Zaman, dünya üzerindeki en kıymetli kavramlardan biri. Çünkü tüm yaşamımız, bu karmaşık ve kuşatıcı kavrama göre şekilleniyor. Bu sebeple “saatin kaç olduğu” hepimiz için her an önemli. Söz gelimi kaçırılan bir toplantı, geç kalkan bir otobüs, vaktinde varılamayan bir iş görüşmesi veya erken başlayan bir randevu, tüm yaşamımızı öngörülemez bir şekilde değiştirebilir. Neyse ki alarm var! Bu sayede -çoğu zaman zorlansak da- zorunda olduğumuz zamanlarda cep telefonlarımızın alarmlarına tepki verebiliyor ve güne, tam olarak başlamamız gereken saate başlayabiliyoruz. Peki, cep telefonlarının olmadığı dönemlerde yaşayan insanlar nasıl uyanıyorlardı? İşte alarm icat edilmeden önce insanların uyanmak için kullandığı 6 şey.
1. Su
Günümüzden uzun zaman önce suyun, insanları uyandırmak gibi bir işlevi vardı! Geçmişin, herhangi bir alarm düzeneğinden yoksun olan insanları; özellikle de erken saatlerde uyanma zorunluluğu olanlar, uyumadan önce mümkün olduğu kadar çok su içiyorlardı. Bu sayede, en azından uyanmaları gereken saate yakın bir zaman diliminde ister istemez uyanıyorlardı.
Öte yandan bazı iddialar, “bir çalar saat sistemi olarak su içmek” geleneğinin düşman baskınlarına karşı hazırlıklı olmak ve erken uyanmak isteyen Kızılderili kabilelerinde başlayan bir uygulama olduğunu ileri sürüyor.
2. Clepsydra – su saati
Evet, kadim dönemlerde yaşayan insanların uyanmalarına yardımcı olacak, modern anlamda bir alarm sistemleri yoktu. Ancak çalar saat konseptine de bütünüyle yabancı değillerdi. Öyle ki Clepsydra olarak isimlendirilen bir tür su saati, günümüzden binlerce yıl önce dahi kullanılıyordu.
Gerçi bu dünyanın en eski mekanik saati, bir çalar saat olarak değil bir zaman ölçer olarak hizmet veriyordu. Bugünkü kum saatlerine benzeyen Clepsydra, içerisindeki sıvının farklı haznelere aktarılmasına olanak tanıyan bir çalışma sistemine sahipti. Hazneler arasındaki sıvı alışverişinin tamamlanması ise belirlenen sürenin dolduğu anlamına geliyordu. Bu sayede zamanı, ölçülebilir bir kavram haline getirmek de mümkün oluyordu.
3. İbadethaneler
Elbette çalar saat icat edilmeden önce, insanların kendi belirledikleri bir zaman diliminde uyanmaları şimdikinden çok daha zordu. Ancak sabahın erken saatlerinde uyanmak ve doğru zamanda güne başlayabilmek için kullandıkları bazı şeyler vardı. İşte ibadethaneler de bir nevi çalar saat işlevi görüyordu.
Müslümanların yaşadıkları coğrafyalardaki camilerden okunan sabah ezanları, insanlara yeni günün başladığını, uyanmaları gerektiğini haber veriyordu. Geçmiş dönemlerdeki Hristiyanların uykuları ise kilise çanları ile bölünüyordu…
4. Knocker-Up
Knocker-Up’lar, özellikle İngiltere’de yaygın olan bir mesleği icra eden insanlara verilen isim. Bu insanları bir tür “uyandırıcı” olarak nitelendirmek de mümkün. Çünkü bu kişiler istenilen saatte, daha önce anlaşmaya vardıkları müşterilerinin evlerine geliyor ve müşterileri uyanana kadar ellerindeki tahta sopalarla pencereye veya kapıya vuruyorlardı.
Sanayi Devrimi yıllarında erken kalkmanın önemi artmış, işçilerinin fabrikaya bir dakika bile geç kalmasına tahammülü olmayan büyük şirketler, bünyelerinde çok sayıda Knocker-Up çalıştırır olmuştu…
5. Fabrika düdükleri
Sanayi Devrimi yıllarında günün ilk ışıklarıyla faaliyete geçen fabrikalar, civarda yaşayan işçilerini uyandırmak ve zamanında iş başı yapmalarını sağlamak için kuvvetli fabrika düdüklerinden de faydalanıyorlardı. Fabrika düdükleri, yakın geçmişin en etkili çalar saat düzenekleri arasındaydı…
6. Çalar saat
İnsanların tarih boyunca uyanabilmek için kullandıkları şeyden biri de elbette çalar saatlerdi! Ancak bu kıymetli cihazın kullanılabilmesi için 1700’lerin sonuna kadar beklemek gerekiyordu…
İlk çalar saat, 1787 yılında Amerikalı saat ustası ve mucit Levi Hutchins tarafından icat edildi. Çam ağacından yapılmış küçük bir kutu içerisine yerleştirilmiş bir dişli mekanizması ve ufak bir zil, modern anlamdaki çalar saatlerin ilk örneğiydi. Ancak Hutchins’in icat ettiği bu kıymetli alet, yalnızca sabah saat 04.00’te çalabiliyordu!
Kaynak: 1