Berlin muhabiri Sigrid Schultz, Hitler’in astrologlarıyla ilgili bir haber yaparken, hiç beklemediği bir bilgiye ulaştı: Almanya ve Sovyetler Birliği’nin gizlice bir saldırmazlık paktı imzalayacağını öğrendi!
Schultz, astrologların Hitler’e sürekli “yıldızlar senin lehine” mesajı verdiğini fark etti. Üstelik, bu bilgiler Almanya’nın içindeki diğer kaynaklarla da örtüşüyordu. Ve Schultz, tarihe geçen en büyük haberlerinden birini patlattı: Alman-Sovyet saldırmazlık paktı, yani Molotov-Ribbentrop Anlaşması, imzalanmak üzereydi!
Hitler, astrologlarının verdiği “mükemmel” burç yorumlarıyla cesaretlendi ve 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı’nı başlattı. Belli ki Hitler’in astroloji tutkusunun bedelini tüm dünya ödedi…
Bugün orkide almak için çiçekçiye gidersiniz, değil mi? Ama 1800’lerde insanlar bir orkide bulmak için servet harcıyor, hatta birbirleriyle savaş veriyordu! İşte size “Orkide Çılgınlığı”nın doğuş hikayesi!
1818’de, İngiliz bir amatör botanikçi olan William Hooker, Brezilya’dan gelen bir kargo sandığını açtı. İçinden çıkan kök parçasının sıradan bir bitki olduğunu düşündü. Ama kısa süre sonra, göz kamaştırıcı mor ve kızıl renkte bir orkide açtı!
Hooker bu muhteşem çiçeği Londra’daki bir koleksiyoncuya gönderdi ve herkes büyülendi! Avrupa ve Kuzey Amerika’da zenginler, bu egzotik çiçeği elde etmek için birbirleriyle yarışa girdi. İş o kadar çığırından çıktı ki, orkide avcıları Brezilya ormanlarını talan etmeye başladı.
Kayıp orkideyi bulmak için insanlar büyük şirketler tarafından görevlendirildi, hatta rakip çiçek avcıları birbirlerinin sandıklarını gasp etti, bitkileri yok etti, haberleşmeyi sabote etti. Adeta bir “çiçekler için casusluk savaşı” başladı!
1890’lara gelindiğinde, ormansızlaşma ve aşırı avlanma nedeniyle “gerçek orkide” artık yok olmaya yüz tutmuştu. Orkide çılgınlığı, tarihin en tuhaf lüks takıntılarından biri olarak kayıtlara geçti!
11. 18. yüzyıl Paris’inde, siyahi kılıç ustaları hem dövüş sanatlarını hem de sosyal normları alt üst etti
Tarihte yaşanmış ilginç olaylar yazımızın sonuna geldik. 1800’lerin Paris’inde, kılıç ustalığı genellikle aristokrat beyefendilerin yaptığı bir spordu. Ama bir grup cesur adam, bu sanatı tüm toplumsal tabakaların erişimine açtı. Üstelik, bu adamların çoğu köle kökenliydi!
Paris, köle ticaretinin yasaklanmasından sonra da az sayıda siyahi nüfusa ev sahipliği yapıyordu. Ancak bazıları olağanüstü eskrim yetenekleriyle öne çıktı. İşte bunlardan biri: Chevalier de Saint-Georges!
Saint-Georges, Guadeloupe’li bir Fransız plantasyon sahibinin ve Afrikalı bir kadının gayri meşru oğluydu. Ancak yeteneği sayesinde Paris’in en iyi eskrim eğitmenlerinden ders aldı. Kısa sürede döneminin en iyi kılıç ustalarından biri haline geldi ve Avrupa’nın dört bir yanında düellolara katıldı!
Ama sadece o değil! Paris’in arka sokaklarında, siyahi eskrimciler gizli spor salonları işletiyordu. Fransız hükümeti, kılıç taşıma yasaklarıyla onları durdurmaya çalışsa da, bu mücadele sporun tüm sınıflara yayılmasını engelleyemedi. Ve işte böyle, 18. yüzyıl Paris’inde, siyahi kılıç ustaları hem dövüş sanatlarını hem de sosyal normları alt üst etti!